Her
kim ki hakikâti kat'iyeyi ararsa [Sufi namını ister alsın
ister almasın] bir "Sufi" dir. Herkesin hayatta kendi
hattı hareketini takip ederken, küllün iradelerini ifa
etmekte ve yalnız kendi gayesini değil, her şeyin nihai
gayesini istihdaf etmekte olduğuna kânidir. Hayatı anlamağa
çalışan ve diğer herhangi bir insanın da aynı gayeye hasıl
olabileceğini kabul eden her şahıs, bir sufidir. Beşerin
hayatında ayrılıklar vardır; fakat akıl ve hikmet sahipleri
kendilerini ayıran hususiyetlerin üstünde birleşebilirler.Kabiliyet
ve istidatları, içtimai hizmet ve faaliyetlere müteveccih
olanlar; sufi hareketinde kardeşlik için kendilerine saha
bulmuş olurlar. Herkesin gayesi birdir: "Hayatın
vahdetini tahakkuk ettirmek, insanlığı yükseltmek, kardeşlik
hissi taşımak."
Kanaatimce,
Sufilik her zaman yaşamıştır. Zira, her devrede Allah’ın
varlığına, Vahdaniyyetine şehadet etmek üzere bir Peygamber
bulunmuş ve bu Peygamber Allah’tan ilham almış; birtakım
hakikâtlere vakıf olmuş ve Peygamberliği ifa edecek şahsi
bir olgunluğa ermiştir.
Sufiliğin
vasıfları, beşeriyete evvela Hazreti İbrahim’in evsaf ve
ahlakı ile malum olmuştur.Bu malumat; mukaddes kitaplarda
mevcuddur. Mukaddes kitapların bildirdiğine göre, Hazreti İbrahim;
Hakk’ı ve halkı sever halimdir. Rikkâtlidir. İnsanlarla
tam alakalıdır. Tam gayretlidir. Halka acır, onlar için çalışır.Hakk’a
ve halka tam bağlıdır, sadıktır. Bu uğurda da her fedakârlığı
göstermiştir. Tam feragât ehlidir. İlhamla Allah’ı bulmuş
ve imanda yürümüştür. Allah’la konuşmuştur. İmanın bütün
hakikâtlerine vakıf olmuştur. Ve Allah’a bütün mevcudiyet
ile teslim olmuştur. İslamiyet; yani teslimiyet; beşeriyete,
ondan onun teslimiyeti örneği ile gelmektedir.
Sufilik;cemaat
hayatında Musevilikle birlikte zuhur eder. Musevi Mukaddes
kitapları Sufilik kelimesi yerinde (Peygamberlik) kelimesini
kullanır, Sufiler zümresine (Peygamberler zümresi) der. Bu
mevzudaki Peygamberliğin manâsı ilham ehli olmaktır.
Filhakika, Beni İsrail Enbiyasında ve bu Enbiyanın mukaddes
kitaplarında görülen sufilik; hakikât ehli, güzel ahlak
ehli, seciye ehli olmaktır.Yani bir kelime ile ıstıfa
ehli olmaktır.Sufiliği yaşatan hakikatler, hikmetler;
Musevilikten itibaren cemiyette görülür.Mesela Hazreti
Davud’un Zebur ‘u ve Hazreti Süleyman’ın kitabı ve keza
Hazreti Eyyub’un kitabı bu esastaki hikmetler ve hakikâtlerle
doludur. Bunlar tasavvuf ilmi için ilk birer şaheserdir. İncil
şerif dahi, kendi başına böyle bir kıymettedir.Zaten
bilindiği gibi İncil şerif, şeriat değil, hakikât kitabıdır.
Ve hakikâte dayanan ahlakiyatı talim eder. Hazreti İsa dahi bütün
hal ve hareketi ile bu hakikâtleri yaşamış ve bu yüksek
ahlakı göstermiştir.
İmdi
bir Nebi veya Veli yoktur ki, hakikât ve tasavvuf ehli olmasın.Yüreği
Hak ve halk muhabbeti ile dolu, sadakât ve feragât ehli olmasın.
Bodrum
- 18.06.2002
hilbira@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com
|