1-KÜSÛF
NAMAZI
Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm) zamanında güneş tutulmuştu. Hemen kalkıp halka namaz
kıldırdı. Namazda kıraatı uzun tuttu. Sonra rükuya gitti, rükuyu da
uzun tuttu. sonra başını kaldırdı, bu sırada uzun okudu, ancak bu
okuyuşu öncekinden daha kısa idi. Sonra tekrar rüku yaptı ve rükuyu
uzattı, ancak önceki rükudan kısa idi. Sonra başını kaldırdı, sonra
secdeye gidip gidip iki secde yaptı. Sonra kalkıp, birinci rek'atte
yaptıklarını aynen yaptı. Sonra selam verdi. Artık güneş de açıldı.
Sonra kalkıp halka hitab etti. Dedi ki: "Bilesiniz, güneş ve ay bir
kimsenin ölümü veya hayatı için tutulmaz. Onlar Allah'ın ayetlerinden
iki ayetidir, kullarına gösterir. Bunların tutulduğunu görünce namaza
koşun."(KÜTÜB-İ SİTTE/3028)
2-İSTİSKA
(YAĞMUR) NAMAZI
Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "İnsanlar kıtlığa maruz kaIdılar.
Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir cum'a günü hutbe verirken bir
bedevi kalkıp:
"Ey Allah'ın Resulü, malımız helâk oldu, horantamız kaldı, bizim için
Allah'a dua ediver!'' dedi. Bunun üzerine aleyhissalâtu vesselâm
ellerini kaldırdı. Biz gökte bir bulut göremiyorduk. Nefsim elinde
olan Zât'a yemin olsun, daha ellerini geri çekmeden, semâda dağlar
gibi bulutlar peydah oldu. Derken daha minberden inmemişti bile ki,
sakalından yağmur damlaları dökülmeye başladı. O gün, ertesi güne
kadar yağmur yağdı. Daha sonraki günde de yağdı, onu takip eden günde
de yağdı, hatta müteakıp cum'aya kadar yağış devam etti. Öyle ki, o
bedevi veya bir başkası kalkıp:
"Ey Allah'ın Resulü, binalarımız yıkıldı, mallarımız suda boğuldu,
bizim için Allah'a dua ediver (artık yağmur kesilsin)'' dedi.
Aleyhissalâtu vesselâm ellerini kaldırıp:
"Allahım etrafımıza yağdır, üzerimize olmasın!'' diye dua ettiler.
Eliyle bulutlara doğru hangi istikametteki buluta işâret etti ise,
bulutlar orada açıldı. Bütün Medine buluttan temizlendi."
Bir rivayette de şöyle denmiştir: "Allahım, (yağmur) etrafımıza
yağsın, üzerimize değil! Allahım, dağların ve tepelerin üzerine,
vadilerin içine ağaç biten yerlere olsun!'' Hz. Enes der ki: "Bulut
hemen çekildi biz de çıkıp güneşte yürüdük.'' (KÜTÜB-İ SİTTE/3029)
YAĞMUR
NAMAZI
Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu
vesselam bir gün yağmur duasına çıkmıştı. Ezan ve ikamet olmaksızın
bize iki rek'at namaz kıldırdı. Sonra bize hutbe okudu. Yüzünü, elleri
kaldırılmış olarak kıbleye çevirdi. Ayrıca ridasını ters çevirdi: sağ
yanını solu, sol yanını da sağı üzerine aldı."(KÜTÜB-İ SİTTE/6327)
YAĞMUR
DUASI
İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Bir bedevi gelerek
Resulullah aleyhissalatu vesselam'a: "Ey Allah'ın Resulü! Ben öyle bir
kabileden geliyorum ki, (kuraklık sebebiyle) çobanlar hayvan
otlatamıyor ve erkek develerinden hiçbiri rahat rahat yürüyemiyor"
dedi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam minbere gelip Allah'a hamd
ü senadan sonra: "Allahümme's-kına gaysen muğisan merien tabakan
meri'en ğadakan acilen ğayra raisin (=Allahım! Bize can kurtaran
akibeti, hayırlı, umumi, bol, sırılsıklam eden acil ve gecikmesiz
yağmur ver" diye dua etti, sonra minberden indi. Etraftan gelen
herkes: "(Peygamberin duası bereketine gelen yeterli miktarda
yağmurla) hepimiz ihya edildik") dedi." (KÜTÜB-İ SİTTE/6328)
3-İSTİHARE NAMAZI
Hz. Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu
vesselâm) bize, Kur'àn'dan -bir süre öğrettiği gibi her işte
istiharede bulunmamızı öğretirdi. Derdi ki: "Biriniz bir işi yapmaya
arzu duyduğu zaman, farzlar dışında iki rek'at namaz kılsın, sonra şu
duayı okusun: "Allahım, senden hayır taleb ediyorum, zira sen
bilirsin. Senden hayrı yapmaya kudret taleb ediyorum, zira sen vermeye
kâdirsin, Rabbim yüce fazlını da taleb ediyorum. Sen her şeye
kâdirsin, ben âcizim. Sen bilirsin, ben cahilim. Sen gayıbları
bilirsin.
Allahım, eğer biliyorsan ki bu işi bana dinim, bayatım ve sonum için
-veya hal-i hazırda ve ileride demişti- hayırlıdır, bunu bana takdir
et ve yapmamı kolay kıl. Sonra da onu hakkımda mübarek kıl. Eğer bu
işin, bana dinim, hayatım ve âkibetim için -veya hal-i hazırda ve
ileride dedi- zararlıdır; onu benden çevir, beni de ondan çevir. Hayır
ne ise bana onu takdir et, sonra da bana onu sevdir!" (KÜTÜB-İ SİTTE/3066)
İstanbul - 10.09.2003
http://gulizk.com
|