Kelimeleri aşan bir duygu..
Onu satırlara yansıtmadaki aczi, hakkıyla yaşayamamanın
zorluğuna bağlıyorum ancak..
Tevekkül hakkındaki her mânâ, hayata geçirilebildiği ölçüde
anlaşılıyor.
Anladığınızı sandığınız bu hissi yaşadığınız ölçüde anlamışsınız
demektir, yoksa kuru bir tabir olarak giriyor gönül kitabınıza,
ve onu kullanmadan, hakkıyla yerini dolduramıyorsunuz.
‘’Ben ancak Allah’a tevekkül ederim’’ diyen, fakat bunu
yaşamayan biri için tevekkül, gözleri kör olan birine tarif
etmekle onun hayal dünyasında beliren gül tasavvurundan farksız
değil…
Tevekkül, gönülde duyulur. Ama nasıl?
Kalp, birtakım zorlayıcı engelleri aşarak, cihatlardan geçerek
mutmain olup kararsızlıktan,bocalamalardan kurtulur. Kendini sadece
Allah’a bağlar, O’na dayanır, kendini O’nun emrine verir.
Bu bir sükunet ve itminan, teslimiyet hâlidir.
Bu Allah’la kulu arasında kimsenin vakıf olamayacağı bir
sırdır.
‘’Hasbinallah ‘’ derken dili, ne dayanaklar çıkmaz ki insanın
önüne imtihan yolunda.
Kimi malına, parasına, makam ve mevkiine, aklına, ilmine, kimi
ailesine, eşine dostuna, hatırlı akrabalarına dayanırken, kimi de
bedenine, sağlığına yani kendine dayanır.
Oysa fani olana bel bağlamanın yıkılacak bir
duvara yaslanmaktan farkı olmadığını çoğu zaman hatırlamaz
insan, nefs engeline karşı durmada basiret gösteremez ve
çırpınır durur atamadığından kendi kendine kendi tarafından
yüklediği yükü...
Çoğu kez başka başka kapıları çalıp,onlara tevekkül eder,
yanında ise Allah’a dayandığını söyler. Oysa tam bir
teslimiyetle bağlayamaz kalbini, bu yüzden de kapılar bir bir
kapanır yüzüne, sonuç hüsran içinde başka kapıya yöneliş olur
çoğu kez. En sonunda yönelir insan, ilk çalması gereken kapıya.
Teslim oluyorum derken, olamamanın aldatıcılığını yaşar içinde,
nasıl tevekkül edileceğini, tevekkülün ne demek olduğunu bilemez
belki de.
Bu kadar önemli bir konuyu anlatırken, kendi fikirlerimin çok
da önem taşımadığını düşünerek, Rabbimin bize tevekkülü
öğrettiği ayetleri ve ehlullahın sözleriyle sizleri baş başa
bırakmak istiyorum..
Anlamak en önemlisi de yaşamak dualarımla…
Sık sık okunması gereken tevekkül ile ilgili ayetlerden
bazıları:
‘’Eğer bir işe azmetmiş isen, artık Allah’a dayan, zira Allah
mütevekkil olanları sever.’’
‘’Allah bize kâfidir. O ne güzel vekildir.’’
‘’Allah dost olarak kâfidir. Ve Allah yardımcı olarak yeter.’’
‘’Onlardan (zalimlerden) yüz çevir. Allah’a tevekkül et. Allah
vekil olarak yeter.’’
‘’Allah’a tevekkül ediniz, eğer cidden müminseniz. De ki, Allah’ın
bizim için takdir ettiği şeyden başkası bize isabet etmeyecektir. O
bizim sahibimizdir. Öyle ise, müminler Allah’a tevekkül
etsinler.’’
‘’ Allah kullarından istediği kimse için rızkı genişletir ve
dilediğine kısıtlar.
Zira Allah her şeyi bilir.’’
‘’Eğer yüz çevirirlerse de ki: Allah bana kâfidir. Mâ’budu hakiki
ancak O’dur. Ben O’na dayandım. O azim olan arşın sahibidir.’’
‘’Ben, benim ve sizin Rabbiniz olan Allah’a tevekkül ettim. Hiç bir
mahluk yoktur ki, mutlaka Allah onun perçeminden tutmuştur. Zira
Rabbinin emri doğru yoldur.’’
‘’Benim doğru yolu buluşum (tevfikim) ancak Allah iledir. O’na
dayanır ve O’na sığınırım.’’
‘’Hüküm ancak Allah’ındır, ben de O’na dayandım. Öyle ise
mütevekkil olanlar yalnız Allah’a dayansın.’’
‘’De ki,O benim Rabbimdir. Ondan başka ma’bud yoktur. Ben O’na
dayandım ve tevbe (dönüş) O’nadır.’’
‘’Yerlerin ve göklerin gaybı Allah’ındır.Her şey O’na dönecektir.
Öyle ise O’na kulluk et ve O’na dayan.’’
‘’Bizim Allah’a tevekkül etmememiz mümkün değildir. O bizi yolumuza
hidayet etmiş iken. Şunu iyi biliniz ki bize yaptığınız eziyetlere
mutlaka sabredeceğiz. Mütevekkil olanlar Allah’a tevekkül
ederler.’’
‘’ Allah’a sımsıkı sarılınız. O’dur sizin dostunuz. Ne güzel dost
ve ne güzel yardımcı.’’
‘’O kimseler ki sabrettiler ve Rablerine tevekkül ettiler.’’
‘’Ölmeyecek olan Diri’ye tevekkül et. Ve O’nun hamdi ile tesbih et.’’
‘’Aziz ve Rahim olan Allah’a tevekkül et.’’
‘’Allah’a dayan, zira sen apaçık hak üzerindesin.’’
‘’Allah’a tevekkül et, çünkü O semidir, alimdir.’’
‘’Yeryüzünde ki her canlının rızkı Allah üzeredir. Allah onun durduğu
yeri ve gittiği yeri bilir. Hepsi levhi mahfuzda yazılıdır.’’
‘’ Allah kuluna kâfi değil mi? ‘’
‘’ De ki Allah bana yeter. Mütevekkil olanlar O’na tevekkül eder.’’
‘’Allah’a sığın, zira O her şeyi işitir ve görür.’’
‘’ Ey Rabbimiz, biz Sana dayanırız, Sana güveniriz ve gidiş
Sanadır.’’
‘’Kim Allah’a dayanırsa, O ona kâfidir.’’
Görülüyor ki, Cenab-ı Hak,Kur’anı Keriminde tevekkülü övmüş ve
kendisine dayananlara yardımcı olacağını va’d buyurmuştur.
Bu ayetlerde tevekkül, Allah’a dayanmak, O’na güvenmek, O’na
sığınmak, O’nu vekil edinmek manalarında kullanılmıştır.
Yine tevekkül Allah’ı rızıkta vekil bilip, rızık endişesine
düşmemektir.
Bir hadis-i kutside Allahu Teala buyuruyor ki:
‘’Ey insanoğlu ! Bana sarıl ki sana hidayet vereyim.
Ve Bana tevekkül et, Ben sana yeterim. Eğer Benden başka
birisine dayanırsan,yer ve göklerin sebeplerini senden keserim.
Ey insanoğlu ! Şu zamana bir bak. Hiç bir kimse mahluktan Bana
bağlanmak için kopup da, Benim ona izzet vermediğimi gördün mü?
Yahut Bana tevekkül edip de her işinde ona yetmediğimi gördün mü?
Ben senin günbegün namazından razıyım, sen de Benim günbegün
rızkımdan razı ol.
Ey insanoğlu! Eğer Benim senin rızkını tekeffül ettiğimden eminsen,
rızık kaygusunu çekmek niye?
Eğer her şeyin Benim hükmümle olduğunu biliyorsan,
artık olaylardan elem niye?
Ey insan! Artık Bana koş, Bana tevekkül et ki Ben sana
yeterim.
Ey insanoğlu! Benim katımda senin için Bana tevekkül etmenden,
Benim hükmüme rıza göstermenden daha faziletli hiçbir şey
yoktur.’’
Ehlullahın tevekkül üzerine sözleri ise insanı kendini
murakabeye taşıyor. İşte bazıları:
‘’Tevekkül halktan hali olup,Hakk’a itimadı külli kılmaktır.’’
‘’Tevekkül halkın elinde olandan ümidini kesip, Allah katında olana
itibar ve itimad etmektir.’’
‘’Tevekkül terki tedbir ve derki takdirdir.’’
‘’Tevekkül va’di Kerime itimadı tamdır ve yarın için terki itimamdır.’’
‘’Tevekkül Hakka itimaddır ve Onunla yetinmedir ve her eriştiğin
vakti değerlendirmendir.’’
‘’Tevekkül tama’lardan inkıta’dır ki, izzet ve saadeti camidir.’’
‘’Tevekkül bedeni ubudiyete, kalbi rububiyete bağlamaktır.’’
‘’Tevekkül, terki masivadır ve cümleden havf ve recayı iskattır.’’
‘’Tevekkül, dilenmemek, reddetmemek, habs etmemektir.’’
‘’Tevekkül, rızk için hazine olarak darı Teâlâyı ihtiyar etmektir.’’
‘’Tevekkül, her halde Hakk’a bütünü ile yönelmektir.’’
‘’Tevekkül, az ve çok gönülde hep bir olmaktır.’’
‘’Tevekkül, sermayedir ve aklın sultasından boşalmadır.’’
‘’Tevekkül, efdali a’maldir ve tehzibi ahlaktır.’’
‘’Tevekkül, tercihi Hallak’dır ve tehzibi ahlaktır.’’
‘’Tevekkül, aslı imandır ve kuti kalb ve rahatı candır.
Cümleye lazım olan tevekküldür. Zira, Hak Teâlâ kifayetle
mütekelliftir.
Beş fazilet ahlakı evliya ve asfiyadır. Biri tevekkül, biri tefviz,
biri teslim, biri sabır ve biri de rızadır.
Ne güzel kişidir o kimse ki, tevekkülde metanet ve tefviz ile
rahat bulmuştur, sabr ile selim ve kazaya teslim ve razı olmuştur.’’
‘’Halkın cümlesi iyali zülcelaldir. Ve Rabbulalemin iyaline
kefildir.
Öyle ise mütevekkile düşen, hüzün değil, Rabbinin nimetlerinin
dellalı olmaktır.’’
‘’Ehli tevekkül, Hak’tan inayet bulur ve halktan müstağni olur.’’
‘’Mütevekkil Hak ile ganidir ve cümleden müstağnidir.’’
‘’Mütevekkil için sebepler hazır ve güçlükler asan olur,müşkilleri
hallolup ihtiyaçları giderilir.’’
‘’Mütevekkil olan, hür ve istiklal sahibidir. Ehli dünyaya karşı
zillete düşmeyip büyüklüğünü göstermesi güzel olur.’’
‘’Tevekkül, ne kesbi kâra gitmek ve ne de kesbu kârı terk etmektir.
Belki, Hak Teala ile mutmain olup kalbi O’na bağlamaktır.’’
‘’Tevekkül, kul ile Allah arasında pek yüce bir sırdır. Ona insanları
muttali etmek mürüvvet değildir, doğru olmaz.’’
Allahu Teala bir hadisi kudside şöyle buyuruyor:
‘’Ey şakir ! Ziyade senindir. Ey zakir ! Kurbet senindir.Ey
mütevekkil !
Ben seninim ve Ben sana yeterim.’’
‘’Mütevekkil halk içinde gariptir, ama Hak Teâlâya yakındır.
Mütevekkilin Allah’ın kabzai kudretindeki hali, meyyitin gassalin
elindeki hali gibidir.’’
‘’Tevekkül, Hakk’a itimat ile metanet bulmaktır ve sultan ve a’dadan
emin olmaktır.’’
‘’Mütevekkil, anne kucağındaki çocuk gibidir. Kimseden yardım istemez,
ancak anasını bilir. Bunun gibi mütevekkil de her halinde Mevlasına
yöneliktir ve O’na döner.’’
‘’Tevekkül, nefsi tevazu ile hak ve kalbi masivadan pak
etmektir.’’
‘’Tevekkül, kat’ı esbab ve isarı Rabbilerbabdır.’’
‘’Tevekkül, her nesneyi Hak’tan bulmak ve O’ndan yardım dilemektir.’’
‘’Tevekkül, terki hevadır ve nafyi masivadır.’’
‘’Tevekkül, bir nurdur ki, kalbi ma’mur ve masivadan dur ve huzur ile
mesrur eder.’’
’’Tevekkül, cümleden iraz etmektir ve cümlenin sahibine gitmektir.’’
‘’Tevekkül, hürriyete ermektir ve gönülden masivayı mahvetmektir.’’
‘’Tevekkül, terki ihtiyar ve tefvizi umur ve terki itirazdır.’’
‘’Tevekkül, nefsi deniyyeyi çıkartıp Hakk’a dönerek gitmektir.’’
‘’Tevekkül, eli emvalden, kalbi emellerden boşaltmak ve her halde
huzuru Hakk’ı bulmaktır. Mütevekkil kişi her işi Hak’tan bilir.
Mütevekkil yanında medih ve zem,sürur ve gam, izzet (yüceltilmek) ve
hevan (hafife alınmak), kâr ve zarar birdir. Onun için, hiddetleri
terk edip şiddetlere tahammül eder.
Kâmil bir kişi der ki: Tevekkül haldir, kal değildir.’’
‘’Tevekkül evvela itimad, sonra tefviz, sonra teslim ve sonra da
rızadır.
Hazreti Şeyh İsmail, oğluna şöyle vasiyet eder:
‘’Ya İbrahim ! Allah’a tevekkül et ve işini Allah’a tefviz et. O ne
yaparsa güzel olan odur. O hem imtihan edecek,hem de imtihanın
sabrını verecektir.’’
Evet Allahu Teala hem imtihan eder,kişi hem yanar, hem de
sabrını da,selametini de yanında verir. Yanışında bile serinlik
vardır.
Kimseye kaldıramayacağı yük verilmez,Allahu Teala bize çok
merhametlidir çünkü.
‘’Ey iman edenler ! (Taate ve belaya) sabr ile, bir de namazla
(Hak’tan) yardım isteyin. Şüphesiz ki Allah ( ‘ın yardımı)
sabredenlerle beraberdir.
Allah yolunda öldürülmüş olanlar için “ölüler” demeyin. Bilakis
onlar diridirler, fakat siz iyice anlamazsınız. Andolsun sizi biraz
korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan, mahsullerden yana
eksiltme ile imtihan edeceğiz. Sabredenlere lütuf ve keremimi müjdele.
Ki onlar kendilerine bir bela geldiği zaman, biz (dünyada)
Allah’ın (teslim olmuş ) kullarıyız.
Ve biz (ahirette de) ancak O’na dönücüleriz, diyenlerdir. Onlar o
teslimiye ve istirca’ı gösterenler yok mu? Rablerinden mağfiretler ve
rahmetler, hep onların üzerindedir. Ve onlar doğru yola iletilenlerin
ta kendileridir.
(Bakara Suresi 153,154,155,156,157. ayetler)
’Tevekkülün kemalini Hazreti İbrahim aleyhisselam ateşe atıldığı
sıra göstermiştir.
Nitekim Hazreti İbrahim aleyhisselam ateşe mancınıkla atıldığı
anda Cibrili Emin gelerek ona:
‘’Bana bir ihtiyacın var mıdır?’’ sualine karşı,
‘’Seni Allahu Teala mı gönderdi? ‘’
‘’Hayır.Rabbinden seni kurtarmasını iste’’
‘’O zaman Hz. İbrahim yürekleri parçalayan bir ifade ile:
‘’Sen de mi ey Cibril, Sen de mi beni Rabbimden ayırmak istiyorsun?
O’nun benim halimi bilişi bana kâfidir, istemeye ihtiyaç
yoktur.’’
Bu tevekkül karşısında Rabbi Nemrudun ateşini onun için
gülistana çevirmiş ve selametli kılmıştır.’’
Ateşleri gülistana
çeviren, son deminde bir tevekkül ile Rahmanla dost kalmak ne
büyük bir varıştır!!!
Ö.Zeyneb EKİNCİ
muttakisahabe@hotmail.com
Kayseri - 20.04.2004
http://gulizk.com
|