İman sahibi Yaratıcısına kavuşuncaya kadar
rahat yüzü görmez.(FETHU’R-RABBANİ/S.58)
Ameller kıyamet günü suretler olarak
gelir. Kendisini işleyene şu hitabı yapar:
-Ben senin amelinim… der. Sonra bir başkası da gelir.(İNSAN-I KAMİL/
S. 235)
Amellerin en efdali zorlanarak yapılandır.
(İHYAU’-ULUMİ’D-DİN /CİLT IV /S.520)
Ukbe İbnu Amir radıyallahu anh anlatıyor:
"Bir gün): "Ey Allah'ın Resûlü! Kurtuluşumuz nasıl olacak?" diye
sormuştum, şöyle cevap verdiler: "Dilini tut, evini genişlet,
günahlarına da ağla!"(KÜTÜB-İ SİTTE/5822)
İbnu Amr İbni'l-As radıyallahu anhüma
anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"İki haslet vardır, bunlar kimde bulunursa Allah onu şükredici ve
sabrediciler arasına kaydeder:
- Diyanette kendinden üstün olana bakıp, ona uymak.
- Dünyalıkta kendinden aşağı olana bakıp, Allah'ın kendine vermiş
olduğu üstünlüğe hamd etmek.
İşte böyle olan kimseyi Allah şükredici ve sabredici olarak yazar.
Kim de diyanette kendinden aşağı olana bakar, dünyalıkta da kendinden
üstün olana bakar ve elde edemediğine üzülürse Allah onu şükredici ve
sabredici olarak yazmaz." (KÜTÜB-İ SİTTE/5821)
Katâde (rahimehullah) anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Aşura orucunun
önceki yılın günahlarına kefaret olacağını Allah(ın rahmetin)den
umarım.''(KÜTÜB-İ SİTTE/3124)
İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim ailesine Aşure
günü geniş (cömert) davranırsa Allah da ona senenin geri kalan
günlerinde geniş davranır." (KÜTÜB-İ SİTTE/3234)
Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Bir gün: "Ey Allah'ın Resülü! dendi, hangi sadaka daha üstündür?''
"Fakirin cömertliğidir. Sen bakımıyla mükellef olduklarından başla."
(KÜTÜB-İ SİTTE/3242)
Hz. Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Şu üçü hariç
bütün meclisler emniyettedir: Haram kan dökülen meclis, haram ferc
bulunan meclis, haksız mal taksimi yapılan meclis." (KÜTÜB-İ
SİTTE/3307)
Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor:
"Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Bir müslüman muhtazar olduğu (can çekişme anına girdiği) zaman rahmet
melekleri, beyaz bir ipekle gelirler ve şöyle derler:
"Sen razı ve senden de (Rabbin) razı olarak (şu bedenden) çık.
Allah'ın rahmet ve reyhanına ve sana gadabı olmayan Rabbine kavuş."
Bunun üzerine ruh, misk kokusunun en
güzeli gibi çıkar. Öyle ki melekler onu birbirlerine verirler, tâ
semanın kapısına kadar onu getirirler ve: "Size arzdan gelen bu koku
ne kadar güzel!" derler. Sonra onu mü'minlerin ruhlarına getirirler.
Onlar, onun gelmesi sebebiyle sizden birinin kaybettiği şeyinin
kendisine geldiği zamanki sevincinden daha çok sevinirler. Ona:
"Falanca ne yaptı? Falanca ne yaptı?" diye (dünyadakilerden haber)
sorarlar. Melekler:
"Bırakın onu, onda hâla dünyanın tasası var!" derler. Bu gelen
(kendisine dünyadan soran ruhlara):
"Falan ölmüştü, yanınıza gelmedi mi?" der. Onlar:
"0, annesine, Hâviye cehennemine götürüldü!" derler. Aleyhissalâtu
vesselâm devamla der ki:
"Kâfir muhtazar olduğu vakit, azab melekleri mish (denen kıldan kaba
bir elbise) ile gelirler ve şöyle derler:
"Bu cesedden kendin öfkeli, Allah'ın da öfkesini kazanmış olarak çık
ve Allah'ın azabına koş!"
Bunun üzerine, cesedden, en kötü bir cîfe kokusuyla çıkar. Melekler
onu arzın kapısına getirirler. Orada:
"Bu koku ne de pis!" derler. Sonunda onu kâfir ruhların yanına
getirirler. (KÜTÜB-İ SİTTE/5384)
İstanbul -02.03.2004
http://gulizk.com
|