Bir
kimsenin çocuğu doğsa; adını teberrüken MUHAMMED koysa, o çocuk ve
kendisi cennetlik sayılır. (HALETÜ EHL’İL-HAKİKAİ MAALLAH /
S.341)
Kaderi kabul etmeyenler, bu ümmetin Mecusileridir. (TEZKİRETÜ’L-EVLİYA/CİLT
I S.267)
Hz.
Cabir (ra) anlatıyor:
Resulullah (sav )Kabrin kireçle sıvanmasını, üzerine oturulmasını ve
bina yapılmasını yasaklamıştır. (MÜSLİM)
Ebû Hureyre (ra) anlatıyor:
Resulullah (sav) şöyle buyurdu: Lanetlenmeye yol açan iki lanetçiden
korununuz.’’Ya Resulullah! O iki lanete yol açan nedir?’’ diye
sordular. Resulullah (s.a.v): “Halkın yollarına yahut gölgeliklerine
pisleyen kimsedir” buyurdu. (MÜSLİM)
İbni
Mes’ud (ra) anlatıyor:
’Hz Peygamber (sav) buyurdular ki: ’’Müslümana sövmek fasıklık, onunla
kıtal(vuruşmak) da küfürdür. ’’ (Buhari, Müslim)
Üsame İbnu Zeyd radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu
vesselâm buyurdu ki: "Müslüman kimse kâfir kimseye varis olamaz; kafir
de Müslümana varis olamaz."
(KÜTÜB-İ SİTTE/4672)
Yine
Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu
vesselâm, doğan çocuk ağlar sonra ölürse, varis olur ve ona varis
olunur. Ağlamazsa (ölü doğarsa), ne varis olur ne de ona varis
olunur."
(KÜTÜB-İ SİTTE/4687)
Müslim rahimehullah'ın bir rivayetinde (Huzeyfe radıyallahu anh)
anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ı işittim. Demişti ki:
"Fitneler, tıpkı (kamışlardan örülen) hasır gibi, (insanların kalbine)
çubus çubuk atılır. Hangi kalbe bir fitne nüfuz ederse onda siyah bir
leke hasıl olur. Hangi kalp de onu reddederse onda beyaz bir benek
hasıl olur. Böylece iki ayrı kalp ortaya çıkar: Biri cilalı taş gibi
bembeyazdır; dünyalar durdukça buna hiçbir fitne zarar vermez. Diğeri
ise, alaca siyahtır. Tepetaklak duran testi gibidir; bu kalp, ne iyiyi
iyi bilir, ne de kötüyü kötü. O, hevadan (beşeri değerlerden)
kendisine ne yutturulmuşsa, onu (hak veya batıl) bilir."
Bu
rivayette Huzeyfe radıyallahu anh der ki: "(Ey Ömer!) Seninle o fitne
arasında kapalı bir kapı vardır, kırılması yakındır!"
Hz.
Ömer atıldı: "Ey babasız kalasıca! O kırılacak mı? Keşke açılsaydı.
Böylece tekrar (kapatılarak eski normal hale) dönülürdü!"
Huzeyfe der ki: "Ben ona bu kapı ile öldürelecek veya ölecek bir
şahsın kinaye edildiğini bildiren bir hadis söyledim. Mugalata (ve
efsane anlatıp boş laf) etmedim."
Ravi
der ki: "Sa'd İbnu Tarık'a (hadiste geçen) "esvedü mürbad" tabiri ne
demektir" diye sordum.
"Siyah üzerinde şiddetli beyazlıktır" dedi. Ben tekrar "el-Kûzu
mechıyy" nedir? dedim. "Tepetaklak (ters çevrilmiş) testi!" diye cevap
verdi."(KÜTÜB-İ
SİTTE/4733)
Ebu
Sa'idi'I-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu
vesselâm buyurdular ki: "Allah üç şeye güler (rahmetiyle yönelir):
Namaz için teşkil edilen saf, geceleyin namaz kılan adam ve orduda
cihad eden adam."
(KÜTÜB-İ SİTTE/6003)
Evs
(İbnu Ebî Evs Huzeyfe es-Sakafi) radıyallahu anh anlatıyor: "Biz
Resulullah aleyhissalâtu vesselâm'ın yanında oturuyorduk. O bize
birkısım kıssalar anlatarak vâzu nasihat ediyordu. Derken bir adam
gelerek, gizli bir şeyler söyledi. Resulullah: "Bunu götürüp öldürün!"
emretti. Adam geri dönünce, Resulullah onu çağırdı ve: "Allah'tan
başka ilah olmadığına şehadet eder misin?" diye sordu. Adam "Evet!"
deyince: "Gidin, bu adamı serbest bırakın! Zira ben, insanlarla onlar
"lâ ilâhe illallah" deyinceye kadar savaşmakla emrolundum. Bunu
dediler mi, bana onların kanları ve malları haram olur" buyurdu.
(KÜTÜB-İ SİTTE/7136)
İbnu
Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor. "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
(bir gün):
"Siz aranızda kimi pehlivan addedersiniz?" diye sordu. Ashab
radıyallahu anhüm:
"Erkeklerin yenmeye muvaffak olamadığı kimseyi!" dediler. Resûlullah
aleyhissalâtu vesselâm:
"Hayır, dedi, gerçek pehlivan, öfkelendiği zaman nefsine hakim
olabilen kimsedir.
(KÜTÜB-İ SİTTE/4281)
Yine
Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor; "Resulullah aleyhissalâtu
vesselâm buyurdular ki: "Allah Teâla hazretleri şöyle dedi: "Ademoğlu,
dehre söverek beni üzüyor. Halbuki ben dehrim. Emir benim elimde. Gece
ve gündüzü ben çeviririm." (KÜTÜB-İ SİTTE/5314)
İstanbul
-15.06.2004
http://sufizmveinsan.com
|