Rahip, mezarlıktaki
işini bitirmek üzereydi.O anda elli yıllık karısını kaybeden
78 yaşındaki adam
"Onu ne
kadar çok sevdim." diyerek çığlık çığlığa ağlamaya başlamıştı.
Yaşlı adamın yaslı sesi törenin
asil sessizliğini
bozmuştu. Mezar başındaki diğer aile bireyleri ve dostlar şok
olmuşlardı, utanç
içindeydiler.Yetişkin çocukları alı al moru mor babalarını
yatıştırmaya çalıştılar:
"Tamam,
baba. Seni anlıyoruz."
Yaşlı adam gözlerini dikmiş kazılan mezara yavaş yavaş
inen tabuta bakiyordu. Rahip törene devam etti.
Törenin
sonunda, aile bireylerini ölüm töreninin kapanışı olarak
tabutun üstüne toprak atmaya çağırdı.
Yaşlı adam
hariç hepsi sırayla toprak attılar. Yaşlı adam hâlâ:
"Onu ne kadar çok sevdim" diye sesli sesli
konuşuyordu. Kızı ve iki oğlu konuşmasını engellemek
istediler, ama o devam etti: "Onu sevmiştim!"
Kalabalık mezarlığı terk etmeye hazyrlanırken, yaşlı adam gitmemekte
direniyordu. Gözlerini mezara
dikmiş bakıyordu.
Rahip yaklaştı: "Kendinizi nasıl hissettiğinizi biliyorum,
ama gitme zamanı geldi. Buradan
ayrılmalı ve
kendimizi hayatın akışına bırakmalıyız" dedi.
Yaşlı adam çaresizlik
içinde bir kez daha "Onu ne kadar çok sevdim" diyerek söylendi
ve
"beni
anlamıyorsunuz," dedi
rahibe, "ben bunu ona sadece bir kere söyleyebildim."
* Zil, çalmadığı sürece zil değildir.
* şarkı söylenmediği sürece şarkı değildir.
* Sevgi gönlümüzde tutsak olsun diye yaratılmamıştır,
* Sevgi, insanlara verdiğiniz sürece, sevgidir.
Prof. Dr. Kerem
Doksat'tan alıntıdır...
http://afyuksel.com
21.03.2001
|