| 
			Birinci 
			Bölüm: 
			En’am 
			Sûresi-2. Âyet: Sizi 
			çamurdan yaratan, sonra size bir ecel takdir eden O'dur. 
			Tayin edilen bir ecel de (kıyamet zamanı) O'nun katındadır. Sonra 
			bir de şüphe ediyorsunuz. 
			Araf 
			Sûresi-34. Âyet: Her 
			ümmetin bir eceli vardır. O ecel geldiğinde, ne bir ân 
			erteleyebilirler, ne de öne alabilirler. 
			Ra’d 
			Sûresi-38. Âyet: Andolsun 
			ki, biz senden önce de peygamberler gönderdik. Onlara da eşler ve 
			çocuklar verdik. Allah'ın izni olmadan herhangi bir âyet getirmek 
			ise hiçbir peygamberin haddi değildir. Her ecel için bir yazı 
			vardır. 
			İsra 
			Sûresi-13. Âyet: Her insanın amel defterini boynuna doladık, 
			kıyamet günü açılmış bulacağı kitabı önüne çıkarırız. 
			İbnu Mes'ud 
			radıyallahu anh anlatıyor:  
			"Sâdık ve Masdûk 
			olan Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: 
			 
			"Sizden birinin 
			yaratılışı, annesinin karnında kırk günde cem olur. 
			 
			Sonra bu kadar 
			müddetle "alaka" olur.  
			Sonra bu kadar 
			müddette "mudga" olur.  
			Sonra Allah bir 
			meleği dört kelimeyle gönderir: (Bu melek) rızkını, 
			ecelini, amelini, şaki veya said olacağını yazar, sonra 
			ona ruh üflenir.  
			Kendinden başka 
			ilah olmayan zâta yemin olsun, sizden biri, (hayatı boyunca) cennet 
			ehlinin ameliyle amel eder. Öyle ki, kendisiyle cennet arasında bir 
			zirâlık mesafe kaldığı zaman ona yazısı galebe çalar ve cehennem 
			ehlinin ameliyle amel ederek cehenneme girer. Aynı şekilde sizden 
			biri (hayatı boyunca) cehennem ehlinin amelini işler. Kendisiyle 
			cehennem arasında bir ziralık mesafe kalınca yazısı ona galebe çalar 
			ve cennet ehlinin amelini işleyerek cennete girer." 
			Hz. Cabir 
			radıyallahu anh anlatıyor:  
			"Resulullah 
			aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: 
			"Ey insanlar 
			Allah'a karşı muttaki olun ve (dünyevi) talepte mutedil olun. Zira,
			hiçbir kimse yoktur ki, (Allah'ın kendisine taktir ettiği) 
			rızkını eksiksiz elde etmeden ölmüş olsun. Rızkı gecikse bile ona 
			mutlaka kavuşacaktır. Öyleyse Allah'tan korkun ve 
			talepte mutedil olun, (gayr-ı meşru yollara sapmayın), helal olanı 
			alın, haram olanı terkedin." 
			İbnu Mes'ud 
			(radıyallahu anh) anlatıyor:  
			"Hz. Peygamber 
			(aleyhissalâtu vesselâm) bir gün yere çubukla, kare biçiminde bir 
			şekil çizdi. Sonra, bunun ortasına bir hat çekti, onun dışında da 
			bir hat çizdi. Sonra bu hattın ortasından itibaren bu ortadaki hatta 
			istinat eden bir kısım küçük çizgiler attı.  
			Resûlullah 
			(aleyhissalâtu vesselâm) bu çizdiklerini şöyle açıkladı: 
			 
			-Şu çizgi 
			insandır. Şu onu saran kare çizgisi de eceldir. Şu dışarı uzanan 
			çizgi de onun emelidir. (Bu emel çizgisini kesen) şu küçük çizgiler 
			de müsibetlerdir. Bu musibet oku yolunu şaşırarak insana değemese 
			bile, diğer biri değer. Bu da değmezse ecel oku değer. 
			İbnu Ömer 
			(radıyallahu anh) anlatıyor:  
			"Resûlullah 
			(aleyhissalâtu vesselâm) omuzumdan tuttu ve:  
			"Sen 
			dünyada bir garib veya bir yolcu gibi ol" buyurdu. 
			 
			İbnu Ömer 
			(radıyallahu anh) hazretleri şöyle diyordu:  
			"Akşama erdin 
			mi, sabahı bekleme, sabaha erdin mi akşamı bekleme. Sağlıklı olduğun 
			sırada hastalık halin için hazırlık yap. Hayatta iken de ölüm için 
			hazırlık yap." 
			Tirmizî'nin 
			rivayetinde, "yolcu gibi ol" sözünden sonra şu ziyade var: 
			 
			"Kendini kabir 
			ehlinden added." 
			Büreyde 
			(radıyallahu anh) anlatıyor:  
			"Resûlullah 
			(aleyhissalâtu vesselâm) elindeki iki çakıl(dan birini yakına, 
			diğerini uzağa) atarak:  
			"Şu ve şu neye 
			delalet ediyor biliyor musunuz?" dedi. Cemaat:  
			"Allah ve Resûlü 
			daha iyi bilir" dediler. Buyurdu ki:  
			"Şu (uzağa 
			düşen) emeldir, bu (yakına düşen) de eceldir. (Kişi emeline 
			ulaşmak için gayret ederken ulaşmadan ölüverir)". 
			Ebu Hüreyre 
			(radıyallahu anh) anlatıyor. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) 
			buyurdular ki:  
			"Ecelini 
			altmış yaşına kadar uzattığı kimselerden Cenab-ı Hakk, her çeşit 
			özür ve bahâneyi kaldırmıştır." 
			Tirmizî'nin 
			metni şu şekildedir:  
			"Ümmetimin 
			vasatî ömrü 60-70 yaş arasıdır. Allah, kime ömründe 40'ına kadar 
			mühlet verdi ise, ondan özrü kaldırmıştır." 
			Hz. Ebu Hureyre 
			radıyallahu anh anlatıyor:  
			"Resülullah 
			aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki:  
			"İhtiyar 
			kimsenin kalbi iki şeyin sevgisinde daima gençtir: 
			 
			"Hayat 
			sevgisi, çok mal sevgisi." 
			Hz. Ebu Hureyre 
			radıyallahu anh anlatıyor:  
			"Resülullah 
			aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:  
			"Eğer 
			âdemoğlunun iki vadi dolusu malı olsaydı bir üçüncüsünü isterdi. 
			Onun nefsini ancak toprak doldurur. Allah tevbe edenlerin 
			tevbesini kabul eder." 
			Ebû Said Hudrî 
			anlatır: 
			Üsâme ibni Zeyd, 
			bedelini bir ay sonra vermek üzere Zeyd bin Sâbit’ten 100 liraya bir 
			köle satın almıştı. Bunu işiten Rasûlullah şöyle buyurdu: 
			Bedelini bir ay 
			sonra vermek üzere bir köle satın alan Üsâme’ye şaşmıyor musunuz? 
			Üsâme uzun emellidir. Varlığım kudret elinde olan Allah’a yeminle 
			söylerim ki, ben göz kapaklarımın her açılışında bir daha kapanmadan 
			ruhumun Allah tarafından kabzedileceğini sanırım. Bir tarafımı 
			kaldırdığım zaman, canım tende iken onu yerine koyabileceğimi 
			sanmam. Ağzıma bir lokma alınca, onu yutmadan ölebileceğimden emin 
			olmam. 
			Ey 
			Ademoğulları!... Eğer aklınız varsa, nefsinizi ölü sayın. 
			Varlığım kudret elinde bulunan Allah’a yeminle söylerim ki, 
			sizin başınıza geleceği vaat edilen şeyler mutlaka vukû 
			bulacaktır. Siz onun önüne geçebilecek değilsiniz.(*)
			 
			
			(*)-İmam Gazali; İlahi Nizam-1.Cilt-Uzun Amel-Sayfa:182 
          Derleyen: Hamdi Cenikhamdicenik@hotmail.com
 İstanbul -28.03.2006
 http://sufizmveinsan.com
   
 
		
             |