Tevhid kendisine ulaşılabilen
makamların en şereflisidir. Tevhid'in
ötesinde hiçbir makam yoktur. Fakat ikilik vardır.
Öyle ise Tevhîd yolunda itikâd
veya hâl yönüyle bir kimsenin ayakları kayarsa hiç kuşkusuz o
kimse şirkin içine düşer. Artık her kim ki ayağı inançta
(itikâtta) kayarsa, o ebedi olarak şakilerden olur. Ve onu ebedi
ateşten, ne şefaatçıların şefaati ne de başka bir şey çıkaramaz.
Her kim de hâl de (yani
ameli konularda) ayağı kayarsa o da gaflet sahibidir. Öyle
gaflet ki Zikrullah onu giderir. Veya tevbe eder ve terk ettiği
şeyleri yapabilir. Zira bu gafletten ötürü Allah'ın emirlerine
ve yasaklarına riâyet etmeyen şahısta imân billah bakîdir. İmânı
kaldığı müddetçe umulur ki Allah ona lûtfuyla afveder.
Öyle ise Allah'ın Rasûlü
Aleyhisselâm'ın vasıtasıyla bizlere dinen inanılması zaruri olan
şeylere inanmayan insanlar ebedi olarak ateşte kalacaklardır.
Ancak dinen inanılması zaruri olan şeylere inandığı halde,
gereğince yaşayamayan insanların hâli Allah'ın dileğine
bağlıdır, isterse onları afveder Cennet'e koyar ve isterse
amellerinden dolayı cezalarını çektikten sonra Cennet'e dahil
eder.
İlmin faziletine delâlet eden âyetlerden birisi de Allah
Tealâ'nın Hazreti Musa'nın arkadaşı hakkındaki buyruğudur:
«Derken kullarımızdan (öyle) bir kul buldular ki biz ona
tarafımızdan bir Rahmet vermiş, kendisine nezdimizden (naaş) bir
ilim öğretmiştik.» (Kehf Sûresi, Âyet: 65)
Buradaki ilim, ilhamla öğrenilen ilimdir.
Öyle ise âlim, ilmi kesbiye sâhib olduğu gibi itham ve hikmete
de sâhiptir.
İlmin faziletine delâlet eden âyetlerden biri de şu âyettir:
«Allah'tan, kulları içinde, ancak alimler korkar.» (Fatır
Sûresi, Âyet: 28)
Öyle ise ulema; ilim, ilham ve hikmete sâhib oldukları gibi
haşyete de sâhibdirler.
İlmin faziletine delâlet
eden âyetlerden biri de:
«İşte misâller!. Biz onları insanlar için irâd ediyoruz. Âlim
olanlardan başkası onları anlamaz.» (Ankebut Sûresi, Âyet: 43)
Öyle ise âlimler Allah'ın âyetlerinin hükümlerini ve
tafsilatlarını gereğince anlarlar. İlmin faziletine delâlet eden
âyetlerden diğeri de şudur:
«İlimde yüksek payeye erenler ise; "Biz ‘O’na inandık. Hepsi
Rabb'imizin Batınındadır" derler.» (Al-i imran Sûresi, Ayet: 7)
Öyle ise; âlimler, ilimde kök saldıkları için şüphe, şek gibi
şeyler asla onları, ilimle müşahede ettikleri hakikâtlerden
saptıramaz.
MEVÂKİ'UN NUCÛM
Bodrum
- 24.12.2002
hilbira@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com
|