Sizin Rabbiniz sağır değil, hazır olmayan da değildir.
O sizin aranızda develerinizin başları arasındadır. (TİRMİZİ CİLT VI/
76)
Benim gözümün karargahı namazda
kılındı.(İHYAU’ULUMİ’D-DİN CİLT III /S. 135)
Kim bana insanlardan bir şey dilenmeyeceğine dair söz
verirse, ben de onun cennete girmesine kefil olurum. (EBU DAVUD)
Ebu Zerr
radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a: "Sen
Rab Teâla'nı hiç gördün mü?" diye sordum. "Nurdur, ben O'nu nasıl
görürüm" buyurdular." (KÜTÜB-İ SİTTE/5123)
Hz.
Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm:
"Mü'mine cennette şu şu kadar (kadınla) cima gücü verilir!"
buyurmuşlardı. Kendisine:
"Ey Allah'ın Resûlü! Buna tâkat getirilebilir mi?" diye soruldu.
"Yüz (kişinin) gücü verilir! (Böyle olunca takat getirir!)"
buyurdular." (KÜTÜB-İ SİTTE/5098)
Ebü Müsa
(radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)
buyurdular ki: "AIIahu Teala nazarında, bir kulun Allah tarafından
yasaklanan kebirelerden sonra, beraberinde getirebileceği en büyük
günahlardan biri, kişinin ödenecek karşılık bırakmadan üzerinde borç
olduğu halde ölmesidir. " (KÜTÜB-İ SİTTE/1905)
Ebü
Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki: "Kim, ödemek arzusu iIe insanların malını
alır ise, Allah (onun borcunu) ona bedel eda eder. Kim de telef etmek
niyetiyle halkın malını alırsa Allah onu telef eder." (KÜTÜB-İ
SİTTE/1906)
Enes İbnu
Mâlik radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki: "Miraç gecesinde cennetin kapısı üzerinde şu ibarenin
yazılı olduğunu gördüm: "Sadaka on misliyle mükafaatlandırılacaktır.
Ödünç para onsekiz misliyle mllükafaatlandırılacaktır." Ben: "Ey
Cibril! Ödünç verilen şey ne sebeple sadakadan daha üstün oluyor?"
diye sordum." "Çünkü dedi, dilenci (çoğu kere) yanında para olduğu
halde sadaka ister. Borç isteyen ise, ihtiyacı sebebiyle talepte
bulunur." (KÜTÜB-İ SİTTE/6705)
Yahya
İbnu Ebi İshak el-Hünâi anlatıyor: "Hz. Enes radıyallahu anh'a:
"Bizden bir adam, (din) kardeşine borç olarak mal verir. Sonra malı
alan kimse borç verene bir hediyede bulunur (bu hususta ne dersin?)"
diye sordum. Enes bana şu cevabı verdi: "Resûlullah aleyhissalâtu
vesselâm buyurdular ki: "Biriniz bir malı borç verse, sonra alan da
veren kimseye bir hediye vermek veya bineğine bindirmek istese, sakın
o hediyeyi almasın, bineğine de binmesin. Eğer aralarında borç
alıp-vermezden önce böyle (dostane) muameleler olmuşsa o başka."
(KÜTÜB-İ SİTTE/6706)
Fadâle
İbnu Ubeyd (radıyalahu anh) anlatıyor: "Her ölenin ameline son
verilir, ancak Allah yolunda ölen murâbıt müstesna. Çünkü onun ameli
kıyamet gününe kadar artırılır. Ayrıca o, kabir azabına da
uğratılmaz." (KÜTÜB-İ SİTTE/963)
Ebu
Hüreyre (radıyalahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki: "Allah yolunda yaralanan hiçbir yaralı yoktur
ki, kıyâmet günü, yarası kanıyor olarak gelmiş olmasın, bu kanın rengi
kan renginde, kokusu da misk kokusundadır." (KÜTÜB-İ SİTTE/968)
İstanbul
-01.06.2004
http://sufizmveinsan.com
|