Resulullah
(aleyhissàlâtu vesselâm)'ın zevcelerinden Cüveyriyye (radıyallâhu
anhâ)'nin anlattığına göre, "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)
efendimiz bir gün sabah namazını kılınca, daha kendisi namazgâhında
iken, erkenden yanından çıkmış, gitmiş, kuşluktan sonra Cüveyriyye
(aynı yerinde zikrederek) otururken geri gelmiş ve: "Bırakıp gittiğim
halde duruyorsun (hiç yerinden kımıldamadın galiba?)" diye sormuştur.
"Evet" cevabı üzerine şunu söylemiştir: "Ben senden ayrıldıktan sonra
dört kelime(Iik bir dua)yı üç kere okudum. Eğer bunlardan hâsıl olan
sevab tartılacak olsa, senin burada sabahtan beri okuduğun duaların
sevabının ağırlığına denk olur. O dua şudur: "Sübhânallahi ve
bihamdihi adede halkıhi ve rıdâ nefsihi ve zinete arşihi ve midâde
kelimâtihi. (Allah'ı mahlukatı sayısınca, nefsinin rızasınca, arşının
ağırIığınca, kelimelerinin adedince tesbih (noksanlıklardan tenzih)
ederim." "(KÜTÜB-İ SİTTE /1867)
Hz. Ebü
Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu
vesselam) buyurdular ki: "İki kelime vardır, bunlar dile hafif,
terazide ağır, Rahmân'ada sevgilidirler: Sübhânallahi ve bihamdihi,
Sübhânallâhi'l-azim. (Allahım seni hamdinle tesbih ederim, yüce
Allahım seni tenzih ederim) kelimeleridir." ".."(KÜTÜB-İ SİTTE /1868)
Yine Ebü
Hüreyre hazretleri (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Lâ havle ve Iâ kuvvete illa
billah. (Güç de kuvuet de ancak AIIah'tandır) sözünü çok tekrar edin."
Mekhül dedi ki: "Kim bunu der ve sonra da: "Allah (ın gazabın) dan
ancak O (nun rahmeti)'na iltica etmekle kurtuluşa erilebilir" derse,
Allah ondan yetmiş çeşit zararı kaldırır ki bunların en hafifi
fakirliktir."(KÜTÜB-İ SİTTE /1869)
Ümmü
Hâni radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki: "La ilahe illallah (Allahtan başka ilah yoktur)"
kelimesini fazilette hiçbir amel geçemez ve bu kelime hiçbir günahı
bırakmaz, (affettirir)." "(KÜTÜB-İ SİTTE /7092)
Hz. Aişe
radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm sevdiği
bir şeyi görünce: "Hamd o Allah'a mahsustur ki sâlih şeyler sadece
onun lütuf ve nimetiyle tamamlanır" derdi. Hoşlanmadığı bir şey
görünce de: "Her durum üzerine Allah'a hamd olsun" derdi. "(KÜTÜB-İ
SİTTE /7095)
Hz.
Ebu Hureyre radıyallahu anh'ın anlattığına göre: "Kendisi ağaç
dikerken yanına Resülullah aleyhissalâtu vesselâm uğrar ve: "Ey Ebu
Hureyre! Şu diktiğin nedir?" der.
"Kendim için bir fidan dikiyorum!" cevabını verir. Aleyhissalâtu
vesselam: "Sana, senin için daha hayırlı bir dikilecek fidan
göstereyim mi?" buyurur. Ebu Hureyre: "Göster! Ey Allah'ın Resülü!"
der. Bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselâm: "Sübhanallahi
velhamdülillahi ve lâ ilahe illallahu vallahu ekber (Allah bütün
noksan sıfatlardan münezzehtir, bütün hamdler ona mahsustur. Allah'tan
başka ilah yoktur, Allah en büyüktür)" de! Bunu söylersen her bir
kelimesi için sana cennette bir ağaç dikilir."(KÜTÜB-İ SİTTE /17098)
Nu'man
İbnu Beşîr radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu
vesselâm buyurdular ki: "Allah'ın celalinden zikrettiğiniz tesbih
(sübhanallah), tehlil (lâ ilahe illallah) ve tahmid (elhamdülillah)
cümleleri Arş'ın etrafında dönüp dururlar. Onlar tıpkı arı oğulu
uğultusu gibi uğultu çıkararak, sahiplerini andırırlar. Sizden biri,
Arş'ın civarında kendisini andırtan birisinin olmasından hoşlanmaz
mı?"(KÜTÜB-İ SİTTE /7099)
Ümmü
Hani radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a
geldim ve: "Ey Allah'ın Resûlü! Bana (kolay ve sevabı büyük) bir amel
gösterin. Zira artık ben yaşlandım, zaafa ugradım ve şişmanladım"
dedim. Aleyhissalâtu vesselâm derhal şu cevabı verdiler: "Yüz kere
Allahuekber de! Yüz kere elhamdulillah de, yüz kere sübhanallah de.
(Bunu yapman senin için) Allah yolunda eğerlenip gemlenmiş yüz attan
daha hayırlıdır. (Kurban edilmiş) yüz deveden daha hayırlıdır. Yüz
köle azad etmekten daha hayırlıdır."(KÜTÜB-İ SİTTE /7100)
Ebu'd-Derdâ radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu
vesselâm bana dedi ki: "Sana sübhanallahi velhamdulillahi ve la ilahe
illallahu vallahu ekber" demeyi tavsiye ederim. Zira bu kelimeler,
günahları döker, tıpkı ağacın yapraklarını dökmesi gibi." (KÜTÜB-İ
SİTTE /7101)
Hz.
Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resulullah aleyhisselatu vesselâm
şöyle dua ederdi: "Ey Allahım! Beni, güzel amel işledikleri
zaman(bunun mükâfaatıyla) müjdelenen ve hata işlediği zaman da
istiğfar edenlerden eyle!" "(KÜTÜB-İ SİTTE /7106)
Avf İbnu
Mâlik radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
iki kişi arasında bir hükümde bulunmuştu. Hasımlar ayrıldıkları vakit,
aleyhine hükmedilen kimse:
"Hasbiyallahu ve ni'me'l-vekil (Allah bana yeterlidir. O ne iyi
vekildir)!" dedi. (Bu sözü işiten) Aleyhissalâtu vesselâm:
"Allah Teâla hazretleri aczi levmediyor (kötülüyor). Fakat sana
akıllılık düşer. Ama bir şey sana galebe çalacak olursa o zaman
"hasbiyallahu ve ni'me'l-vekil" de!" buyurdular"(KÜTÜB-İ SİTTE /4860)
Hz.
Ali radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bir
hastaya geldiği veya kendisine bir hasta getirildiği zaman şu duayı
okurdu: "Ey insanların Rabbi, acıyı gider, şifa ver, sen Şafisin.
Senin şifandan başka şifa yoktur. Senden hiçbir hastalığı hariç
tutmayan şifa istiyoruz."(KÜTÜB-İ SİTTE /3997)
Ebu
Sâ'idi'l-Hudri radıyallahu anh anlatıyor. "Resûlullah aleyhissalâtu
vesselâm cinlerden ve insanın göz (değmes)inden (çeşitli dualar
okuyarak) Allah'a sığınırdı. Muavvizeteyn (Nas ve Felak sureleri)
nazil olunca bu iki sureyi esas aldı, diğerlerini terketti." (KÜTÜB-İ
SİTTE /3999)
Osman
İbnu Ebi'l-As radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu
vesselâm'a müslüman olduğum günden beri bedenimde çekmekte olduğum bir
ağrımı söyledim. Bana: "Elini, vücudunda ağrıyan yerin üzerine koy ve
şu duayı oku!" buyurdu. Dua şu idi: Üç kere: "Bismillah" tan sonra
yedi kere, "Eûzü bi-izzetillahi ve kudretihi min şerri mâ ecidu ve
uhâziru." "Bedenimde çekmekte olduğum şu hastalığın şerrinden Allah'ın
izzet ve kudretine sığınıyorum" diyecektim. Bunu birçok kereler
yaptım. Allah Teâla hazretleri benden hastalığı giderdi. Bunu ehlime
ve başkalarına söylemekten hiç geri kalmadım." (KÜTÜB-İ SİTTE /4002)
Ebu Leyla
el-Ensarî radıyallahu anh anlatıyor: "(Bir gün) ben Resûlullah
aleyhissalâtu vesselâm'ın yanında otururken, Efendimize bir bedevi
geldi: "Hasta bir erkek kardeşim var" dedi. Resülullah: "Kardeşinin
hastalığı nedir?" diye sordu. "Kardeşimde biraz delilik var!" dedi.
"Git onu bana getir!" buyurdular. Adam gitti kardeşini getirdi.
Resülullah önüne oturttu. Fatiha-ı şerife Bakara suresinin başından
ilk dört ayeti, ortalarindan "Ve ila hüküm ilahün vahidün" Ayeti,
Ayete'l-Kürsi, sonundan ise üç ayeti; Al-i İmrandan bir ayeti ki bunun
"şehidallahu ennahula ilahe illa hu" ayetinin olduğunu
zannediyorum-A'raf suresinden bir ayeti; "inne rabbikumüllezi halaga"
ayeti; Mü'minün süresinden bir ayeti; "ve men yedea ma allahi ilahen
ahare la ber hane lehu" ayeti; Cin süresinden bir ayeti, "Ve ennehu
tuala ceddü rabbina mattehaza sahiibeten veleden" ayeti, Saffât
suresinin başından on ayeti, Haşir suresinin sonundan üç ayeti;
Kulhüvallahu Ahad suresi, Muavvizateyn surelerini okuyarak ona afsun
yaptığını işittim. Bunun üzerine bedevi ayağa kalktı. Tamamen
iyileşmişti." (KÜTÜB-İ SİTTE /7018)
Urve
İbnu Amir el-Kureşi radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah
aleyhissalâtu vesselâm'ın yanında uğursuzluktan bahsedilmişti.
Buyurdular ki: "Bunun en iyisi fe'l (uğur çıkarma)dır. (Uğursuzluk
inancı) bir müslümanı yolundan alıkoymasın. Biriniz, hoşlanmadığı bir
şey görecek olursa şu duayı okusun: "Allahümme la ye'ti bi'l-hasenâtı
illa ente ve lâ yedfe'u's-Seyyiâti illâ ente velâ havle ve lâ kuvvete
illâ bike. (Allahım! Hayrı ancak sen verebilirsin, kötülüğü de ancak
sen defedebilirsin. İbadet, çalışma, korunma vs. için muhtaç
olduğumuz) güç ve kuvvet de ancak sendendir"(KÜTÜB-İ SİTTE /4062)
Hz. Enes
(radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resulullah'ın duasının çoğu: "Allahümme
âtina fi'd-dünya haseneten ve fi'l âhireti haseneten ve kınâ
azâbe'n-nâr. (Allahım bize dünyada da bir hayır, ahirette de bir hayır
ver, bizi cehennem azâbından koru" idi." (KÜTÜB-İ SİTTE /1845)
İstanbul -
09.12.2003
http://gulizk.com
|