Hz. Ebu Hureyre
radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki:
"Allah Teâla
hazretleri ferman etti ki: "Ben Azimu'ş-Şân, salih kullarım için
gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve insanın hayal ve
hatırından hiç geçmeyen nimetler hazırladım." Ebu Hureyre ilaveten
dedi ki:
"Dilerseniz şu ayet-i
kerimeyi okuyun. (Mealen): "Yaptıklarına karşılık Allah katında onlar
için göz aydınlığı olacak ne mükâfaatların saklandığını kimse bilemez"
(Secde 17)(KÜTÜB-İ SİTTE /5061)
Buhari, bir diğer
rivayetinde şu ziyadeyi kaydeder: "Sehl İbnu Sa'd anlatıyor -deyip,
hadisin aynısını kaydettikten sonra- der ki: "Muhammed İbnu Ka'b dedi
ki: "Onlar Allah için ameli gizli tuttular. Allah da onların sevabını
gizli tuttu. Kullar yanına gelince onları nimete boğacak." (KÜTÜB-İ
SİTTE /5062)
Yine Sa'd İbnu Sa'd
radıyallahu anh anlatıyor: "Ey Allah'ın Resûlü dedim, insanlar neden
yaratıldı?"
"Sudan!" buyurdular.
"Ya cennet?" dedim, o
neden inşa edildi?"
"Gümüş tuğladan ve
altın tuğladan! Harcı da kokulu misk. Cennetin çakılları inci ve
yakuttan, toprağı da zâferandır. Ona giren nimete mazhar olur, eziyet
görmez, ebediyet kazanır, ölümle karşılaşmaz. Elbisesi eskimez,
gençliği kaybolmaz."
Aleyhissalâtu vesselâm
sözlerine şöyle devam buyurdular: "Üç kişi vardır duaları reddedilmez
(mutlaka kabul edilir):
-Âdil imâm (devlet
başkanı).
-İftarını yaptığı
zaman oruçlu.
-Zulme uğrayanın
duası.
Allah, (mazlumun)
duasını bulutların fevkine çıkarır ve onlara sema kapıları açılır ve
Allah Teâla Hazretleri:
"İzzetime yemin olsun!
Vakti uzasa da, duanı mutlaka kabul edeceğim!" buyurur." (KÜTÜB-İ
SİTTE /5063)
Hz. Ebu Musa
radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki:
"Gümüşten iki cennet
vardır. Kapları ve içinde bulunan diğer şeyleri de gümüştendir.
Altından iki cennet vardır, kapları ve içlerinde bulunan diğer
eşyaları da hep altındandır. Adn cennetinde, cennetliklerle Rablerini
görmeleri arasında Allah'ın veçhindeki rıdâu'l-kibriyadan (büyüklük
perdesinden) başka bir şey yoktur." (KÜTÜB-İ SİTTE /5064)
Yine aynı kaynaklarda
şu rivayet gelmiştir: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular
ki:
"Cennette, mü'min
için, içi boş tek bir inciden bir çadır vardır. -Bir rivayette-
Genişliği altmış mildir. Her köşesinde bir refikası bulunur, hiçbiri
diğerini görmez, mü'min bunların herbirini dolaşır." (KÜTÜB-İ SİTTE/5065)
Hz. Ebu Hureyre
radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki:"Cennette yüz derece vardır. Her iki derece arasında yüz
yıl(lık yürüme mesafesi) vardır." (KÜTÜB-İ SİTTE/5066)
Ubâde İbnu's-Sâmit
radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki: "Cennette yüz derece vardır. Her bir derecenin diğer
derece ile arası, sema ile arz arası kadar geniştir. Firdevs bunların
en yukarıda olanıdır. Cennetin dört nehri buradan çıkar. Bunun üstünde
Arş vardır. Allah'tan cennet istediğiniz vakit Firdevs'i isteyin." (KÜTÜB-İ
SİTTE /5067)
Ebu Said radıyallahu
anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Cennette yüz derece
vardır. Bütün alemler bunlardan birinin içinde toplansalar, hepsini de
kuşatır, istiab eder." (KÜTÜB-İ SİTTE/5068)
Hz. Enes radıyallahu
anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Cennette bir ağaç
vardır ki, binekli bir kimse yüz yıl gölgesinde yürüse onu katedemez.
İsterseniz şu ayeti okuyun: (Mealen) "Daimi gölgededirler, çağlayıp
duran su başlarındadırlar" (Vâkı'a 30-31). (KÜTÜB-İ SİTTE/ 5069)
Hz. Ebu Hureyre
radıyallahu anh anlatıyor: "Cennette hiçbir ağaç yoktur ki gövdesi,
altından olmasın." (KÜTÜB-İ SİTTE /5070)
Yine Ebu Hureyre
radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki:
"Cennette, yay kadar
bir yer, güneşin üzerine doğduğu veya battığı şeyden (dünyadan) daha
hayırlıdır." (KÜTÜB-İ SİTTE/ 5071)
Sa'd İbnu Ebi Vakkâs
radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki: "Cennette olan şeyden bir tırnağın azalttığı miktar,
semavat ve dünya arasında dört ciheti de tezyin etmiş olarak
görünürdü. Eğer cennet ehlinden bir adam dünya ehline zuhûr etse ve
bilezikleri görünse o(nun şavkı) güneşin ziyasını bastırırdı, tıpkı
güneşin, yıldızların ziyasını bastırması gibi." (KÜTÜB-İ SİTTE/ 5072)
Hz. Enes radıyallahu
anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Sidretü'l-Müntehâ'ya
çıkarıldım. Orada dört nehir gördüm: İki nehir zâhirdi, iki nehir de
bâtın. Zâhir olan iki nehir Nil ve Fırat nehirleriydi. Bâtın olanlar
da cennetin iki nehri idi."(KÜTÜB-İ SİTTE /5073)
Hz. Büreyde
radıyallahu anh anlatıyor: "Bir adam Resûlullah aleyhissalâtu
vesselâm'a: "Cennette at var mı?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam
da:
"Allah Teâla
Hazretleri seni cennete koyduğu takdirde, kızıl yâkuttan bir at
üzerinde orada dolaşmak isteyecek olsan, o seni istediğin her yere
uçuracaktır" buyurdular. Bunun üzerine diğer biri de:
"Cennette deve var
mı?" diye sordu. Ama buna Aleyhissalatu vesselam öncekine söylediği
gibi söylemedi. Şöyle buyurdular:
"Eğer Allah seni
cennete koyarsa, orada canının her çektiği, gözünün her hoşlandığı şey
bulunacaktır." (KÜTÜB-İ SİTTE /5074)
Hz. Ali radıyallahu
anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Cennette siyah
gözlülerin (hurilerin) toplanma yerleri vardır. Orada, benzerini
mahlukâtın hiç işitmediği güzel bir sesle şarkı okurlar ve şöyle
söylerler:
"Bizler ebedileriz,
hiç ölmeyiz!
Bizler nimetlere
mazharız, fakr bilmeyiz!
Rabbimizden razıyız,
mükedder olmayız!
Kendisinin olduğumuz
beylerimize ne mutlu!"(KÜTÜB-İ SİTTE /5075)
Hz. Enes radıyallahu
anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Cennet ehlinin bir
çarşısı vardır. Her cuma oraya gelirler. Derken kuzey rüzgârı eser,
elbiselerini ve yüzlerini okşar. Bunun tesiriyle hüsün ve cemalleri
artar. Böylece ailelerine, daha da güzelleşmiş olarak dönerler.
Hanımları:
"Vallahi, bizden
ayrıldıktan sonra sizin cemal ve güzelliğiniz artmış!" derler.
Erkekler de:
"Sizler de, Allah'a
kasem olsun, bizden sonra çok daha güzelleşmişsiniz!" derler." (KÜTÜB-İ
SİTTE /5076)
Hz. Ali radıyallahu
anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Cennette bir çarşı vardır. Ancak orada ne alış, ne de satış vardır.
Sadece erkek ve kadın sûretleri vardır. Erkek bunlardan bir suret arzu
ederse o sûrete girer."(KÜTÜB-İ SİTTE/ 5077)
İstanbul - 06.11.2003
http://gulizk.com
|