Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin

Sanırım normalin anlamını belirleyen şeydir, sınır. Belki de hayatın aşmak isteyip de aşamadığımız, körkütük, insan yapımı kapısından geri döndüğümüz kuralları...
Trajedilerin başlangıcı, sınırların aşımı.
Gri kalabalığı yırtma isteğiyle, etiği bozguna uğratma arasında kalan çizgi.
İhtirasların bileğ taşı .
Nerede başlayıp nerede bittiği kestirilmesi bir ömür süren ders.
Sınırlarla mı doğar insan?
Yakın çevremizin sınırları, yıllar geçtikçe kendi sınırlarımız mı oluverir?

Yoksa sınır tanımazlar mı öğretiyor bize (kendi sınırlarını aşarak) sınırlarımızın olması gerektiğini?

Düzen adına mı sınırlar çekilmeli ya da kılıf niyetine mi kullanılmalı...

Bütün el yapımı sistemler gibi kölesi mi oluyoruz sınırlarımızın? 

İradeyi aşan çürümüş ideolojileri koruma çabası sonunda kanıksanılmışlık, umursamazlığın felaketi ; sınırsızlık ...

Bazen de “hayır” diyebilmektir sınır, her şeyi mantıkla açıklama isteğinde olan modern hastalığımıza. İmanla küfrü birbirinden ayıran kıldan ince çizgidir sınır. En savunmasız anımızı bekler şeytan; karanlık, gizli, soğuk köşelerde. İşte bu anlarda, kınından çıkaranı vuracak zehirli kılıçtır sınır.
En kanlı en öldürücü kıyım...

Sanırım sınırlar olmadan sevemiyor bile insan. Mecburiyetten veya suçlulukla sevdiğimizi anlıyoruz çok sonraları. En kötüsü, koca bir hedonist olduğumuzu fark etmekte geç kalıyoruz.

Sonra, uzadıkça uzuyor teslimiyet …

Sığınacak koylarımız azaldıkça anlıyoruz İlahî’yi ! 
“Nasıl” ın cevabıdır sınır,
niçini belli…

Nihan Sultan
nihansultan@hotmail.com
İstanbul - 01.01.2003

http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail