Yansıma ve yansıtma işi yansıyan ve yansıyanın şeffaf olmasına bağlıdır.yansıma olması için bir ışık kaynağına ihtiyaç vardır.

Işık kaynağı yasıma yapılamayacak yerde görülmez nerde yansıma mümkünse orda görülür.yani hedef belirleyen mutlaka kendine göre hedefini belirler.olmayacak işle uğraşan insanlar olsa bile bunun yapılma ihtimalinin olduğunu düşünülmüş olmasından dolayıdır.bu durumda yansıtma ve yansıma kişinin isteğine göre değil ışık kaynağının isteğine göre gelişmesi gerekiyor.bu benzetmeden yola çıkarsak.hakkın tecellisi kişinin istek ve arzularına göre değil allahın istek ve arzularına göre gerçekleşmekte olmasıdır.bu konuda Her kulun Allah a uzanan bir ipi vardır .Ben izin vermedikçe siz hiçbir şey yapamazsınız.gibi birçok ayet ve hadis bulunmaktadır..öyle görünüyor ki Allah bir şeyi murat etti mi her şey o murada göre icra tını yapıyor.

Tecelli dediğimiz bu sistem allahın her kulundaki ayrı ayrı yansımasıdır.Elmalı Hamdi yazırın Muhittin ibni arabi nin ve İmam gazalinin ihyasında anlatıldığı üzere tecelli ile hulul hep karıştırılmaktadır.allah mekan ve yerden sınırdan münezzeh olma sıfatıyla asla hulul etmez ancak her kuldan dünyanın her yerinden çeşitli şekilde tecelli etmekte olduğuna inanıyoruz ne Müslüman ne Hıristiyan ayırmadan hatta kendini tanıyan tanımayan herkes ve her şeyde tecelli eden hakkın kendisidir ..ancak en mükemmel tecelli kabı insandır.yere göğe sığmam mümin kulumun kabine sığarım.Emaneti dağlara taşlara teklif ettik kabullenemedi ancak insanı aciz bulduk ona yükledik.gibi hadisi kutsi ve ayetleri bu konuda düşünmek mümkün.insan çok önemli varlık ancak maksat kemale ermek kamil insan olmak .yani ilim araştıran öğrendikleri ile amel edip bilgisini paylaşan .kamil insan idrak boyutunda   evrensel  ilahi boyutta allahına sıkı sıkıya bağlı teslimiyet sahibi bir insandır.ilkesi sadece ilim ve maddeyi dağıtmak   ve paylaşmaktır. yani allahın ahlakıyla ahlaklanmaktır.allah her olayda kendi sisteminin altyapısını her zaman kendi hazırlar .hiçbir şeye yegane ihtiyacı olmayandır.Herşeyin neye ihtiyacı olduğunu en iyi bilendir.ihtiyaçlar dünyada insanların gördüğü gibi değildir.yani kişilerin gödüğü şekilde bir ihtiyaç temin etmemiştir. O kişinin özünü çok iyi bilen olması sıfatıyla ne verirse ne olacağını ne vermezse ne olacağını bilendir.dünyadaki görünen yoluyla ihtiyaç ile ruhun yapısının ihtiyacı aynı değil görünüyor.

Bodrum - 05.11.2001
http://sufizmveinsan.com

 


Üst Ana sayfa e-mail