Kadın sahabeler arasında Peygamberimiz (s.a.v)'in yanın­da seçkin bir yeri olan Lübabe binti Haris (r.anha) mü'minlerin annesi, Hz. Meymune'nin (r.an­ha) ablası ve Rasülullah'ın am­cası Hz. Abbas'ın zevcesidir. Ayrıca Hz. Hüseyin (r.a)'in süt annesidir. Diğer bir kızkardeşi Esma binti Umeys (r.anha), Ra­sülullah'ın amcasının oğlu Cafer b. Ebu Talib (r.a)'in hanımıdır. Öbür kızkardeşi Selma ise Peygamberimiz'in amcası seyyidüşşüheda Hz. Hamza'nın eşidir. Böylece akrabalık bakımından Rasul-i Ekrem ile çok taraflı bir bağlılığının olması dikkate şayan bir husustur. Hemşirelerinin sayısının 15 veya 16 olduğu­na dair bir rivayet vardır. Yukarıda ismi geçen dördü­nün şüphesiz mü'minlerden olduğu bir hadis-i şerifte tasrih edilmiştir. Künyesi Ümmü Fadl olup lakabı Kübra'dır. Hz. Hatice (r.anha)'den sonra ilk iman eden hatundur. Hz. Abbas'tan altı erkek çocuk sahibi­dir. Oğlu İbni Abbas ve bazı zevat kendisinden hadis rivayet etmişlerdir.

Adının tarihe geçmesine vesile olan olay; Ebu Leheb'in ölmesine sebep olan başını yaralamasıdır. Ebu Rafi (r.a) hadiseyi şöyle anlatıyor: "Ben Hz. Ab­bas'ın kölesiydim. Hz. Abbas, hanımı Ümmü Fadl müslüman oldular. Ben de müslüman oldum. Hz. Ab­bas (r.a) müslümanlığını gizliyordu. Kendisi büyük servet sahibi idi ve serveti de, kavmine dağılmış vereside idi.

Ebu Leheb Bedir'e katılmamış yerine Âsi b. Hişam'ı göndermişti. Bedir hezimeti haberi Mekke'ye gelince, Ebu Leheb'i Allah (c.c) zelil ve perişan etti. Biz ise kendimizde kuvvet ve şeref bulduk. Ben zayıf bir adamdım. Zemzem odasında tahtadan su bardak­ları oyar ve yapardım. Ben orada oturup bardakları oyuyor ve yontuyordum. Ümm-ül Fadl da yanımda oturuyordu. Bedir'den bize haber gelince, son derece sevindik. O sırada Ebu Leheb iki ayağını şerle sürüye­rek geldi ve odanın tahtası üzerine oturdu. Onun ar­kası, benim arkama düşüyordu. Halk "İşte, Ebu Süfyan b. Haris geldi!" deyinde Ebu Leheb, "Onu tez ba­na getiriniz. Hayatıma yemin ederim ki, haber sende­dir." dedi. Ebu Süfyan “Vallahi biz o cemaatle karşılaşınca onlara arkalarımızı, omuzlarımızı teslim ettik. Onlar da bizi istedikleri gibi öldürdüler, istedikleri gibi esir ettiler. Allah'a yemin ederim ki, bundan sonra halkı kınamam. Biz yerle gök arasında kıratlar üzeri­ne binmiş ak benizli adamlarla karşılaştık ki, vallahi, onlara ne bir şey dayanabilir, ne de onlara birşey karşı dura­bilir." dedi.

Elimi odanın tahtasına vu­rarak, "İşte, vallahi onlar Mekkelilerdir." dedim. Ebu Leheb, elini kaldırıp yüzüme şiddetli bir tokat indirdi. Ben de onun üzerine atıldım. Zayıf bir adam olduğum için, beni tutup yere vurdu. Üzerime çöküp dövme­ye başladı, Ümm-ül Fadl odanın direklerinden birini alarak Ebu Leheb'e şiddetle vurdu. Başı fena halde yarıldı. Ona; "Demek sen, efendisinin yanında bulunmamasından onu zayıf gördün." dedi. Ebu Leheb zelil ve perişan bir halde kalkıp gitti. Vallahi o, yedi geceden başka yaşamadı. Allah onu Adese denilen Kara Hasba has­talığına uğratıp öldürdü."

Lübabe binti Haris (r.anha) kocası Hz. Abbas (r.a) ve çocukları ile birlikte hicri 8. yılda İslam ordu­su Mekke'yi fethetmek için yola çıkıp Cuhfe'ye gel­diklerinde, Rasul-i Ekrem ile buluşarak Müslüman olduklarını açıkça ilan ettiler. Onların gelişlerine çok se­vinen Rasülullah (s.a.v) "Ben Peygamberlerin sonun­cusu, siz de hicret edenlerin sonuncususunuz." buyur­du. Hz. Abbas Mekke'ye geri döndü, ailesi ve yükleri­ni Medine'ye gönderdi.

Ümm-ü Fadl (r.anha) takva ve vera sahibi idi. Pazartesi ve perşembe günleri oruç tutardı. Sünnet'i seniyyenin daimi uygulayıcısı olmuştur. Veda Haccı'nda bulunmuş ve hacı olmuştur. Rasülullah (s.a.v) onu sık sık ziyaret eder, kendisine çok hürmet ve ri­ayet gösterirdi. Evinde öğle uykusuna yatardı.

Lübabe (r.anha) rüyasında Rasüllullah'ın ailesin­den olan bazı kimseler gördü.

Rasülullah'a anlattı. O da "Kızım Fatıma oğlan doğuracak. Oğlun Kussem ile emzireceksin." dedi. Hz. Hüseyin doğdu ve onu emzirdi.

Rasülullah'ın imameti ile mescidde cemaate son kıldırdığı namaz Hz. Aişe (r.anha)'nin rivayetine göre öğle namazı oldu. Hane halkına imam olarak kıldırdı­ğı son namazı ise Hz. Lübabe'nin rivayetine göre ak­şam namazı olmuştur.

Hacc'da Rasülullah'ın oruçlu olup olmadığı me­rak edildi. Lübabe bir kadeh süt verdi, o içti. Oruçlu olmadığı anlaşıldı.

Hz. Lübabe, Hz. Osman'ın hilafeti yıllarında zev­ci Hz. Abbas'tan önce irtihal etti. Baki Kabristanı'na defnedildi, (r.anha)

Hamdi Boydak
İstanbul - 21.0
5.2002
 http://sufizmveinsan.com

 


Üst Ana sayfa e-mail