4569 - Hz. Aişe
radıyallahu anhâ anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Medine'ye geldiği vakit Ebu Bekr
ve Bilâl radıyallahu anhümâ hastalandılar. Ben yanlarına gittim:
"Ey babacığım, dedim. Kendini nasıl hissediyorsun? Ey Bilâl sen
nasılsın?" diye sordum. Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh hummaya
yakalanınca:
"Her insana "sabahın hayırlı olsun" denmiştir. Halbuki ölüm ona
ayakkabısının bağından daha yakındır" derdi. Hz. Bilal radıyallahu
anh da humma nöbetinden çıkınca sesini yükseltir ve (Mekke'ye
hasretini ifade eden şu beyitleri) terennüm ederdi:
"Bilmem ki! Mekke vadisinde etrafımı izhir ve celil otları sarmış
olarak bir gece daha geçirebilecek miyim? Mecenne suyuna ulaşacağım
bir gün daha gelecek mi? (Mekke'nin) Şâme ve Tafil dağları bana bir
kere daha görünecek mi?"
(Sonra Bilal şöyle beddua etti:
"Allahım, bizi yurdumuzdan çıkarıp bu cebalı diyara süren Şeybe İbnu
Rebi'a, Utbe İbnu Rebi'a ve Ümeyye İbnu Halef'e lanet et!)
Hz. Aişe der ki:
"(Ben gidip, bunlardaki Mekke hasretini) Resûlullah aleyhissalâtu
vesselâm'a haber verdim. O, şöyle dua buyurdu:
"Allah’ım bize Medine'yi sevdir. Tıpkı Mekke'yi sevdiğimiz
gibi, hatta fazlasıyla! Allah’ım onun havasını sıhhatli kıl. Onun
müddünü, sâ'ını hakkımızda mübarek eyle. Onun hummasını al, Cuhfe'ye
koy!"
4571 - Ebu
Hureyre radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a (yılın turfanda) ilk meyvesi
getirildiği zaman şöyle buyururlardı:
"Allahım, bize Medine'mizi, meyvelerimizi, müddümüzü, sa'ımızı
bereket üzerine bereketle mübarek kıl. Allah’ım, İbrahim senin
kulun, peygamberin ve halilindir. Ben de senin kulun ve
peygamberinim. O sana Mekke için dua etti. Ben de Medine için, onun
Mekke hakkında yaptığı duayı bir misli ziyadesiyle aynen yapıyorum.
"Resûlullah bu şekilde dua ettikten sonra getirilen meyveyi, orada
hazır olan çocuklardan en küçüğüne verirdi."
4572 - Yine Ebu
Hureyre radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Medine'ye geçit veren dağ
gediklerinde (birbiriyle
kenetlenmiş) melekler var. Her gedikte (kınından çekilmiş)
kılıçlarıyla bekleyen iki meleğin korumaları sebebiyle)
Medine'ye ne veba ve ne de Deccâl giremez."
Müslim'in rivayetinde şu ziyade var:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Mesih Deccal, doğu tarafından gelir. Kasdı Medine'dir. Uhud'un arka
tarafına iner. Derken (Medine'yi bekleyen) melekler, onun yüzünü Şam
tarafına çevirirler ve orada helak olur."
4573 - Hz. Enes
radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Mekke ve Medine hariç
Deccal'ın çiğnemeyeceği memleket yoktur.
Mekke ve Medine'ye geçit veren yolların her birinde saf tutmuş
melekler var, buraları korurlar. (Deccal) es-Sebbiha nâm mevkie
iner. Sonra Medine ahalisini üç sarsıntı ile sarsar. Bunun üzerine
(şehirde bulunan) bütün kâfir ve münafıklar (şehri terkederek
Deccal'e) gelirler."
4574 - Hz. Ebu
Hureyre radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Evimle minberim arası
cennet bahçelerinden bir bahçedir. Minberim havuzumun üzerindedir."
4575 - el-Hudri
radıyallahu anh anlatıyor:
"İki kişi "takva üzerine kurulmuş olan mescid" hakkında
münakaşa ettiler. Biri: "Bu Kuba mescididir!" dedi. Diğeri de: "O,
Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın mescididir!" dedi.
(Bu münakaşayı işiten) Aleyhissalatu vesselam:
"Şu benim mescidimdir!" buyurdular."
4576 - Hz. Ebu
Hureyre radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"İslâm şehirlerinden
en son harap olacak olan Medine'dir."
4577 - Yine Ebu
Hureyre radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Medine'yi, taşıdığı yüce hayra rağmen terk edecekler. Onu rızık
arayanlar yani kuşlar ve kurtlar istila edecek. Oraya (en son
gelecek) iki çoban bu maksadla Müzeyne'den çıkıp koyunlarını
azarlayacaklar. Fakat Medine'yi vahşi hayvanlarla dolmuş bulacaklar.
Seniyyetü'l-Vedâ'ya ulaştıkları vakit yüzüstü düşe(rek ölecek)ler."
4578 - Yine Ebu
Hureyre radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"İman Medine'ye
çekilecek, tıpkı yılanın deliğine çekilmesi gibi."
4579 - Cabir İbnu
Semüre radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Allah Teâla hazretleri Medine'yi Tâbe diye tesmiye buyurdu."
4580 - Hz. Enes
radıyallahu anh anlatıyor:
Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bir seferden dönünce, Medine'nin
duvarlarına bakar, develerini hızlandırırdı. Eğer bir bineğin
üzerinde ise, onu tahrik ederdi. Bu davranışı Medine'ye sevgisinden
ileri gelirdi."
4581 - Sa'd
radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Tebük'ten dönünce, (sefere
katılmayıp Medine'de kalmış olan) mütehallifinden (Birbirine muhalif
olan) bazıları onu karşıladılar. Bu sırada toz kaldırdılar. Bunun
üzerine beraberinde bulunanlardan bazıları burunlarını sardı.
Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm yüzündeki sargıyı çıkardı ve:
"Nefsimi kudret elinde tutan zâta yemin olsun. Medine'nin
tozu, her hastalığa şifadır!" buyurdu ve O'nun devamla
"Cüzzâmdan, barastan (ala tenlilikten)" diye saydığını gördüm."
KUBA MESCİDİ
4582 - İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm her cumartesi günü Kuba mescidini
binekli ve yaya olarak ziyaret ederdi ve içinde iki rek'at namaz
kılardı."
4583 - Sehl İbnu
Huneyf radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Kim evinden çıkıp Kuba
mescidine gelir ve orada iki rek'at namaz kılarsa bu ona bir umreye
bedel olur."
UHUD DAĞI
4584 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Uhud öyle bir dağdır ki biz onu severiz, o da bizi sever."
Yansıtan: Hamdi Cenik
hamdicenik@hotmail.com
İstanbul -01.11.2005
http://sufizmveinsan.com
|