-148-


Müslümanın kardeşine karşı savaşması küfür ve ona sövmesi Allah’a itaatsizliktir. (TİRMİZİ CİLT IV/ S. 388)

Hiçbir şey mislinin bin tanesinden hayırlı olmaz, yalnız mümin insan bir insandan hayırlıdır. (İHYAU’ULUMİ’D-DİN CİLT III/ S. 49)

Allah  FATİHA’yı kulu ile kendi arasına taksim eyledi. (İNSAN-I KAMİL/ S. 399)

Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ki: "Kim bir müslümanın ikâlesini (yani alım-satım akdini feshetmesini) kabul ederse, Allah da onu düşmekten kurtarır". (KÜTÜB-İ SİTTE/203)

Ebu Hureyre radıyallahu anh hazretleri anlatıyor: "Ey Allah'ın Resûlü! dendi. Sana peygamberlik ne zaman vacip oldu?
Şöyle cevap verdi:
"Hz. Adem ruhla ceset arasında iken!" .(KÜTÜB-İ SİTTE/4327)

Sa'd radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Tebük' ten dönünce, (sefere katılmayıp Medine'de kalmış olan) mütehallifinden bazıları onu karşıladılar. Bu sırada toz kaldırdılar. Bunun üzerine beraberinde bulunanlardan bazıları burunlarını sardı. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm yüzündeki sargıyı çıkardı ve: "Nefsimi kudret elinde tutan zâta yemin olsun. Medine'nin tozu, her hastalığa şifadır!" buyurdu ve O'nun devamla "Cüzzâmdan, barastan (ala tenlilikten)" diye saydığını gördüm." (KÜTÜB-İ SİTTE/4581)

Ebu Ümâme radıyallahu anh anlatıyor: " Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: " Rabbim bana, ümmetimden yetmişbin kişiyi hesap ve ceza olmaksızın cennete koymayı vaat etti. Her bin ile birlikte yetmişbin ve Rabbimin avucuyla üç avuç daha." (KÜTÜB-İ SİTTE/4577)

Ebu Sa'îd el-Makberî (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) 'ın azadlısı Ebu Râfî', Hasan İbnu Ali (radıyallahu anhümâ) 'ye uğradı. Hasan, örgülerini ensesinde topuz yapmış olduğu halde kalkmış namaz kılıyordu. Ebu Râfi ' topuzunu çözdü. Hasan (radıyallahu anh) öfkeyle ona baktı.Ebu Râfi ' (radıyallahu anh): "Öfkelenme, namazına devam et, çünkü ben Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)' ın: "Bu, şeytan'ın minderi, yani oturma yeridir. '' dediğini işitmiştim (de onun için çözdüm) '' dedi. '' (KÜTÜB-İ SİTTE/276)

İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: " Çölde yaşayan bedevilerden biri Resulullah aleyhissalatu vesselam'a geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü! Karım, benim yatağımda siyah bir çocuk doğurdu. Biz, asla aramızda siyah bulunmayan bir aileyiz dedi. Aleyhissalatu vesselam. " Senin develerin var mı? " diye sordu. Adam " Evet, var! " deyince: " Renkleri nedir? " diye sordu. Adam " Kızıl! " diye cevap verdi. Aleyhissalatu vesselam " Aralarında siyah da var mı? " dedi. Adam " Hayır! " deyince: "Peki boz deve var mı? " diye sordu. Adam " Evet var! " deyince: " Pekiyi bu nereden oldu? " diye sordu. Adam "Belki bir damara çekmiştir! " deyince: " Senin o oğlun da bir damara çekmiş olabilir! " buyurdular." (KÜTÜB-İ SİTTE/6583)

Selman (radıyallahu anh) diyor ki: " Elinden geliyorsa, çarşıya ilk giren olma. Oradan son çıkan da olma. Çünkü çarşı, şeytanın, (insanları şaşırtmak için kıyasıya) savaş verdiği yerdir, bayrağı da orada dalgalanır." (KÜTÜB-İ SİTTE/211)

Katâde İbnu Nu'mân (radıyallâhu anh) anlatıyor: " Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: " Allah bir kulu sevdi mi, onu dünyâdan korur. Tıpkı sizden birinin hastasına suyu yasaklaması gibi." (KÜTÜB-İ SİTTE/1947)

İmam Mâlik'e ulaştığına göre, Hz. Ömer (radıyallâhu anh) Irak'a çıkmak istemişti. Kà'bu'l-Ahbâr kendisine dedi ki: " Ey müminlerin emiri! Çıkma, zira sihrin -veya şerrin- onda dokuzu oradadır. Cinlerin fâsıkları da oradadır. Devasız hastalık da oradadır." (Mâlik der ki): " Bununla dini helâki kasteder. " (KÜTÜB-İ SİTTE/1952)

İstanbul -14.05.2004
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail