Dönenler ve Dönmeyenler !...
4. Bölüm


 İMAM RABBÂNİ- MEKTUBAT- 285. Mektup:

(Yâd-i dâşt), devâmlı huzûr demektir. Her ân Allah-ü teâlânın huzûrunda olmakdır. Bu ni’met, bu yolun büyükleri olan, Hâcegân “kaddesallahü teâlâ ervâhahüm ve esrârehüm” hazretlerinin yolunda çalışanların eline geçmekdedir. Vaktin devâmlı olduğunu inkâr etmek, sona varamamayı gösterir. Büyüklerden birkaçı, meselâ ibni Atâ ve benzerleri “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în”, (Allahü teâlâya kavuşdukdan sonra, beşeriyyet hâllerine dönülebilir) demişdir. Bu sözden, vaktin devâmsızlığı anlaşılır. Fekat, sözlerine dikkat edilirse, (Dönülebilir) diyorlar. (Dönenler vardır) demiyorlar. Çünki, insanlık sıfatlarına dönen hiç olmamışdır. Böyle olduğunu erbâbı iyi bilir.

Buradan anlaşıldı ki, tesavvuf büyükleri, vâsıl olanın geriye dönmiyeceğini sözbirliği ile bildirmişdir. Bu sözbirliğinden ayrılan birkaç kişi, dönmek câizdir demişdir.

(MÜSTEKÎMZÂDE SÜLEYMÂN SA’DEDDÎN tercümesi- www.selam.org)

İMAM RABBÂNİ- MEKTUBAT- 158. Mektup:

Bu mektûb, şeyh Hamîd-i Bingâlîye yazılmışdır. Sâliklerin yaradılışlarına göre, yükseldikleri mertebeleri bildirmekdedir:

Sâliklerin yaradılışlarına göre, kemâl mertebeleri başka başka olur. Kemâl mertebelerinin dereceleri kemiyyet ya’nî sayı bakımından veyâ keyfiyyet ya’nî güzellik bakımından veyâ her iki bakımdan da, birbirinden ayrılırlar. Çok kimsenin kemâli, ya’nî yüksekliği, (Tecellî-i sıfâtî) iledir. Başkalarının kemâli (Tecellî-i zâtî) iledir. Her iki tecellînin de çok çeşidleri vardır. Çeşidler birbirlerine benzemezler. Bu tecellîlere kavuşan kimseler arasında da çok başkalık vardır. Çok kimselerin kemâli kalbin selâmeti ve rûhun halâsı iledir. Başkalarının kemâli, bu ikisi ile birlikde, sırrın da şühûdü iledir. Bu üçüncü kemâl ise, bu üçü ile birlikde, hafînin hayreti iledir. Bir dördüncü kemâl dahâ vardır ki, bu dördü ile birlikde, ahfânın kavuşması iledir. Bunlar, Allahü teâlânın öyle bir ihsânıdır ki, dilediğine verir. Allahü teâlâ, büyük ihsân sâhibidir. Bu mertebelerin herhangi birisinde kemâl hâsıl oldukdan sonra, yâ geriye inilir, yâhud, o makâmda kalınır. Geriye inenler, tekmîl ve irşâd makâmına kavuşur. Allahü teâlânın kullarını da’vet için, onlara fâideli olmak için, Hakdan halka dönerler. İkinciler kendilerini gayb ederler. İnsanlardan uzak yaşarlar. Geçmişde ve gelecekde selâmetde olunuz!

(MÜSTEKÎMZÂDE SÜLEYMÂN SA’DEDDÎN tercümesi - www.selam.org)

ŞEMSİ TEBRÎZİ- MAKALAT:

www.semazen.net

Ama niyazsız gözyaşı, niyazsız namaz, mezar başından daha ileri gitmez. Mezar başından geri dönenlerle birlikte geri döner. Ama niyaz ve yalvarma ile kılınan namaz, mezarın içine birlikte girer. Kıyamette de sahibiyle beraber olur.

Sizden sonra, ne malını satan satış yapacak, nede mal alan müşteri alacak mal bulacaktır,

insan, semâ vaktinde başkalarının giyinmediği elbiseleri giyinir.

Namazda da başka zaman giyinmediğini giyinir.

Su dağıtılan yerde bana bir üveyik sesi ile bunlar ilham olundu.

Onunla benim aramda eskiden beri bir hekim var ki,

o başkalarına söz verir, sözünden dönerdi.

O, böyle yerde nasıl olur? Peygamberlerin, velilerin aradıkları vecd (ilâhî sarhoşluk) halini onlara anlatsaydım, mest olurlar, neşelenirler;

Hak onların yüzlerinde, vücutlarında parlar, onlarda açıkça belirirdi.

MEVLÂNA CELÂLEDDÎN-İ RÛMİ- Mesnevî-i Şerif :

www.semazen.net

-Hünerler ve huylar, kıyamet günü, çeyiz gibi sahibine döner. (1/1687)

-Öyleyse bu âlemde ileri gitmeye heves etme, topal ol da geri dönerken en öne düş.(3/1127)

-Her cevherin haysiyetini bilir de kendi cevherine gelince bir eşeğe döner! (3/2649)

-Dağlar bile, onların hışmından yarılır, yüzlerce parça olur… güneş bile, onların    etrafında döner, onları  tavaf eder. (3/2815)

-Allah sanatlarını gören gözler olmasaydı ne gökyüzü dönerdi, ne yeryüzü gülerdi. (6/1660)

-Kim eli boş pazara giderse ömrü geçer, tamamı ile ham ve eli boş olarak geri döner. (6/840)

Ahmed HULÛSİ-Cuma Sohbetleri-“Sunu”- Sayfa/6:

Medineli-Beykozlu Osman Efendi şöyle demişti:

-“İlim avâma yakın olduğu kadar, anlatanın çevresi kalabalık olur!

Ne zaman ki ilim, öze döner ve mertebesi yükselir, anlayanı da azalır…

Pek çok yüksek mertebeli zevâtı ise kendi ailesi bile tanımamıştır!.”

Ahmed HULÛSİ-Dosttan Dosta-1104- Sayfa/171:

Dilediği manaları üretir, icat eder, yoktan var eder.

Yoktan var olan "Yok"lar, er geç bir gün Yokluğa döner!.

Derleyen: Hamdi Cenik
hamdicenik@hotmail.com
İstanbul -
01.08.
2006
http://sufizmveinsan.com

 


Üst Ana sayfa e-mail