Allah Adem’i,yeryüzünün hepsinden avuçladığı bir
avuç(topraktan) yarattı. Bunun için Ademoğulları, yeryüzü(mün renkleri
ve tabiatları) kadar (değişik şekillerde)geldiler.Onlardan kimi kızıl,
kimi beyaz, kimi siyah, kimi bunların karışımı, kimi yumuşak, kimi
sert, kimi kötü, kimi de iyi geldi. (TİRMİZİ CİLT V 85)
Kalp serçe kuşu gibidir, her an bir tarafa yönelir.
(İHYAU’ULUMİ’D-DİN CİLT III S. 104)
Vasiyet edilecek bir şeyi olan müslümanın vasiyeti
yanında yazılı bulunmayarak iki gece geçirmesi caiz değildir. (BUHARİ)
Hz.
Muğire radıyallahu anh anlatıyor: ""Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki: "Ümmetimden bir grup, (hak üzerine) galip olmaktan hiç
geri kalmaz. Allah'ın emri (Kıyamet) gelince de onlar galibtir."
(KÜTÜB-İ SİTTE/4489)
Ebu
Rezîn el-Ukeylî (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Ey Allah'ın Resûlü,
dedim, mahlukatını yaratmazdan önce Rabbimiz nerede idi?" Bana şu
cevabı verdi: "el-Amâ'da idi. Ne altında hava, ne de üstünde hava
vardı. Arşını su üzerinde yarattı." Ahmed İbnu Hanbel dedi ki: "Yezid
şunu söyledi: el-Amâ, yani "Allah'la birlikte başka bir şey yoktu"
demektir." (KÜTÜB-İ SİTTE/1657)
Ebu Ümâme
(radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)
şöyle buyurdu: "Şehirlerde yaşayanlar, Allah yolunda hapsedilmiş
kimselerdir. Gıdalarında onlara ihtikâr yapmayın, onlara fiyatları
yükseltmeyin, zira kim onlara bir gıda maddesini kırk gün hapsetse,
sonra da tamamını tasadduk etse yine de işlediği günahı affettiremez."
(KÜTÜB-İ SİTTE/379)
İbnu
Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki: "Medine'de ölmeye muktedir olan orada ölsün. Zira ben,
orada ölene şefaat ederim." (KÜTÜB-İ SİTTE/4568)
Hz. Ebu
Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: ""Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki: "Ümmetim içinde beni en çok sevenlerden bir kısmı
benden sonra gelenler arasından olacak: Mallarını ve ailelerini feda
pahasına, beni görmeyi arzu edecekler." (KÜTÜB-İ SİTTE/4493)
Hz.
Câbir (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) bana: "Allah'ın meleklerinden olan Arş'ın taşıyıcılarından
bir melek hakkında rivâyette bulunmam için bana izin verildi" dedi ve
ilâve etti: "Onun kulak yumuşağı. ile ensesi arasındaki uzaklık yedi
yüz senelik mesâfedir" (KÜTÜB-İ SİTTE/1660)
Cübeyr
İbnu Mut'im (radıyallâhu anh) anlatıyor. "Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'a bir bedevî gelerek: "Ey Allah'ın Resûlü, (kuraklıktan)
insanlar meşakkate düştüler. Aile efradı zayiata uğradı. Hayvanlarımız
da helâk oldular. Bizim için Allah'a dua et, su göndersin. Zîra biz
Allah'a karşı senin şefaatini, sana karşı da Allah'ın şefaatini taleb
ediyoruz!" dedi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) adama şu
mukabelede bulundu: "Yazık sana, söylediğin şeyin idrakinde misin ?
Sübhanallah!"
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) sübhanallahları o kadar tekrar
etti ki bunun tesiri Ashab'ın yüzünden okunmaya başladı. Sonra
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) sözüne şöyle devam etti:
"Yazık sana, mahlukatından hiç kimseye karşı Allah şefaatçi kılınmaz.
Allah'ın şânı böyle bir şey yapmaktan çok yücedir. Bak hele! Sen
Allah'ın (azametinin) ne olduğunu biliyor musun? O'nun Arş'ı,
semavatının' şöyle üzerindedir.-Parmaklarıyla işaret ederek- tıpkı
üzerinde bir kubbe gibi. Arş Zat-ı Zülcelâl sebebiyle inleyip ses
çıkarır, tıpkı süvarisi sebebiyle atın ses çıkarması gibi. "(KÜTÜB-İ
SİTTE/1663)
İbnu
Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Yahudiler, gök gürültüsünün ne
olduğunu Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'den sordular:
"Bulutlara müvekkel olan melektir. Berâberinde ateşten kamçılar var.
Bununla bulutları Allah'ın dilediği yere sevkeder"diye cevap verdi.
Onlar tekrar sordular:
"Ya şu işitilen ses, o nedir?"
"Bu, bulutların istenen yere gitmeleri için onlara yapılan bir
sevkdir" dedi. Yahudiler:
"Doğru söyledin. Şimdi de İsrail'in Yakub (aleyhisselam)kendisine
haram kıldığı şey nedir onu söyle?" dediler. Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) :
"Hz. Yakub (ırku'n-nesâ denen) uyluk mafsalından başlayıp dize, topuğa
kadar inen. bir ağrıdan muzdarib idi. Deve eti ve sütü dışında kendine
uygun gelen (ne yiyecek, ne içecek) münâsip bir şey yoktu. Bu sebeple
o da bunları haram etti" dedi. Yahudiler: "Doğru söyledin" dediler."
(KÜTÜB-İ SİTTE/1667)
Hz. Ebu
Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki: "Zekeriyya (aleyhisselam) marangoz idi."
(KÜTÜB-İ SİTTE/1676)
İstanbul
-25.05.2004
http://sufizmveinsan.com
|