Kavurucu
sıcaklar başlamış,kent iyiden iyiye çekilmez olmuştu.Balkanlar
ve Orta Akdeniz’den kışın gelen yağışlı
hava,yazın yerini çöl sıcaklarına bırakıyor,radyo
ve televizyonlar 11.00 /16.00 saatleri arasında dışarı çıkmamayı
anons ediyordu.Gazetelerin tatil ilanları dolu renkli
sayfalarını didik edecek, ardından çalıştığı daireden
izin alarak güneye uzanacaktı.Tüketim çılgınlığını sürekli
körükleyen ticari sektörler artık taksitle-kredi kartı ile
de tatil imkânı veriyorlardı.On beş günlük tatilin bedeli
yıl boyunca, on iki ay ödenecekti.Ailece mutluydular.
Evet
Dostlar,
Şu
günlerde egemen olan bir zihniyetin tahliline,özeleştirisine
geçmeden önce böyle bir giriş yapayım istedim.Çoğumuz
tatile çıkma hazırlıklarımızı tamamladık.Bir kısmımız
çoktan kıyı şeridinde yerini aldı bile.
Metropollerde
yaşayanlar için tatil bir zorunluluk olarak görülüyor.Belki
bu kentlerin yoğun trafik akışı içinde bir yıl çekilen
stresin boşaltılmasına,zihin ve bedenin bir miktar arınmasına
ihtiyaç var. Buraya kadar her şey normal ve bizim de buna bir
itirazımız yok.Asıl değerlendirmek istediğimiz; kültür köklerimizde
tatil kavramının olup olmadığı ve yeni anlayışların
bizden çalıp götürdükleri!..
Bin
yıllık Türk Kültürü ve on dört asırlık İslam Bilinci
incelendiğinde TATİL kavramına rastlamıyoruz!..
İnsanlar
seyahat ve ziyaret ihtiyacı duymuşlar ama bu,hiçbir zaman
sektörel bir çılgınlığa dönüşmemiş.Atalarımız,
hayvanlarını daha besili hale getirmek için yazın YAYLALARA
çıkmış,kışın KIŞLAKLARA
çekilmişler.İnekler-Koyunlar-Kuzular daha güzel
topraklarda otlama imkânı bulurken delikanlılığa adım atan
yiğitler yayla şenliklerinde güreş tutmuş,cirit atmış,yay
germiş,ata binmişler.
Çocukluğumda,
sonlarına yetişebildiğim Bolu Yaylalarındaki şenlikleri anımsıyorum
da içimde bir şeyler eriyor.”Yayla Cuması” diye bir
kavram vardı.Yaylaya konuşlanan yedi köyün erkekleri çayırlar
üzerinde “Cuma Yeri” adı verilen mekânda hutbe
dinler,namaz kılar,ardından helva-kiraz şenlikleri ve gün
batımına kadar kıyasıya
güreşler sürerdi.Kredi Kartı yoktu henüz.İnsanlar paranın
satın alamayacağı değerlerin değerini bilir,dost bir yüzle
kucaklaşmayı para kazanmaya kurban etmezlerdi.
İslam
Tarihine bakıyorum.İlim için seyahate çıkanlar okuyorum.Yıllarca
ailesinden uzak, sadece Adam Gibi Mümin olabilmek,Rıza-i
Rabbani’ye erebilmek için şehirlerini terk eden erler,erenler görüyorum.
Üç
göbek yukarıdan dedem olan Ahmet Efendi, henüz altı aylık eşi
Safiye’yi Allah’a emanet ederek Mısır’a koşmuş.Tam
yirmi yıl Arapça ve İslami İlimler tahsil ettikten sonra köye
döndüğünde eşi Safiye de dahil olmak üzere kimse
tanıyamamış O’nu.Çılgın bir delikanlı
olarak yirmisinde ayrıldığı köye kırkında orta yaşlı
bir adam olarak dönmüş Molla Ahmet.
Kur’an’dan
sonra en muteber kitap sayılan BUHARİ’nin müellifi Muhammed
Buhari hazretleri ,bugün Özbekistan sınırları içinde kalan
Buhara’dan Medine’ye koşmuş.Sadece bir hadis fazla
alabilmek,bir nebevi haber fazla kaydedip gelecek nesillere
rehber bırakabilmek için.
Hoca
Ahmed Yesevi Dergâhından yetişen erenler Anadolu’ya koşmuşlar.Su
kenarları,dere boyları ve yeşil yamaçlara mekan
tutarak Rumeli’nin Hıristiyan ahalisine İslam’ın güzelliklerini
en tatlı biçimde sunabilmek,kılıçla gelecek olan
Alparslan’a manen kapı aralayabilmek için.
Bugün
ta Uzak Doğuya gitmiş ve oralarda ölmüş sahabeler
biliyoruz.
“Canım,bunların konuyla ne ilgisi var? Sen de bohçayı
iyice açıp dağıttın yani!” diye mırıldandığınızı
duyar gibiyim.Haklısınız.Ne diyorduk?Tatildi konu. Dönelim
konuya...
Ne
manevi ne de milli köklerimizde yer almayan bir kavram Tatil. ”Her bid’at bir sünneti öldürür”
esprisinden hareketle;tatil kavramı bizden neleri çaldı
şöyle bir düşünelim mi? Ne dersiniz?
Kur’an
ve Hadislerin olduğu internet sitelerinin arama motorlarında
TATİL kavramını aradım, bulamadım.Sıla-i
Rahim-Ziyaret-Sefer-Akraba kavramlarını taradım.Bol
miktarda doküman çıktı karşıma.Kur’an’da onlarca
ayet, akraba haklarından bahsediyor,Kütüb-ü
Sitte’de yüzlerce
hadis okudum.
Yakın
dönemlere kadar izin ve tatil demek,büyükşehirlerde çalışanların
Anadolu’daki akrabalarını ziyaret etmeleri,yurt dışından
işçilerin memlekete gelmeleri idi.Köye gelinir,anne-babanın,yakın
akrabanın elleri öpülür; sıla özlemi,
vuslat sevincine dönüşürdü.Kentlerde resmi giyinen
erkek ve hanımlar tarlalarda,bahçelerde çalışarak doğal
hayatın tadını çıkarırlar,yorgunluk kahveleri koyu
muhabbetlere eşlik ederdi.Pınar başları,göl kenarları şen
çocukların kahkahalarına tanıklık eder,pedal çeviren
minikler bazen bir
merkebin sırtında “deh”diye bağırır,bazen kuzuların peşinde
çobanlık oynar,bazen kümeslerde sıcak yumurta almanın telaşı
içinde birbiriyle itişir,tabiatın kucağında doyasıya dünya
nimetlerinin tadı çıkarılırdı.Hormonsuz bahçe
domateslerini bıçak kullanmadan ısıra ısıra yerdi çocuklar.
Şimdilerde
boşaldı köyler.Köylü kalmadığı için misafir de gelmiyor
artık.İnsanlar kentlerin kalabalığından, et galerisine dönüşen(...)
kalabalık plajlara koşuyorlar.Kalabalıktan kalabalığa koşmanın
adı tatil olmuş!..Uzak kentlere gidiliyor.Lüks otellerin
lobilerinde kimse kimse ile tanışmıyor.
Yabancı bir yalnızlığın mutluluğu(...) içinde tatile çıkanlar.
Diskoteklerde kurtlarını döküyor kadınlar.
Casino adıyla meşrulaştırılmaya çalışılan kumar
makinalarında şans arıyor erkekler.Stres atılıyor barlarda.<On beş
günün beyliği beylik> diyor tatilciler.Varsın biriksin
kredi kartı ekstreleri.Varsın kabarmaya devam etsin
faturalar.Kimin umurunda!.Evladı el öpsün diye bekleyen anne
mezara,torun sevmeyi düşleyen dede huzurevine postalanmışsa
kim tutabilir tatilcileri?!..
Akraba
Ziyareti mi?
Dost muhabbeti mi?
Her gittiği yerde bildiklerini etrafa anlatmak,ışık saçmak,izni
tebliğe dönüştürmek mi?
Boş verin gitsin!..Para ile ölçülmeyen şeylerin ne kıymeti
olabilir ki?Kredi kartı ile dostluk alamıyorsam,sevgiyi
faturada masraf gösteremiyorsam bana yararı ne?!..
Sizi
bilmem ama ben, tatile çıkmayacak sadece bir miktar izin alıp
memlekete gideceğim.Hiç tahsili olmadığı halde bana İHLAS-DOĞRULUK-SAMİMİYET
kavramlarını nakşeden Annemin hayır duasını alacak,imamlığı
hiçbir zaman maişet olarak düşünmeyen Babamın kabrinde
Yasin okuyacağım. Köyümün camiinde bir vakit namaz kıldırıp
sohbet etmek,akrabalara “nasılsınız” demek benim için
denizler,kumsallardan çok daha değerli.
Subaşı
mevkiinde kayalardan akan suyun altına bir karpuz atıp,meşe kömüründe
tavuk kızartabilirsem demeyin keyfime.Betonlardan toprağa
gideceğim.Özüm olan,mayam olan toprağa.Asfalt caddelerden
tozlu sokaklara,klakson seslerinden kuş cıvıltılarına,makine
gürültüsünden şirin derelere koşacağım. Bir yıldır
bekleyen yakınlarım,yeğenlerim,akrabalarım
sevinecek.Bedavaya yükleneceğim sevapları.
Sıla-i Rahim yapacağım.Bereketim artacak benim.Niye mi?Okuyun
aşağıyı:
“Muhakkak
ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin
işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp
tutasınız diye size öğüt veriyor.”(Nahl /90)
“O
halde sen, akrabaya, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver.
Allah'ın rızasını isteyenler için bu, en iyisidir. İşte
onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Rum/38)
"Kim,
rızkının Allah tarafından genişletilmesini, ecelinin uzatılmasını
isterse sıla-i rahim yapsın.Soyunuzdan
sıla-i rahim yapacaklarınızı öğrenin. Zira sıla-i
rahim akrabalarda sevgi, malda bolluk, ömürde uzamadır."
Hz.Muhammed(s.a.v)
Kuşlar
kadar özgür,sükût gibi yalnızız.Doğarken yalnızız.Ölüm
kapısından geçtikten sonra da yalnız olacağız.Kalabalıklardan,
başka kalabalıklara doğru sürecek dünyadaki devinimimiz.Ta
ki mahşer kalabalığında terleyeceğimiz ana kadar.Yaşamı
anlamlı kılan bir hoş seda bırakabilmek ya da bir gönle
girebilmek.Tatil ya da Sıla-i Rahim.Elbet tercih sizin.Bu
tercihinizde de özgürsünüz.Ben bu satırları kaleme alırken
incelediğim ayet ve hadislerden en fazla içimi ürperteniyle
nokta koymak istiyorum:
“Sûra
üflendiği zaman artık aralarında akrabalık bağları kalmamıştır;
birbirlerini de arayıp sormazlar.” (Muminun/101)
Mecaz
ve semboller üzerine kurulu Kur’an’ın bu ayetini izne çıkarken
derin derin düşünün.Akrabalık bağlarımız
koptu.Birbirimizi arayıp sormadığımız da gerçek. Ne
dersiniz,yoksa Sûra üflendi de haberimiz mi yok?!..
Mehmet DOĞRAMACI
İstanbul - 24.06.2003
asitane1967@yahoo.com
http://gulizk.com
|