İbnu Ömer
(radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Müslümanlar Medîne'ye geldikleri
vakit toplanıyorlar ve namaz vakitlerini birbirlerine soruyorlardı.
Namaz için kimse nidâ etmiyordu. Bir gün bu hususta konuştular.
Bazıları:
"Hristiyanların çanı gibi bir çan edinin" dedi. Bazıları da:
"Yahudilerin boynuzu gibi bir boynuz edinerek (onu öttürün!)" dedi.
Hz. Ömer (radıyallâhu anh):
''Bir adam çıkarsanız da namazı ilan etse!" dedi. Resülullah
(aleyhissalâtu vesselam): "Ey BiIâI! Kalk! namazı ilan et!" dedi."
(KÜTÜB-İ SİTTE /2426)
Ebü Umeyr
İbnu Enes, Ensar'dan olan bir amcasından naklen anlatıyor: "Resülullah
(aleyhissalâtu vesselâm) halkı namaza nasıl toplayacağı meselesine
eğildi. Kendisine:
"Namaz vakti olunca bir bayrak dik, onu görünce halk birbirine haber
verir" dendi. Bu, Aleyhissalâtu vesselâm'ın hoşuna gitmedi. Bunun
üzerine O'na, boynuz hatırlatıldı. Bu, yahudilerin borazanı idi. Onu
bu da memnun etmedi ve hatta:
"Bu yahudi işidir!" dedi. Bunun üzerine büyük çan hatırlatıldı.
Efendimiz:
"Bu hristiyanların işidir" dedi. Bu (konuşmalar)dan snnra Abdullah
İbnu Zeyd el-Ensârî, Resülullah'ın üzüntüsüne üzülerek ayrıldı. Bunun
üzerine rüyasında ezan öğretildi." (KÜTÜB-İ SİTTE /2427)
Bir
diğer rivayette şöyle denmiştir: "Ensardan bir adam gelerek: "Ey
Allah'ın Resülü! Ben sizin üzüntünüzü görüp ayrıldığım vakit
(rüyamdan) bir adam gördüm. Üzerinde yeşil renkli iki giysi vardı.
Kalkıp mescidin üzerinde ezan okudu. Sonra bir miktar oturdu. Tekrar
kalkıp aynı söylediklerini bir kere daha tekrarladı. Ancak bu sefer
bir de kad kâmeti's-salât (namaz başlamıştır) cümlesini ilave etti.
Eğer halkın (bana yalancı diyeceğinden korkum) olmasaydı ben "uykuda
değildim, uyanıktım" diyecektim" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber
(aleyhissalâtu vesselâm):
"Allah sana hayır göstermiş. Bilâl'e söyle (bu kelimeleri söyleyerek)
ezan okusun!" dedi. Hz. Ömer (radıyallâhu anh) de atılarak:
"Onun gördüğünü aynen ben de gördüm, ancak o, anlatma işinde benden
önce davranınca, ben utandım (anlatamadım)" dedi.
"Adam anlattıkları arasında şunları da söyledi: "(Mescidin üzerine
çıkan adam) kıbleye yöneldi ve dedi ki: "Allahu ekber Allahu akber
Allahu ekber Allahu ekber, eşhedu en lâ ilâhe illallah, eşhedu en lâ
ilâhe illallah. Eşhedü enne Muhammeden Resülullah eşhedü enne
Muhammeden Resülullah, hayye ala's-salât -iki defa-, hayye ala'l-felâh
-iki defa- Allahu ekber Allahu ekber, lâilâhe illallah."
Sonra bir miktar durduruldu. Sonra adam tekrar kalktı, aynı şeyleri
yeniden söyledi. Ancak bu sefer Hayye ala'l-felâh'tan sonra kad
kâmeti's-salât kad kâmeti's-salât dedi. Râvi ilave etti: "Resülullah
(aleyhissalatu vesselâm):
"Bunu Bilâl'e öğret!" buyurdu. (Adam emri yerine getirdi) Bilâl de
onları söyleyerek ezan okudu." (KÜTÜB-İ SİTTE /2428)
Abdullah
İbnu Zeyd (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalatu
vesselâm), halkı namaz için toplamak maksadıyla çalınmak üzere bir çan
yapılmasını emrettiği zaman, ben uyurken yanıma bir adam geldi. Elinde
bir çan vardı. Ben:
"Ey Allah'ın kulu, bu çanı bana satar mısın?" dedim. Adam:
"Pekala, ama bunu ne yapacaksın?" dedi. Ben:
"Bununla insanları namaza çağıracağım" dedim. Bana:
"Sana bu iş için daha hayırlı bir söz göstereyim mi?" dedi. Ben de
ona: "Elbette!" dedim.
"Öyleyse şunu söyle!" diyerek bana öğretti:
"Allahu ekber Allahu ekber Allahu ekber Allahu ekber.
Eşhedü enne Muhammeden Resülullah, eşhedü enne Muhammeden Resülullah.
Hayye ala's-salât, Hayye ala's-salât.
Hayye ala'l-felâh, Hayye ala'l-felâh.
Allahu ekber Allahu ekber Lâilâhe illallah."
Abdullah
İbnu Zeyd (radıyallâhu anh) devamlı dedi ki: "(Rüyamdaki bu zat)
benden biraz uzaklaştı sonra tekrar söze başlayıp:
"Sonra namazı kılacağın zaman şunu söylersin" dedi ve öğretti:
"Allahu ekber Allahu ekber-Eşhedu en lâ ilâhe illallah, Eşhedü enne
Muhammeden Resülullah, Hayye ala's-salât, Hayye ala'l-felâh, Kad
kâmeti's-salât, kad kameti's-salât, Allahu ekber Allahu ekber Lâilâhe
illallah."
Sabah olunca Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a gelerek (rüyamda)
gördüklerimi haber verdim. Bana:
"İnşallah bu hak bir rüyadır. Kalk rüyada öğrenmiş olduğunu Bilâl'e
öğret. O bunları söyleyerek ezan okusun. Zîra o, sesce senden daha
gür!" buyurdu. Ben de Bilâl'le birlikte kalktım. Ona teker teker
arzediyordum. 0 da bunları yüksek sesle söyleyerek ezan okumaya
başladı.
Bunu evinde olan Ömer İbnu'l-Hattâb (radıyallâhu anh) işitmişti. Hemen
evden çıkıp ridâsını çekerek geldi ve:
"Ey Allah'ın Resülü! diyordu, seni hak ile gönderen Zât-ı Zülcelâl'e
yemin olsun, onun gördüğünün aynısını ben de gördüm!"
Bunu işiten Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm):
"Elhamdülillah! Şimdi bu daha sağlam oldu!" dedi."
Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: "(Bilâl ezanı okuyup sıra ikâmete
gelince) Abdullah: "Onu ben gördüm, ben okumak isterim!" dedi.
Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) da: "Öyleyse sen de ikâmet getir!"
buyurdu."
Tirmizi'nin bir rivayetinde şöyle gelmiştir: "(Abdullah İbnu Zeyd
ezanla ilgili kıssayı anlatırken elfazı ikişer ikişer zikretti,
ikâmeti ise birer kere zikretti."
Yine Tirmizî'nin bir rivayetinde denmiştir ki: "Resülullah
(aleyhissalâtu vesselâm)'ın ezanı(nda elfaz) çift çift idi, ezanda da
ikâmette de."(KÜTÜB-İ SİTTE /2429)
Hz.
Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "İnsanlar çoğalınca, herkesçe
bilinecek olan bir şeyle namaz vaktinin duyurulmasının gerektiğini
aralarında konuştular. (Bu meyanda bir ateş yakılması veya bir çan
çalınması teklif edildi).
Bunun üzerine ResUlullah (aleyhissalatu vesselam) Bilâl'e emrederek
ikişer kere söyleyerek de ikâmet okumasını emretti.(KÜTÜB-İ SİTTE /
2430)
Ebü
Mahzüra (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Ey Allah'ın Resülü, bana ezanın
usülünü öğret" dedim. Bunun üzerine başımın ön kısmını meshederek:
"Allahu ekber, Allahu -ekber, Allahu ekber, Allahu ekber dersin ve
bunları derken sesini yükseltirsin. Sonra: "Eşhedü en lâ ilâhe
illallah, eşhedü en lâ ilâhe illallah, eşhedü enne Muhammeden
Resûlullah, eşhedu enne Muhammeden Resülullah dersin ve bunları
söylerken sesini alçaltırsın, sonra sesini şehadette tekrar
yükseltirsin: Eşhedü en lâ ilâhe illallah eşhedü en lâ ilâhe illallah.
Eşhedü enne Muhammeden Resülullah, eşhedü enne Muhammeden Resülullah.
Hayye ala's-salâti hayye ala's-salât. Hayye ala'l-felâhi hayye
ala'l-felâh.
Eğer okuduğun ezan sabah ezanı ise şunu da söylersen:
"es-Salâtu hayrun mine'n-nevm, es-salâtu hayrun mine'n nevm (Namaz
uykudan hayırlıdır). Allahu ekber Allahu ekber, Lâilâhe
illallah."(KÜTÜB-İ SİTTE /2431)
Bir
diğer rivayette şöyle gelmiştir: "(Ebü Mahzüra dedi ki): "Bana
Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) ikâmeti ikişer ikişer öğretti:
"Allahu ekber, Allahu ekber,
Eşhedu en lâ ilâhe illallah, Eşhedu en lâ ilâhe illallah.
Eşhedu enne Muhammeden Resülullah, Eşhedu enne Muhammeden Resülullah.
Hayye ala's-salât, Hayye ala's-salât.
Hayye ala'l-felâh, Hayye ala'l-felâh.
Allahu ekber, Allahu ekber.
Lâilâhe illallah.
Ebü
Dâvud der ki: "Abdurrezzak rivayetinde de iki: "(Resûlullah devamla):
"İkâmet getirince iki sefer de şunu söyle: Kad kâmeti's-salât, kad
kâmeti's-salât!" (Aleyhissalâtu vesselâm ayrıca sordu):
"Duydun mu?" (Ebü Mahzüra):
"Evet!" dedi. (Hadisi rivayet eden râvi Sâib) der ki: "Ebü Mahzüra
alnındaki saçı ne kestirir ne de ayırırdı. çünkü oraya Resülullah
(aleyhissalâtu vesselâm)'ın elleri değmiş idi."( KÜTÜB-İ SİTTE /2432)
İbnu Ömer
(radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Ezan Resülullah devrinde ikişer
ikişer idi. İkâmet de birer birer. Ancak (müezzin), ayrıca ikişer
sefer olmak üzere kad kâmeti'-salât, kad kâmeti's-salât da derdi."
İbnu Ömer devam eder: "Biz, ikâmeti işittik mi abdest alır, namaza
giderdik."(KÜTÜB-İ SİTTE /2433)
İmam
Mâlik'e ulaştığına göre: "Müezzin, sabah namazını haber vermek için
Hz. Ömer (radıyallâhu anh)'in yanına gider. Onu uyuyor bulunca:
"Essalâtu hayrun mine'n-nevm (namaz uykudan hayırlıdır)" der. Bunun
üzerine Hz. Ömer, o ibareyi sabah ezanına ilave etmesini emreder."
(KÜTÜB-İ SİTTE /2434)
Mücahid
(rahimehullah) anlatıyor: "Abdullah İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ)'le
bir mescide girdim. Ezan çoktan okunmuştu. Biz namaz kılmak
istiyorduk. Müezzin tesvîbte bulundu (ikâmet okudu). Abdullah mescidi
terketti ve:
"Haydi bizi bu bid'atçinin yanından çıkar!" dedi ve orada namaz
kılmadı."
Tirmizi der ki: "İbnu Ömer'den rivayet edildiğine göre, sabah ezanında
es-salâtu hayrun mine'n nevm derdi." ( KÜTÜB-İ SİTTE /2435)
Ebü
Dâvud'un bir rivayetinde şöyle gelmiştir: "Ben İbnu Ömer (radıyallâhu
anhümâ)'le beraber idim, bir adam öğle veya ikindi namazında tesvîbte
bulundu. Bunun üzerine (İbnu Ömer): "Bizi (buradan) çıkar, zîra şu
(yapılan tesvîb) bid'attir" dedi."(KÜTÜB-İ SİTTE /2429)
Hz. Bilâl
(radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)
bana: "Sabah hariç, sakın hiçbir namazda tesvîbte bulunma!" tembihini
yaptı." (KÜTÜB-İ SİTTE /2437)
Yine
Hz. Bilâl (radıyallâhu anh) der ki: "Ezanın sonu şöyledir: "Allahu
ekber, Allahu ekber, Lâilâhe illallah."(KÜTÜB-İ SİTTE /2438)
İstanbul - 27.02.2004
http://gulizk.com
|