Hz. Ali (radıyallahu
anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Hendek Savaşı
sırasında "Allah onların evlerini ve kabirlerini ateşle doldursun,
bizim orta namazımıza mani oldular, günaş batıncaya kadar kılamadık"
buyurdu. Bir rivayette: "Bizi, salat-ı vusta olan ikindi namazından
alıkoydular" denir. Bir diğer rivayette: "Sonra ikindiyi akşamla yatsı
arasında kıldık" denir. (KÜTÜB- İ SİTTE/490)
Hz. Aişe'nin
azadlısı Ebu Yunus anlatıyor: "Hz. Aişe (radıyallahu anhâ), kendisine
bir mushaf yazmamı emretti ve dedi ki: "Şu âyete gelince bana haber
ver: "Namazlara ve bilhassa orta namazına devam edin" (Bakara, 238).
Yazarken bu ayete gelince ona haber verdim. Bana şunu imla ettirdi:
"Namazlara ve orta namazına ve ikindi namazına devam edin ve Allah
için yalvaranlar olarak eda edin" (Bakara, 238). Hz. Aişe (radıyallahu
anhâ): "Ben bunu Resûlullah'dan işittim" dedi. (KÜTÜB- İ SİTTE/491)
Amr İbnu Râfi (radıyallahu
anh)'nin anlattığına göre, "Hz. Hafsa (radıyallahu anhâ)'ya bir mushaf
yazıyormuş. Hz. Hafsa (radıyallahu anhâ) kendisinden,önceki hadiste -(Ebu
Yunus'tan) Hz. Aişe'nin- taleb ettiği hususu aynen taleb ettiğini
anlatmıştır." (KÜTÜB- İ SİTTE/492)
Şakik İbnu Utbe,
Berâ İbnu'l-Âzib (radıyallahu anhüma)'ten naklettiğine göre, demiştir
ki: "Önce şu ayet nazil oldu: "Namazlara ve bilhassa ikindi namazına
devam edin." Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bunu bize Allah'ın
dilediği müddetçe okudu. Sonra Allah bunu nashetti ve şu ayeti
indirdi: "Namazlara ve bilhassa orta namazına devam edin." Şakik'in
yanında oturmakta olan bir zat kendisine: "Öyle ise bu ikindi
namazıdır." Berâ dedi ki: "Ben bu âyetin nasıl nazil olduğunu Allah'ın
nasıl neshettiğini sana haber verdim." (KÜTÜB- İ SİTTE/493)
İmam Malik (rahimehumullah)'e
ulaştığına göre, Ali İbnu Ebi Tâlib (radıyallahu anh)'e İbnu Abbas (radıyallahu
anhüma), Kur'ân'da zikri geçen "orta namaz"a (salâtu'l-vusta) sabah
namazı demişlerdir. (KÜTÜB- İ SİTTE/494)
Zeyd İbnu Sâbit
ve Hz. Aişe (radıyallahu anhümâ) "Orta namazı, öğlen namazıdır"
derlerdi. (KÜTÜB- İ SİTTE/495)
Ebu Dâvud'un
Zeyd (radıyallahu anh)'den kaydettiğine göre, Hz. Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) öğle namazını zevalden sonra sıcağın en şiddetli olduğu
saatte kılardı. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın kıldığı
namazlar içinde ashabına en zor geleni bu namaz idi. Bunun üzerine şu
ayet nazil oldu: "Namazlara ve orta namazına devam edin." Zeyd devamla
dedi ki: "(Orta namazı, öğlen namazıdır, zira) bundan önce iki namaz
var (birisi geceden -yatsı, diğeri gündüzden -sabah-), ondan sonra da
iki namaz var (biri gündüzden -ikindi- diğeri geceden -akşam-)"(KÜTÜB-
İ SİTTE/496)
Abdullah İbnu'z-Zübeyr
(radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Osman (radıyallahu anh)'a, Bakara
suresinde geçen: "Sizden zevceler (ini geride) bırakıp ölecek olanlar
eşlerinin (kendi evlerinden) çıkarılmayarak yılına kadar
faidelenmesini (bakılmasını) vasiyyet etsinler" (Bakara 240), ayeti
diğer bir ayetle (Bakara, 234) neshedildiği halde niçin bu mensuh
ayeti de Kur'ân-ı Kerim'e yazıyorsunuz?" diye sordum. Bana şu cevabı
verdi: "Ey kardeşim oğlu bu ayeti terk mi edelim, (bunu mu
söylüyorsun)? Hayır, ben hiçbir şeyi yerinden oynatmam." (KÜTÜB-
İ SİTTE/497)
Ebu Hüreyre (radıyallahu
anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle
buyurdular: "Her şeyin bir şerefi var. Kur'ân-ı Kerîm'in şerefesi de
Bakara suresidir. Bu surede bir âyet vardır ki, Kur'ân âyetlerinin
efendisidir: "Ayetü'l-Kürsî". (KÜTÜB- İ SİTTE/498)
İstanbul - 13.11.2003
http://gulizk.com
|