Tevekkülün hakikâtini bilmeyenler içinde bunu yanlış telakki edenler ve mahzurlu zannedenler de vardır. Bazıları, “tevekkül, enerjiyi zayıflatmaz mı, atalete sebep olmaz mı?” diye soruyor. Halbuki tevekkül, bilakis faaliyeti tevhid eden, enerjiyi yükselten bir amildir.

“Zaten bütün ehli kitap dinlerinin esası ki teslimiyettir, tevekkül onun evvel ve ilk mertebesidir. Onu anlayamamak , dinlerin esasını anlayamamak kadar mühimdir.Tevekkül hakkındaki yanlış fikirler tashih edilmedikçe, din esasında hakikâte intibakın ve dinden beklenen manevi kuvvetin elde edilmesine imkan yoktur. Halbuki hayat mücadelesinde mukavemet kuvvetinin temeli bu manevi kuvvettir."

Tevekkülde insan, işini Allah’a tevdi ediyor ise de bunun manâsı ben, oturacağım, Allah gelip benim işimi görecek veya gördürecek değildir. Tevekkülde Allah’a tevdi' edilen şey; iş değil, işin tertip ve tanzimi, sevk ve idaresidir; maksat; o işin gerek hüsnü cereyanı ve gerek neticeden beklenilen muvaffakiyet için Allah’ın yardımına ümit bağlamak, O’nun kuvvetinden , kemalinden istiane ve istifade etmektir.Tevekkülde Allah’a bir şey vermiyoruz , O’ndan bir şey almak istiyoruz.İstediğimiz şey gücümüzün, ilmimizin, fikrimizin yetmediği kısımlar, aklımızın ermediği taraflardır.Biz Allah’ın kudretiyle kendi noksanımızı ikmal etmek istiyoruz.

Bunu bir misal ameli ile izah edelim :

Mesela , tevekkül eden insan; hakikâtte şöyle düşünmüş olur : "Önümde bir iş var, bu iş zorluklarla başlayacak, zorluklarla devam edecek görünüyor, sonunun nasıl geleceği de pek belli değil? Muvaffakiyet ihtimali zayıf, fakat bu işi gözüme kestiremezsem ele geçen bir fırsatı kaçırmış olacağım , bu tamamen zararıma kaydedilecek bir cesaretsizliktir.Ben yılmayayım , Allah’a Tevekkül edeyim , O isterse her zorluğu kolaylaştırır,önümü açar. Ve umulmadık muvaffakiyetler elime geçer , ben aczimi Onun kudretiyle telafi edeyim , Allah kendine güvenenleri me'yus etmez , hesaplarımdaki noksanları O’nun inayetiyle kapamak mümkündür , öyle ise bu işe Allah’a sığınıp cesaretle atılayım." der.

Tevekkül ile teslimiyyetin buradaki ameli farkı şudur :

Tevekkül mertebesinde bulunanlar, tevekküle karar vermeden böyle uzun fikir mücadeleleri geçirir  ve sonunda kararını verirler. Teslimiyyet mertebesinde bulunan insan ise bu uzun düşünce devrelerinde vakit kaybetmeden, işe tam yürekle ve rahatlık veren bir ümit mikyasıyla atılır. Kuvvei maneviyesi tam olduğundan, başarıcılık kabiliyeti de tam olur.O zaten fena şeye hiç girişmez , Allah’ın rızasına iyi iş olduktan sonra da (Allah benimledir) diyerek hiç tereddüt etmez.En zayıf vesaitle bile, tam bir gayretle atılır ve çalışır, neticede muvaffak olamasa bile ye'se düşmez, enerjisini kaybetmez. “Allah böyle istemiş böyle oldu.Elbette hakkımda hayırlısı böyle imiş böyle oldu” der , muvaffakiyet ümitlerini daha azimli hareketlere bağlamak  ve daha ilerilere götürmek üzere yeni işe veya işe yeniden hazırlanır.

Bodrum - 16.04.2002
hilbira@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail