Binlerce Hacı adayı sembolik şeytan sütununa taş
atabilmek için birbirini çiğniyordu. Minik taşlarla yetinmeyip
hain şeytandan hırsını almak (!) üzere terliğini, ayakkabısını
hatta çantasını fırlatanlar bile vardı. Orta yaşlı bilge geriden
seyrediyordu olanları. Yüzüne tebessümle karışık hüznün derin
çizgileri yayılmıştı. Yanındaki delikanlıya dönerek:”Yazık!..Şu
müminlere acıyorum. Şeytanı dışarıda sanıp sütuna öfke
püskürtüyorlar.” dedi. Genç adam şaşkındı. “Peki şeytan nerede?
Orada değil mi?” diye sordu. Bilge:” Şeytan da, melek de
içimizde. Özümüzdekini söküp atmamız gerekirken sütunda şeytan
var sanıyoruz. Sembolleri gerçek sanma gafletinden hâlâ
uyanamadı müminler.”
Genç, iyice meraklanmıştı. Bilgeye yaklaştı.
“N’olur anlat hocam “ dedi ısrarla. “Hoca değilim “dedi ak
sakalı adam. ”Şeytan taşlamayı biraz akşama erteleyelim.
Rasül’ün sünnetine göre gece taşlamak bile mümkün” dedi. Çöl
sıcağının kavurduğu Müzdelife’de küçük bir çadıra girdiler.
Bilge içimizdeki şeytanı, onun yüreğimize yerleştirmek istediği
virüsleri anlatmaya başladı: ”İyilik de kötülük de bizde. Şeytan
7 ana noktadan vurmak ister bizi. Bunlar insânî zaaflardır. Ne
acı ki; çoğu kimse isabet alır ve vurulur. Yenilir şeytana.
Hacda 7 noktayı perçinlemek, virüsü içeriden atmak üzere 7 taş
atarız sembolik şeytana. 7 zaafı bu sütuna bırakabilenler, içini
taşlayanlar (!) kurtulmuştur. Şeytan taşladıklarını sananlar ise
zaafları ile dönerler ülkelerine...” Anlatılanlar can alıcıydı,
ilk kez duyuyordu genç. Terliyordu buram buram. İhramının üst
kısmını biraz açtı. Terlik çantasından bir bloknot çıkardı, not
almaya başladı. Bilge devam etti:”Potansiyel mikroplar
taşıyoruz. Fırsatını bulunca sağlıklı bedene yayılan mikroplar
gibi, zaaf virüsleri de saldırır ruhumuza. İşte o zaman günah,
haram, kötülük, azap kanseri gibi sarar her yanımızı, bizi adım
adım sürükler cehenneme. Şimdi iyi dinle oğlum. Yüreğimizi
istilaya çalışan 7 virüsü iyice yaz hafızana!.” Heyecanla:”Peki
efendim” dedi genç ve not almaya başladı. Şimdi o notları
okuyalım:
1-Haset:
Başkasında olan nimeti
çekememek, hazmedememek demek olan haset;insana hakim olmaya
başladı mı kişi karşıdakine zehir kusmaya başlar.
Haset; öfkenin kardeşidir. Yeryüzünde işlenen
cinayetlerin,günahların temelinde hasedin körüklediği kin ve
nefret yatar. Şeytan Adem’e haset ettiği için secde
etmemiş,cennetten kovulmuştur. Kabil, Habil’e haset ettiği için
ilk kan döken kimsedir. Kardeşleri Yusuf’a haset ettikleri için
onu kuyuya atarlar. Yahudiler;”Son Rasül Arabistan’dan çıktı
bizden çıkmadı” diye haset ettikleri için Allah Rasülüne iman
etmemişlerdir.
Hasedin ilacı, kanaat ve yukarıya değil nimetçe
kendinden aşağı olana bakmaktır. Haset konusunda Felak Suresi
beşinci ayette “Haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden sana
sığınırım” buyrulmuştur. Haset duymak kadar,hasetçi bakış ve
tavırlara muhatap olmak da zordur. Korunmak iman, tevekkül,
teslimiyet ister.
Hadisler-Sözler
“Haset edici;
Allah nimetinin düşmanı,kaza ve kadere küskün, kullara Allah’ın
taksimatına başkaldırmış kimsedir”
Hz.Zekeriya(a.s) “Ümmetim için en korktuğum şey
mal artışı ve kıskançlık sebebi ile kavgaya tutuşmalarıdır.”
“İhtiyaçlarınızı temin ederken gizlilik içinde davranın. Çünkü,
her nimet sahibine haset edilir” “Sakın birbirinize haset
etmeyin.
Küsüşmeyin, birbirinize buğzetmeyin,sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın
kulları kardeş olunuz” “Ateşin odunu
yediği gibi haset de iyilikleri yer bitirir”
2-
Riyâ:
Gösteriş yapmak diye tanımlayabileceğimiz
riya,ibadetlerin ve diğer işlerin amacını, özünü bozar. Bir işi
hizmet için ya da Allah rızası için yapmak yerine “desinler”
için yapmak riyadır. Maun Suresinde gösteriş için namaz kılanlar
şiddetle kınanır ve onlara azap edileceği bildirilir. İşleri
gösteriş için yapmak kişinin karakterinde
sahtekarlığa,yapmacıklığa kapı açar.Savaşta aşkla kılıç sallayan
biri gösterilir Allah Rasülüne ve “Ne güzel vuruşuyor değil
mi?”denir. Rasülullah:” Allah için değil, desinler için
vuruşuyor ve yeri cehennemdir” buyurur.
Hadisler-Sözler:
”
Sizin için en fazla korktuğum şey küçük şirk olan riyadır”
“İçinde zerre kadar gösteriş olan bir ameli Allah kabul etmez”
Riyanın ilacı karşılığını sadece Allah’tan bekleyerek iyilik ve
ibadet etme bilincini diri tutmaktır. Kullardan beklenti içinde
olmak riyakar davranışları arttırır, ibadeti boşa çıkarır.
3-Öfke:
Akıl-mantık baştan gidecek derecede
sinirlenmek,gerilmek demek olan öfke;kişiyi insanlıktan çıkarır.
İşlenen suç ve günahlar çoğu kere öfke sonucudur. Bir söze
öfkelenip karşıdakine bıçak çekenlerin, senelerce hapse mahkum
olunca akılları başlarına gelir, ama iş işten geçmiştir.
Öfkeyle kalkan zararla oturur ve keskin sirke küpüne
zarar sözleri, öfkenin ancak kişinin kendine zarar verdiğini
kısa, öz olarak anlatmaktadır. Öfke kızgınlığı, kızgınlık ateşi,
ateş şeytanı, şeytan da cehennemi davet eder. Öfkenin kişide
kemikleşmesine ise kin denir ki;kin kalbe yüktür. Kinci, cennete
giremeyecektir.
Hadisler-Sözler:
“Pehlivan güreşte yenen değil,öfkelendiği anda
öfkesini yenendir”
“Öfkelendiğiniz zaman abdest alıp iki rekat namaz kılınız,
ayakta iseniz oturunuz, oturuyorsanız kalkıp dolaşınız”
4-Kibir:
İnsanları beğenmeme, her zaman kendini üstün
görme, başkalarını aşağılayan tavırlar içinde olma diye
tanımlayabileceğimiz kibir; şeytani sıfatlardandır. Şeytan
Adem’e secde emrini aldığında “Ben ona secde etmem, beni ateşten
onu topraktan yarattın “diye kibirlenmiş, cennetten kovulmuştur.
Kibrin en kötüsü de Allah’a karşı üstünlük taslamaktır ki; bunu
yapanların yeri ebedi cehennemdir. Nahl Suresi 23.ayette:
”Doğrusu Allah, kendilerini büyük görerek Hakk’ı kabul
etmeyenleri sevmez” buyrulur.
Hadisler-Sözler:
“Kalbinde
hardal tanesi kadar kibir olan cennete giremez”
“Cehennem halkı;kibirlenip şişen,yürürken
gururlanan,arkadaşlarına büyüklük taslayan,gösterişli biçimde
mal derleyen,mübalağalı biçimde hakkı inkar edenlerden oluşur”
“Kibirlenenler;saçılmış tohum gibi dağınık vaziyette,halkın
ayakları altında ezilerek cehenneme tıkılırlar”
Kibrin ilacı alçak gönüllü olmaktır. Tevazu kişiyi yüceltir,
kibir alçaltır.
5-Ucûb:
İbadeti ile övünmek,kullara caka satmak,kibirlenmek demek olan
ucûb;kişinin adeta kendini cennetlik,diğer insanları da
cehennemlik görmesidir. İbadette esas olan;kendini günahkâr,
zelil ve toplumun en alt seviyesinde görmektir. Veliler,ibadette
zirve olan zahitler,gece-gündüz ibadet etmelerine karşın,
kendilerini tüm insanlardan aşağı görerek yüksek mertebelere
ermişlerdir. İbadetini bir şey zannedenlerse bir anlık
vehimlerinin kurbanı olmuşlar,ellerinde olan manevi makamları da
kaybetmişlerdir.Mekke’yi fetheden İslam ordusu Huneyn vadisine
yürür,sahabeden bir kısmı:” Bu ordu Mekke’yi aldı,artık önümüzde
kimse duramaz” diye gururlanır ve bedeli Huneyn vadisinde ağır
bir hezimet olarak ödenir!...
Kimse bulunduğu manevi-ırsî yakınlıkla cennete
giremez. Allah Rasülü,kızı Fatıma’ya bir gün şöyle
der:”Kızım,ahret azığını hazırla,orada Peygamber kızı olmak seni
kurtarmayacak” Allah dilerse cennete girilir. Dervişlerden
birine Allah rüyasında “Amelinle mi cenneti istersin yoksa
rahmetimle mi?” diye nida edince:“Amelimle” deyivermiş. Bir de
görmüş ki cehenneme gidiyor. Uyanmış: “Rahmetini isterim
Allah’ım” diye ağlamış. Amellerimiz Onun hangi nimetini
karşılamaya yeter ki?.
Hadisler-Sözler:
“Üç özellik vardır ki;helak
edicidir:1-Cimrilik 2-Arkasına düşülen arzular,hevesler
3-Kişinin kendini ve ibadetini beğenmesi”
“Allah’ın rahmetinden ümitsiz olmak ve ibadeti ile övünmek helak
olma sebebidir”
6-Hubbü Câh:
Makam-şöhret sevgisi, tutkusu demek olan Hubbü
Câh; kişiyi pek çok hileye, oyuna sürükler. Makamı, şöhreti
muhafaza güç olduğundan peşine düşen kişi yerini, ününü korumak
için bir dizi günahı gönüllü işler. Bugün politik arenada şu
kural geçerlidir: “Öne geçmek için arkadaşına dahi çelme
takmaktan çekinmeyeceksin. Yoksa yükselemezsin” Bu sözün ne
kadar insani,ne kadar hakkaniyete uygun olduğunu varın siz
düşünün.
Hadisler ve Sözler:
“Allah’ın koruduğu kimseler hariç,din ve
dünyalık hususunda parmakla gösterilir olmak kişiye şer olarak
yeter!..Allah sizin şöhretlerinize bakmaz,kalplerinize bakar”
“İnsanların helaki; övülmeyi sevmekle başlar”
“Şöhret ve makam sevgisi; koyun sürüsüne saldıran kurdun
zararından daha çok mümine zarar verir”
“Mal ve makam sevgisi, suyun sebzeyi büyütmesi gibi kalpte
fitneyi büyütür”
“Şöhreti seven; Allah’ı tasdik etmemiştir”(İbrahim
b.Edhem) “Halk tarafından bilinmeyi isteyen kimse ahretin
tadını alamaz” (Bişri Hafi)
“Namını gizle ve yemeğini helalinden ye”(Bişr b.Haris)
Şöhret sevgisinin ilacı; meşhur olup da bir dizi sıkıntıya
girenleri gözlemek, tanınmayanların rahatlığını, eminliğini fark
etmektir. Çok tanınan kişinin sorunu da çok olacaktır. Makam
sevgisinin ilacı; makam sahiplerinin sonlarını iyi öğrenmektir.
Her padişah bir gün tahtını yitirmiş, her güçlü kral yerini bir
gün terk etmiş, sonunda her makam sahibinin dünyadan alabileceği
makam; iki metre mezar yerinden öteye gitmemiştir.
7-Hubbü Mâl:
Mal-para hayatî ihtiyaçlardan olduğu için
sevilmesi kaçınılmazdır. Ancak yaşam gayesini sırf çok kazanmak,
çok elde etmek üzerine kurmak,sevgiyi hırsa, tutkuya dönüştürmek
yanlıştır. İslam; kazanç konusunda savurganlığı
yasaklarken,başkalarına el açmayacak kadar çalışıp kazanmayı
farz saymıştır. Nimetin asıl sahibi olan Allah’ın vermeyi takdir
ettiği gibi hiç ummadığımız biçimde geri alacağını da hatırdan
çıkarmamak gerek. Şeytanın insana giriş kanallarının belki de en
başında para-mal sevgisi gelir.
Hadisler-Sözler:
“Altına-gümüşe köle olanlar helak olmuştur.”
“Adem oğluna iki vadi dolusu altın verilse,şüphesiz üçüncüsünü
talep edecektir. Onun gözünü ancak toprak doyurur “
“Ademoğlu ihtiyarlasa da yaşadıkça iki özelliği genç kalır:
1-Emeli 2-Mal Sevgisi”
“Mal sahibi mülk sahibi/Hani bunun ilk sahibi/Mal da yalan mülk
de yalan/Var biraz da sen oyalan”(Y.Emre)
Mal tutkusundan kurtulmanın yolları; kanat-cömertlik-eldekini
sadaka ve zekat olarak paylaşma-iktisatlı yaşama ve israftan,
lüksten, varlıklı kimselerle yarış etmekten kaçınmaktır.
Yararlanılan Eser:
İhyâ-u
Ulûmi’d-Dîn/Gazali/5.cilt
25.05.2004
http://sufizmveinsan.com
|