Borç ve Ödenmesi!...
2.Bölüm


1915 - Ebü Katâde (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a namazını kıldırıvermesi için bir adam(ın cenâzesi) getirildi. Aleyhissalâtu vesselâm:
"Onun üzerinde borç var, arkadaşınızın namazını siz kılın!" buyurdu. Ben:
"(Borç) benim üzerime olsun, ey Allah'ın Resûlü" dedim.
"Sadâkatle mi ?" dedi.
"Sadâkatle!" dedim.
Bunun üzerine cenazenin namazını kıldı."

6697 - Abdullah ibnu Ca'fer radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Borç, Allah'ın hoşlanmadığı bir şeye ait olmadığı müddetçe, Allah-u Zülcelal hazretleri, borcunu ödeyinceye kadar borçlu ile birliktedir."
Ravi der ki: "Abdullah İbnu Ca'fer, vekil harcına derdi ki:
"Git, benim için borç al. Zira ben, Resûlullah'tan bu hadisi işittikten sonra Allah'ın benimle olmadığı bir gece geçirmekten hoşlanmam."

6698 - Süheyb el-Hayr radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Kim ödememek kastıyla borca girerse Allah'ın huzuruna hırsız olarak çıkar."

6699 - İbnu Ömer radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Üzerinde bir dinar veya bir dirhemlik borçla ölen kimsenin borcu, onun hayır ve hasenatından ödenir. Orada (mahşer yerinde) ne dinar ne de dirhem vardır."

6700 - Büreyde el-Eslemî radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Kim bir borçluya mühlet verirse, her gün için bir sadaka sevabı kazanır. Kim onun borcunu vadesi geldikten sonra tehir ederse, tehir ettiği müddetçe, her geçen gün (alacağı mal kadar) sadaka yazılır."

6701 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, bir hak sahibine:
"Sen hakkını (borçludan) imkân nispetinde günahlara girmeden al" buyurdular.

6703 - Ebu Sa'îdi'l-Hudrî radıyallahu anh anlatıyor:
"Bir bedevi Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a gelerek, Efendimizin uhdesinde bulunan alacağını istedi ve bunu yaparken sert davrandı. Hatta:
"Borcunu ödeyinceye kadar seni tâciz edeceğim" dedi.
Ashab-ı Kiram hazretleri bedeviyi azarlayıp:
"Yazık sana! Kiminle konuştuğunu bilmiyorsun galiba!" dediler. Adam:
"Ben hakkımı talep ediyorum" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm, ashabına:
"Sizler niçin hak sahibinden yana değilsiniz?" buyurdu ve Havle Bintu Kays radıyallahu anhâ'ya adam göndererek:
"Sende kuru hurma varsa benim borcumu ödeyiver. Hurmamız gelince borcumuzu sana öderiz" dedi. Havle:
"Hay hay! Babam sana kurban olsun Ey Allah'ın Resûlü!" dedi. Kadın, Resûlullah'a borç verdi, O'da bedeviye olan borcunu kapadı ve ayrıca yemek ikram etti. (Bu tavırdan memnun kalan) bedevi:
"Borcunu güzelce ödedin. Allah da sana mükafatını tam versin" diye memnuniyetini ifade etti:
Aleyhissalâtu vesselâm da:
"İşte bunlar (borcunu hakkıyla ödeyenler) insanların hayırlılarıdır. İçindeki zayıfların, incitilmeden haklarını alamadıkları bir cemiyet iflah olmaz" buyurdular."

6704 - Kays İbnu Rûmi merhum anlatıyor:
"Süleyman İbnu Üzünâ, Alkame'ye, ödeneği gelme zamanına kadar bin dinar borç vermişti. Ödeneği çıkınca, borcunu ondan istedi ve sert davrandı. O da hemen ödedi, ancak Alkame Süleyman'a kızmıştı. Birkaç ay durup yanına geldi: "Ödeneğim gelinceye kadar bana bin dirhem ver!" dedi. Süleyman yine:
"Pekala! Memnuniyetle!" dedi (ve ailesine yönelerek:)
"Ey Ümmü Utbe! Şu yanındaki mühürlü keseyi getir!" diye seslendi. Kadın keseyi getirdi. Süleyman, Alkame'ye:

"Vallahi işte ödediğin dirhemler! Ben bunlardan tek dirhemi yerinden kımıldatmadım!" dedi. Bunun üzerine Alkame:
"Allah babandan razı olsun. O halde alacağını tahsil için bana olan o kaba davranışın sebebi neydi?" dedi. Süleyman:
"Senden işittiğim hadisler!" cevabını verdi.
"Benden ne işitmiştin?"
"Sen İbnu Mes'ud radıyallahu anh'dan naklen Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın:
"Bir Müslümana bir şeyi iki kere borç olarak veren hiçbir Müslüman yoktur ki, onun bu davranışı, o şeyi bir kere sadaka etmiş gibi sevap olmasın!" buyurmuştur.
Bunun üzerine Alkame:
"Evet, İbnu Mes'ud bana böyle haber vermişti!" diye te'yid etti."

6706 - Yahya İbnu Ebi İshak el-Hünâi anlatıyor:
"Hz. Enes radıyallahu anh'a:
"Bizden bir adam, (din) kardeşine borç olarak mal verir. Sonra malı alan kimse borç verene bir hediyede bulunur (bu hususta ne dersin?)" diye sordum.
Enes bana şu cevabı verdi:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Biriniz bir malı borç verse, sonra alan da veren kimseye bir hediye vermek veya bineğine bindirmek istese, sakın o hediyeyi almasın, bineğine de binmesin. Eğer aralarında borç alıp-vermezden önce böyle (dostane) muameleler olmuşsa o başka."

6707 - Said İbnu'l-Atval radıyallahu anh'ın anlattığına göre:
"Kardeşi ölmüş ve üç yüz dirhem mal ve geride bakıma muhtaç horanta bırakmıştır. Der ki:
"Ben bu parayı ailesine harcamayı arzu ettim. Aleyhissalâtu vesselâm:
"Kardeşin borcundan dolayı hapsedilmiştir. Borcunu sen ödeyiver" buyurdu. Sa’d da:
"Ya Resûlullah! Ben onun yerine borcunu ödedim. Yalnız bir kadının iddia edip şahitlendiremediği iki dinarı ödemedim" dedi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem aleyhissalâtu vesselâm Sa'd'a:
"Sen kadına iddia ettiğini ver. Çünkü kadın gerçeği söylemektedir" buyurdu."

6708 - Abdullah İbnu Amr radıyallahu anhüma anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Şüphesiz, borç sahibi (ödemeden) ölünce, borcu Kıyamet günü ondan alınır. Fakat şu üç sebeple borçlanan kimse bu hükmün dışındadır:
1. Adamın gücü Allah yolunda (savaşta) zayıflar, o da Allah düşmanına ve kendi düşmanına karşı kuvvetlenmek için borçlanır.
2. Bir adamın yanında bir Müslüman ölür, onu kefenleyip gömecek parası olmaz, bu maksatla borçlanır.
3. Bir adam, bekarlık sebebiyle nefsinden Allah'a karşı korku hisseder. Dinine zarar gelir endişesiyle (borçlanarak) evlenir.
Allah Teâla hazretleri, Kıyamet günü, bunların borçlarını kendisi öder."

3466 - İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor:
"Bir adam, kendisine on dinar borcu olan kimsenin peşini bırakmadı. Ve hatta dedi ki:
"Sen bunu bana ödeyinceye veya bir kefil gösterinceye kadar peşini bırakmayacağım."
Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm o borcu üzerine aldı. Bunun üzerine adam, münasip olmayan bir tarzda Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a parayı getirdi. Resûlullah, borcu adam adına ödeyiverdi ve şunu söyledi:

"Kefil, borçludur."

Derleyen: Hamdi Cenik
İstanbul -15
.06
.2005
http://sufizmveinsan.com

 

 


Üst Ana sayfa e-mail