İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah
aleyhissalâtu vesselâm, hummâ'ya ve bütün ağrılara karşı şu duayı
okumamızı öğretmişti: "Bismillahi'l-Kebiri eûzü billâhi'l-Azimi min
külli ırkın na'arın ve min şerri harri'n nâr." "Ulu Allah'ın adıyla,
kanla kabaran her bir damardan ve ateş harâretinin şerrinden büyük
Allah'a sığınırım." ( KÜTÜB-İ SİTTE /3996)
Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah
aleyhissalâtu vesselâm bir hastaya geldiği veya kendisine bir hasta
getirildiği zaman şu duayı okurdu: "Ey insanların Rabbi, acıyı gider,
şifa ver, sen Şafisin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Senden hiçbir
hastalığı hariç tutmayan şifa istiyoruz." ( KÜTÜB-İ SİTTE /3997)
Sabit İbnu Kays İbni Şemmâs radıyallahu
anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, ben hasta iken
yanıma gelip şu duayı okudu: "Ey insanların Rabbi! Sabit İbni Kays
İbni Şemmas'tan acıyı kaldır." Sonra (Medine'nin) Buthan (nam vadi)den
toprak alarak bir kadehe koydu, üzerine su döküp nefes etti, sonra (su
ile karışan bu toprağı) üstüme serpti." (KÜTÜB-İ SİTTE /3998)
Ebu Sâ'idi'l-Hudri radıyallahu anh
anlatıyor. "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm cinlerden ve insanın göz
(değmes)inden (çeşitli dualar okuyarak) Allah'a sığınırdı.
Muavvizeteyn (Nas ve Felak sureleri) nazil olunca bu iki sureyi esas
aldı, diğerlerini terk etti." ( KÜTÜB-İ SİTTE /3999)
Yine Ebu Sa'idi'l-Hudri radıyallahu anh
anlatıyor: "Cibril aleyhisselam Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın
yanına geldi ve: "Ey Muhammed, hasta mısın? diye sordu. "Evet!"
cevabını alınca, Cibril aleyhisselam şu duayı okudu: "Bismillahi
erkîke, min külli dâin yü'zîke ve min şerri külli nefsin ev aynin
hâdisin. Allahu yeşfike, bismillahi erkîke. (Seni Allah'ın adıyla,
sana eza veren bütün hastalıklara karşı, bütün kötü nefis ve hasedci
gözlere karşı sana okuyorum. Allah sana şifa versin, ben Allah'ın
adıyla sana dua ediyorum)."( KÜTÜB-İ SİTTE /4000)
Ebu'd-Derdâ radıyallahu anh'ın anlattığına
göre, kendisine bir adam gelerek idrar tutukluğuna yakalandığını
söyledi. O da adama: "Ben Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'dan şöyle
söylediğini işittim" dedi: "Sizden kim hastalanırsa şu duayı okusun: "Rabbunâ'llahu'llezi
fi's-semâî tekaddese ismüke, emrüke fi's-semâî ve'l-ardı kema
rahmetike fi's-semâî fec'al rahmeteke fi'l-ardı. Vegfir lenâ hûbenâ ve
hatâyânâ. Ente Rabbu't-tayyıbîn. Enzil rahmeten min rahmetike ve
şifâen min şifâike ala hâza'l vec'i fe yebreu. (Ey huzuru semavatı
dolduran Rabbim! Senin ismin mukaddestir. Senin emrin arz ve
semadadır, tıpkı Rahmetin semada olduğu gibi. Arza da rahmetinden
gönder ve bizim günahlarımızı ve hatalarımızı affet. Sen (kötü söz ve
fiillerden kaçınan) bütün iyi kimselerin Rabbisin. Bu ağrıya,
Rahmetinden bir rahmet, şifandan bir şifa indir, iyileşsin." (Ebu'd-Derda
radıyallahu anh, adama) bu duayı okumasını emretti. O da okudu ve
iyileşti."( KÜTÜB-İ SİTTE /4001)
Osman İbnu Ebi'l-As radıyallahu anh
anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a müslüman olduğum
günden beri bedenimde çekmekte olduğum bir ağrımı söyledim. Bana:
"Elini, vücudunda ağrıyan yerin üzerine koy ve şu duayı oku!" buyurdu.
Dua şu idi: Üç kere: "Bismillah" tan sonra yedi kere, "Eûzü bi-izzetillahi
ve kudretihi min şerri mâ ecidu ve uhâziru." "Bedenimde çekmekte
olduğum şu hastalığın şerrinden Allah'ın izzet ve kudretine
sığınıyorum" diyecektim. Bunu birçok kereler yaptım. Allah Teâla
hazretleri benden hastalığı giderdi. Bunu ehlime ve başkalarına
söylemekten hiç geri kalmadım." ( KÜTÜB-İ SİTTE /4002)
Hz. Ebu Sa'id radıyallahu anh anlatıyor:
"Biz, (Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın çıkardığı askeri) bir
seferdeydik. Bir yerde konakladık. Yanımıza bir cariye gelip:
"Obamızın efendisi Selim'i bir zehirli soktu. Onunla meşgul olacak
erkekler de şu anda yoklar. Sizde rukye yapan biri var mı?" dedi.
Bunun üzerine bizden rukye hususunda mahâretini bilmediğimiz bir adam
kalkıp onunla gitti ve adama okuyuverdi. Adam iyileşti. Kendisine otuz
koyun verdiler. Bize sütünden içirdi. Ona: "Yahu sen rukye bilir
miydin?" dedik. "Hayır, ben sadece Fatiha okuyarak rukye yaptım" dedi.
Biz kendisine "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a sormadan (bu
verdiklerine) dokunma!" dedik. Medine'ye gelince, durumu ona söyledik.
Aleyhissalatu vesselam "Fatiha'nın rukye olduğunu (tedavi maksadıyla
okunacağını) sana kim söyledi? (verdikleri koyunları paylaşın, bana da
bir hisse ayırın!" buyurdular."( KÜTÜB-İ SİTTE /4003)
Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselâm (hastalığım sırasında) bana geçmiş
olsun ziyaretine gelmişti. Bana: "Seni, Cebrail'in bana getirdiği dua
ile tedavi etmeyeyim mi?" buyurdular. Ben: "Annem babam sana kurban
olsun ey Allah'ın Resûlü! Evet!" dedim. Okudular: "Bismillahi erkîke
vallahu yeş ike min külli dâin fike min şerri'n-neffasâti fi'I-ukadi
ve min şerri hâsidin izâ hased (Allah'ın adıyla sana okuyorum, sende
olan her hastalığa karşı, düğümlere üfleyenlerin şerrine, hased
ettikleri zaman hasedçilerin şerrine karşı Allah şifa versin (veya
şifayı verecek olan Allah'tır)." Bunu üç sefer okudu."( KÜTÜB-İ SİTTE
/7008)
Osman İbnu Ebi'I-As radıyallahu anh
anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm beni, Taif'e vali tayin
edince, namazda bana bir şey arız olmaya başladı. Öyle ki, kıldığımı
bilemez hale geldim. Bu durumu kendimde görünce, hemen Resûlullah
aleyhissalatu vesselam'a gittim. (Beni görünce: "Bu gelen İbnu Ebi'l-As
değil mi?" buyurdular. Ben: "Evet! Ey Allah'ın Resûlü!" dedim. "Niye
geldin?" buyurdular. "Ey Allah'ın Resûlü! Bana namazda bir hal arız
oldu, ne kıldığımı bilmez, anlamaz hale geldim" dedim. "Anlattığın şey
şeytandır, onu bana yaklaştır!" buyurdular. Bunun üzerine Resulullah'a
yaklaştım. (Diz çöküp) ayaklarımın üstüne oturdum. Aleyhissalâtu
vesselam mübarek elleriyle göğsüme vurup ağzımın içine tükürdüler.
Sonra: "Çık ey Allah'ın düşmanı!" dediler. Bu muameleyi bana üç kere
tekrar ettiler. Sonunda: "Haydi işinin başına git!" buyurdular."
Ravi der ki: "Osman kasem ederek dedi ki: "Ömrüme yemin olsun ki ondan
sonra şeytanın bana sokulduğunu hiç sanmam."(KÜTÜB-İ SİTTE /7017)
Ebu Leyla el-Ensarî radıyallahu anh
anlatıyor: "(Bir gün) ben Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın yanında
otururken, Efendimize bir bedevi geldi: "Hasta bir erkek kardeşim var"
dedi. Resülullah: "Kardeşinin hastalığı nedir?" diye sordu.
"Kardeşimde biraz delilik var!" dedi. "Git onu bana getir!"
buyurdular. Adam gitti kardeşini getirdi. Resûlullah önüne oturttu.
Fatiha-ı şerife Bakara suresinin başından ilk dört ayeti, ortalarından
"Ve ila hüküm ilahün vahidün" Ayeti, Ayete'l-Kürsi, sonundan ise üç
ayeti; Al-i İmrandan bir ayeti ki bunun "şehidallahu ennahula ilahe
illa hu" ayetinin olduğunu zannediyorum-A'raf suresinden bir ayeti; "inne
rabbikumüllezi halaga" ayeti; Mü'minün suresinden bir ayeti; "ve men
yedea ma allahi ilahen ahare la ber hane lehu" ayeti; Cin suresinden
bir ayeti, "Ve ennehu tuala ceddü rabbina mattehaza sahiibeten veleden"
ayeti, Saffât suresinin başından on ayeti, Haşir suresinin sonundan üç
ayeti; Kulhüvallahu Ahad suresi, Muavvizateyn surelerini okuyarak ona
afsun yaptığını işittim. Bunun üzerine bedevi ayağa kalktı. Tamamen
iyileşmişti." ( KÜTÜB-İ SİTTE /7018)
İstanbul - 06.01.2004
http://gulizk.com
|