Ebu Eyyûb (radıyallahu anh) anlatmıştır ki: "Kendisinin bir
hücresi vardı ve içinde hurma bulunuyordu. Buraya bir gulyabani (cin)
dadanmış gelip hurmadan alıyordu. Bu durumu Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'a açtı. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) kendisine "Git,
tekrar görecek olursan "Allah'ın adıyla, Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'a icabet et" dersin" buyurdu.
Ebu Eyyub der ki: (Bekledim, tekrar gelince) yakaladım. Ancak, bir
daha gelmeyeceğine dair yemin etti, ben de salıverdim. Sonra
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'la karşılaştığımda Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm): "Esirin ne oldu?" diye sordu. Ben: "Bir daha gelmeyeceğine
dair yemin etti (ben de bıraktım)" dedim. Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm): "O yalan söylemiş, o yalana alışkındır" buyurdu.
Ebu Eyyûb, bir başka sefer yine geldiğini, yakalayınca gelmeyeceğine
dair yine yemin ettiğini, yemini üzerine salıverdiğini anlatır.
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) tekrar: "Esirin ne oldu?" diye
sorar. "Gelmeyeceğine dair yemin edince bıraktım" der. Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm): "Yalan söylemiş, o zaten yalana alışkındır" buyurur.
Ebu eyyub (radıyallahu anh) üçüncü sefer yine yakalar ve: "Bu sefer
seni bırakmayacağım, mutlaka Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a
kadar götüreceğim" der. Bunun üzerine cin: "(Dinle beni) sana mühim
bir şey hatırlatacağım: Ayet'ü'l-Kürsî varya onu evinde oku. O
takdirde sana hiç ne şeytan ne başkası yaklaşamaz" der. (Ebu Eyyub
yine salar) ve Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e gelir.
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Esirin ne oldu?" diye sorar.
Olup biteni haber verince: "(Hayret), yalancı olduğu halde bu sefer
doğruyu söylemiş" buyurur."
." (KÜTÜB- İ SİTTE/501)
İbnu Abbâs (radıyallahu
anhümâ) anlatıyor: "Dinde zorlama yoktur" (Bakara 256) ayeti Ensar
hakkında inmiştir. Şöyle ki: Medine'de çocuğu yaşamayıp ölen kadınlar,
"çocuğum yaşarsa Yahudi dini üzerine yetiştireceğim" diye adakta
bulunurdu. Benu Nadîr Yahudileri Medine'den sürüldükleri vakit, bunlar
arasında Yahudileştirilmiş çok sayıda Ensâr çocuğu vardı. Ensarîler:
"Çocuklarımızı onlara terketmeyiz" dediler. Bunun üzerine Cenab-ı Hakk:
"Dinde zorlama yoktur, artık iman ile küfür apaçık meydana
çıkmıştır..." (Bakara) ayetini inzal buyurdu." ." (KÜTÜB- İ
SİTTE/502)
Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki: "Hz. İbrahim (aleyhisselâm)'in şu sözleriyle
ifade ettiği şüpheyi yaşamaya biz ondan daha lâyıkız: "Ey Rabbim
ölüleri nasıl dirilteceğini bana göster" demiş, (Allah: "Buna)
inanmadın mı yoksa" demiş, o da: "İnandım, fakat kalbimin, (gözümle
görerek) yatışması için (istedim, diye) söylemişti." (Bakara, 260).
Allah, Lût (aleyhisselam)'a rahmetini bol kılsın, aslında o çok muhkem
bir kaleye sığınmıştı.
Eğer, Hz. Yusuf (aleyhisselam)'un kaldığı müddetçe hapiste ben
kalsaydım, dâvete icâbet ederdim." ." (KÜTÜB- İ SİTTE/503)
Tirmizi'nin bir rivayetinde Hz. Yusuf'la ilgili olarak Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurmuştur: "Kerim oğlu Kerim oğlu
Kerim oğlu Kerim; İbrahimoğlu İshâkoğlu Yakuboğlu Yusuf'tur.
Ve ilave etti:
"Şayet, hapiste onun yerine ben yatmış olsaydım da, sonunda bana elçi
gelseydi, çıkma hususunda hemen cevap verirdim." Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) arkadan şu ayeti okudu: "Kendisine elçi gelince, "Efendine
dön de ellerini kesen o kadınların zoru neydi kendisine sor" dedi.
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) devamla şunu söyledi: "Allah
Teâla'nın rahmeti Lût'a olsun, o aslında çok sağlam bir kaleye
sığınmıştı. Allah ondan sonra, her peygamberi kavminden kalabalık bir
cemaat içinde gönderdi." ." (KÜTÜB- İ SİTTE/504)
İstanbul - 27.11.2003
http://gulizk.com
|