Hz.
Ali İbnu Ebi eTalib radıyallahu anh anlatıyor: "Babam anlatmış ve
demişti ki: "Kureyş büyüklerinden bir grubla Şam'a gitmiştik;
beraberimde Muhammed aleyhissalâtu vesselâm da vardı. Yolda bir
rahib(in manastırın)a yaklaştık ve yakınına konakladık. Develerimizi
çözmüştük ki rahib yanımıza geldi. Daha önceki gelişlerimizde yanımıza
hiç uğramamıştı. Aramızda dolaşmaya başladı ve Muhammed'i (bulup)
elinden tuttu ve:
"Bu
âlemlerin efendisidir!" dedi. Kureyş büyükleri ona:
"Bu
söylediğini nereden biliyorsun?" diye sordular. Adam:
"Ben onun sıfat ve evsafını bize indirilen kitapta bulmuşum! Nitekim
siz yaklaştığınız zaman, O'na secde etmedik ne taş, ne ağaç kaldı,
hepsi de secde ettiler. Bu cansız şeyler ancak bir peygambere secde
ederler. Ben O'nu ayrıca peygamberlik mührüyle de biliyorum, bu mühür
omuz başındaki düz kemiğe baş kısmının aşağısında bulunur, elma
büyüklüğündedir" dedi. Sonra bizden ayrıldı, yemek hazırlayıp getirdi.
Muhammed o sırada, develeri gözetliyordu. Yanımıza geldiğinde üzerinde
ona gölge yapan bir bulut vardı. Yaklaşınca, halkın kendinden önce
ağacın gölgesini kaptıklarını gördü. O da güneşte oturdu. Ağacın
gölgesi, üzerine meyletti, onlar güneşte kaldılar. Râhib:
"Bakın, ağacın gölgesi O'nun üzerine meyletti" dedi. Rahib onların
yanında iken, bu çocuğu Allah aşkına Rum (diyarın)a götürmeyin diye
ricada bulundu ve: "Eğer O'nu götürürseniz, taşıdığı sıfatlarıyla O'nu
tanırlar ve öldürürler" dedi. O, bu hususta Allah'ın adını vererek
onlara ricada bulunurken, yan tarafına bir göz attı. Manastırına doğru
gelen yedi Rum gördü. Onları karşıladı ve:
"Niye geldiniz?" dedi.
"Rahiplerimiz bize Araplar arasında çıkacak bir peygamberin bu ayda
memleketimize doğru gelmekte olduğunu söylediler. (Buralara giriş
sağlayan) her yola bir grup insan çıkarıldı. Biz de senin su yoluna
gönderildik" dediler. Rahip: "Sizden daha hayırlı birini geride
bıraktınız mı?" dedi. Onlar:
"O
şahsın senin yolunun üzerinde olduğu bize haber verildi!" dediler.
Rahib: "Allah'ın icra etmek istediği bir iş hakkında ne dersiniz,
insanlardan bunu geri çevirebilecek biri var mı?" diye sordu. Onlar:
"Hayır!" dediler. Rahip:
"Öyleyse şu kimseye biat edin. Zira bu, gerçek peygamberdir" dedi.
Onlar da ona biat ettiler, Rahiple birlikte orada kaldılar. Sonra
rahip bize döndü, ve:
"Allah için söyleyin, bunun velisi kim?" dedi. Beni kastederek: "Şu"
dediler. Rahib bana hususi şekilde, geri dönmemiz için ricada bulundu.
Ben de O'nu içlerinde, Hz. Ebu Bekr'in gönderdiği, Bilâl'in de
bulunduğu bir grup kimse ile geri çevirdim. Rahip O'na kek ve
zeytinyağından azık koydu."
( KÜTÜB-İ SİTTE /5521)
İstanbul -
28.12.2003
http://gulizk.com
|