İbnu Cübeyr
anlatıyor: "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma)'a: "Enfal suresi (ne
hususta indi?) diye sordum, bana: "Bedir Savaşı üzerine indi" cevabını
verdi." (KÜTÜB-I SİTTE /617)
Mus'ab İbnu Sa'd
babasından (radıyallahu anh) naklettiğine göre, babası şöyle demiştir:
"Bedir Savaşı sırasında bir kılıçla geldim ve: "Ey Allah'ın Resulü,
Allah kalbimi müşriklerden kurtardı, bu kılıcı bana bağışla" dedim.
Bana: "Bu mal ne senin, ne de benim" diye cevap verdi.
Ben
(içimden): "Bu kılıç, savaş sırasında benim kadar ciddi hizmette
bulunmayan birine verilebilir" diyerek ayrıldım.
Sonra
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) benim yanıma geldi ve: "Sen, kılıç
benim değilken onu benden istemiştin. Şimdi ise artık benim oldu, al,
bu senin olsun!" dedi." Şu ayet inmişti:
"Ey
Muhammed! Sana ganimetlere dair soru sorarlar, de ki: "Ganimetler
Allah'ın ve Peygamberindir. İnanıyorsanız Allah'tan sakının..." (Enfâl,
1).(KÜTÜB-I SİTTE /618)
Ebu Said (radıyallahu
anh) anlatıyor: "Tekrar savaşmak için bir tarafa çekilmek veya bir
başka topluluğa katılmak maksadı dışında, savaş günü arkasını düşmana
dönen kimse Allah'tan bir gazaba uğramış olur. Onun varacağı yer
cehennemdir. Ne kötü bir dönüştür!" (Enfâl, 16) ayeti Bedir günü
indi." (KÜTÜB-I SİTTE /619)
İbnu Abbas (radıyallahu
anhüma) "Allah katında yeryüzündeki canlıların en kötüsü gerçeği
akletmeyen sağırlar ve dilsizlerdir" (Enfâl, 22) ayetinde kastedilmiş
olanlar Abdü'd-Dâroğullarından bir gruptur" denmiştir."(KÜTÜB-I SİTTE
/620)
Hz. Enes (radıyallahu
anh) anlatıyor: "Ebu Cehl (birgün) şöyle dedi: "Allahımız, eğer bu
Kitap, gerçekten senin senin katından ise, bize gökten taş yağdır veya
can yakıcı bir azab ver" (Enfal, 32) diye dua etmişti. Şu ayet indi:
"Sen içlerinde iken Allah onlara azab etmez. Onlar bağışlanma dilerken
de elbette Allah azab edecek değildir" (Enfal, 33).
Müşrikler
mü'minleri Mekke'den çıkardıkları zaman da şu ayet indi: "Yoksa Mescid-i
Haram'a girmekten men ederlerken Allah onlara niçin azâb etmesin?..."
(Enfal, 34). (KÜTÜB-I SİTTE /621)
Ukbe İbni Âmir
(radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı
minberde iken dinledim, şu ayeti okudu: "Ey iman edenler! Onlara karşı
gücünüzün yettiği kadar -Allah'ın düşmanı ve sizin düşmanlarınızı ve
bunların dışında Allah'ın bilip sizin bilmediklerinizi yıldırmak üzere
kuvvet ve savaş atları hazırlayın..." (Enfal, 60). Ayette geçen
"kuvvet"i "Bilesiniz, kuvvet "atmak"tır" diye açıkladı ve bunu üç kere
tekrar etti."(KÜTÜB-I SİTTE /622)
Müslim ve
Tirmizi'de şu ziyade vardır: "...Haberiniz olsun! Allah, arzı
fethetmenizi müyesser kılacak. İhtiyaçlarınız (Allah tarafından)
karşılanacaktır. Sizden kimse oklarıyla oynamaktan sakın geri
kalmasın."(KÜTÜB-I SİTTE /623)
İbnu Abbas (radıyallahu
anhüma) anlatıyor: "Ey peygamber! Mü'minleri savaşa teşvik et. Sizin
sabırlı yirmi kişiniz onlardan iki yüz kişiyi yener. Sizin yüz
kişiniz, inkâr edenlerden bin kişiyi yener; çünkü onlar anlayışsız bir
güruhtur" (Enfal, 65) ayeti inince bir kişinin on kişinin önünden
kaçmaması, yirmi kişinin de iki yüz kişinin önünden kaçmaması farz
kılındı. Sonra da şu ayet indi: "Şimdi Allah yükünüzü hafifletti, zira
içinizde zaaf bulunduğunu biliyordu. Sizin sabırlı yüz kişiniz,
onlardan iki yüz kişiyi yener. Sizin bin kişiniz, Allah'ın izniyle,
iki bin kişiyi yener. Allah sabredenlerle beraberdir. (Enfâl, 66).
Böylece yüz kişinin, iki yüz kişinin önünden kaçmaması farz kılındı."(KÜTÜB-I
SİTTE /624)
Bir
rivayette de şöyle denir: "...Sizin sabırlı yirmi kişiniz, onlardan
iki bin kişiyi yener" ayeti nazil olunca bu, Müslümanlara ağır geldi
ve şu ayet indi: "Şimdi Allah yükünüzü hafifletti. Zira içinizde zaaf
bulunduğunu biliyordu. Sizin sabırlı yüz kişiniz onlardan iki yüz
kişiyi yener. Sizin bin kişiniz, Allah'ın izniyle onlardan iki bin
kişiyi yener..." (Enfal, 66) Allah onlardan miktarı hafiflettikçe,
Müslümanların sabrı da -azaltılan miktar nisbetinde- eksildi."(KÜTÜB-I
SİTTE /625)
Ebu Hüreyre (radıyallahu
anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Ganimetler sizden önce hiçbir başı siyaha (yani âdemoğluna) helal
kılınmadı. Ganimet alındığı zaman gökten inen bir ateş onu yakardı." -Ravi
Süleymân el-A'meş der ki: "(Başı siyah tabirini) şimdilerde Ebü
Hüreyre'den başka kullanan birini göremiyorum- Bedir savaşı sırasında
henüz helâl edilmezden önce, Müslümanlar ganimetleri aldılar. Bunun
üzerine Cenâb-ı Hakk şu ayeti indirdi: "Daha önceden Allah'tan
verilmiş bir hüküm olmasaydı, aldıklarınızdan ötürü size büyük bir
azab erişirdi..." (Enfal, 68).(KÜTÜB-I SİTTE / 626)
Hz. Ömer (radıyallahu
anh) anlatıyor: Bedir savaşında Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)
(esirlerin serbest bırakılmaları mukabilinde) fidye-i necat alınca
Cenâb-ı Hakk şu ayeti indirdi: "Yeryüzünde savaşırken, düşmanı yere
sermeden esir almak hiçbir peygambere yaraşmaz. Geçici dünya malını
istiyorsunuz. Oysa Allah âhireti kazanmanızı ister. Allah güçlüdür,
hakimdir. Daha önceden Allah'tan verilmiş bir hüküm olmasaydı,
aldıklarınızdan ötürü size büyük bir azab erişirdi. Elde ettiğiniz
ganimetleri temiz ve helâl olarak yiyin..." (Enfal 67-69). Ganimetler
sonradan helâl kılındı."(KÜTÜB-I SİTTE /627)
İbnu Abbas (radıyallahu
anhüma) şu iki ayet hakkında aşağıdaki açıklamayı yapmıştır: "Doğrusu
inanıp hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla canlarıyla cihâd
edenler ve Muhâcirleri barındırıp onlara yardım edenler, işte bunlar
birbirlerinin dostudurlar" ve "İnanıp hicret etmeyenlerle, -hicret
edene kadar- sizin dostluğunuz yoktur. Fakat din uğrunda yardım
isterlerse, aranızda anlaşma olmayan topluluktan başkasına karşı
onlara yardım etmeniz gerekir. Allah işlediklerinizi görür. İnkar
edenler birbirlerinin dostlarıdır. Eğer siz aranızda dost olmazsanız
yeryüzünde kargaşalık, fitne ve büyük bozgun çıkar. İnanıp hicret
eden, Allah yolunda savaşanlar ve Muhacirler'i barındırıp, onlara
yardım edenler, işte onlar gerçekten inanmış olanlardır. Onlara
mağfiret ve cömertçe verilmiş rızıklar vardır. Sonra inanıp hicret
eden ve sizinle birlikte savaşanlar, işte onlar sizdendir." Bedeviler
muhacire varis olmazdı, muhacir de ona varis olmazdı. Bu durum nesh
edildi. Ayet şöyle buyurdu: "Birbirinin mirascısı olan akraba Allah'ın
kitabına göre birbirine daha yakındır. Doğrusu Allah her şeyi bilir" (Enfal,
22-25). (KÜTÜB-I SİTTE /628)
İstanbul -04.03.2004
http://gulizk.com
|