Yolu Aydınlatan Bir Emir



NUR Suresi 24:4. Namuslu Muhsenata zina isnadında (İftirada) bulunup, sonra (bunu isbat için) dört şahit getiremeyenlere seksener sopa vurun ve ARTIK ONLARIN ŞAHİTLİĞİNİ EBEDİYYEN KABUL ETMEYİN. Onlar tamamen günahkârdırlar.

Namuslu insanlara İFTİRA EDENE verilecek ceza, ayette açıkça beyan ediliyor ONLARIN ŞAHİTLİĞİNİ HİÇBİR ZAMAN KABUL ETMEYİN.

Bu hüküm, bu surenin ilk ayetinde bildirildiği gibi FARZ dır.

Rasule iftira ederek, bütün ümmeti bağlayacak Yalan-Yanlış Sözleri dine sokanlar, yani hurafeciler, bu hükmün dışında mıdır? Yoksa Sözüne ASLA itibar edilmemesi Allah’ın bir Emri midir?

Rasule isnad edilen bir sözün yalan ya da yanlış olduğu anlaşılırsa yapılacak şey açıktır:

Bu kişiye veya bu kişiye isnad edilen hiçbir söze güvenmeyin. Bunlar düşmandır. Aksi takdirde Allah’tan başkasına dayanmış, başkasına tevekkül etmiş, Allah’tan başkasını, -daha kötüsü Şeytanı- dost edinmiş oluruz.

Allah’ın dostları ancak ona dayananlardır, Lakin insanların çoğunluğu bilmez.

NUR Suresi 24:34. Andolsun ki, biz size (gerekeni) açık açık bildiren âyetler, sizden önce yaşayıp gitmiş olanlardan örnekler ve takvâya ulaşmış kimseler için öğütler indirdik.

24:46. Andolsun biz (bilmediklerinizi size) açık seçik bildiren âyetler indirdik. Allah, dilediğini doğru yola iletir.

Ancak Temizlenenler Temize gider, Pisler yine de pisliğe gider, bunlar ayrıdır, birlikte olmaz.

Çağıran iki tarafa ve iddialarına bakarsak:
Biri Allah’a çağırıyor, Dininizi Allah’a Has kılın diyor.
Diğeri suç teşkil eden bir şeyi getiriyor, “Dinde şunlara da yer var, bunlara da tabi olun” diyor.

Rasul de yanılabilir ve eğer yanılırsa Allah onu kitabında düzeltir ve affeder.
Şeytanın yaptığı ise; işlediği Suçta kasıtlı, kibirde sabit, inatçı, suça devam ediyor ve Temizlenmiyor. Başkalarını da Suça, Şirke davet ediyor.

“Rasul şunu dedi” başlığı altında ayetlerin tersini söylüyor.

Bir kişi kötü bir iddia ile gelirse, yani suç taşıyan bir iddia ile gelirse, normal alış verişte iki şahit gerekir iken, burada dört şahit gereklidir. Ve iddiasını ispat için dört şahit getiremeyen Allah indinde yalancıdır.

“Rasul şöyle dedi” diyerek, devamında Allah’ın Rasule emrinin Tersini,
“Rasulün söylediğini”
iddia eden kişi, Rasule SUÇ isnad etmiştir.
Böyle bir kişi yalancı ve iftiracıdır. Sözüne Asla itibar edilmemesi Allah’ın Emridir.

Rabbin indirdiği ile yetinmemek, onun yerine yerden bitme şeyler talep etmek, insanı meskenet ve lanete mahkum eder. İşte bu durum, İslam âleminin geldiği bugünkü durumunu açıklamaktadır. Bunda ısrar niye? Bu sonuç, Allah’tan gelen karşılıktan (cezadan) başka bir şey değildir.


Doğru ile yanlışı birbirine karıştırınca ortaya doğru çıkmaz, yanlış çıkar.
Kimse zehiri bu zehir diye yutturamaz, fakat onu balın içine karıştırırsa kolayca yutturur.

Günaha batmadan, zehirden etkilenmeden, mübtelası olmadan, sarhoş edici bu içkiyi içebilmek için, kişinin iki kere daha fazla Takva sahibi olması, iki kere Emin, iki kere daha fazla Salih olması gerekir; içtiğinin ne olduğunu iyi bilmesi gereklidir (Maide 93). Bunun için de Gerçek ile Batılı iyice ayırt edebilme yeteneğine sahip olması gereklidir ki; İftira ile katılan Batılı - Başka sözü Hak diye Allah’a isnad ederek Rabbinin sözüne denk tutmasın. İftira ile Büyük Şirk Günahına batmasın.


3:179. Allah, müminleri (şu) bulunduğunuz durumda bırakacak değildir; sonunda murdarı temizden ayıracaktır. Bununla beraber Allah, size gaybı da bildirecek değildir. Fakat Allah, elçilerinden dilediğine cevap verir (icabet eder). O halde Allah'a ve peygamberlerine iman edin. Eğer iman eder, takvâ sahibi olursanız sizin için de çok büyük bir ecir vardır.

Dost zannettiğimiz Düşmanımızı artık çok geç olmadan burada iken TANIYALIM. Allah’ın yolunu saptıranları teşhis edelim, onları savunmayalım. Gerçeği batıl ile örtmeyelim.

Ademin yanılgısı,

Adem Rabbinin sözüne güvenip dayandığı sürece Takva elbisesi içinde güvenle cennette yaşamıştı. Lakin, aldatan onu yine Rabbi ile aldattı, Rabbine yemin ederek, Adem’in iyiliği için nasihat ettiğini söyledi.

Adem ne zaman ki Rabbinin sözünü geçerek başkasının sözüne güvendi, Rabbine dayanıp güvenmeyi terk etti, yani onu koruyan takvasını terk etti, başkasının sözünü Hak Rabbinin sözünün önüne çıkardı. Hayatını etkileyecek konuda başkasını dost edinmiş, başkasına tevekkül etmiş, hükümde şirke düşmüş oldu, hata etmiş oldu ve zorluğa düştü.

Dikkat edelim, aldatan şeyler, hep doğru görünen şeylerdir. Allah (Rasulü) adına söylenen şeylerdir.

Rabbimizin sözünün önüne hiçbir sözü geçirmeyelim. Onu bırakıp başkalarına güvenmeyelim.

Bu ondan başkasını - Şeytanı dost edinmektir. Ondan başkasına – Şeytana Tevekkül etmektir.

Aksi takdirde, Rabbimiz bize “size demedim mi?” “size anlatmadım mı?” “size her türlü misali vermedim mi?” diye sorduğunda vereceğimiz cevaba hazırlanalım yada bunun sonucunu düşünelim derim.

Turgut Sak
İstanbul-19
.01.2005
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail