Muhakkak ki, Allah bu
ümmet için, her yüz senenin başında, kendisine dini tecdîd edecek
kimse(ler) gönderecektir.
Maverâunnehr'den bi
adam çıkacak, ona el-Hâris Harrâs (çiftçi) (el-Hâris İbnu Harrâs)
denecek. (Ordusunun) önünde Mansûr denen bir adam olacak. Bu zât Âl-i
Muhammed için (malıyla, hazineleriyle, silahıyla zemin) hazırlayacak,
hilafeti mümkün kılacaktır. Tıpkı Kureyş'in Resûlullah aleyhissalâtu
vesselâm'a mümkün kıldığı gibi. Ona yardımcı olmak her müslümana vâcib
olmuştur -veya ona icabet etmesi vacip olmuştur.
Devenin etini yeyince
abdest alın, koyunun etini yeyince abdest almayın. Deve sütü içince de
abdest alın, koyun sütü içince abdest almayın; koyun ağılında namaz
kılın, deve ağıllarında namaz kılmayın.
Resulullah
aleyhissalatu vesselam'ın zevce-i paklerinden Ümme Seleme Bintu Ebi
Ümeyye radıyallahu anha anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam
zamanında insanlar namaza durdukları vakit hiçkimsenin nazarı
ayaklarını bastığı yerden ileri geçmezdi. Resulullah aleyhissalatu
vesselam vefat edince insanlar namaza durunca hiçbirisinin nazarı
alnını koyduğu yerden ileri geçmezdi. Sonra Hz. Ebu Bekr vefat etti,
Hz. Ömer devri geldi. Bu devirde insanların nazarı kıbleden dışarı
çıkmadı. Hz. Osman halife olunca fitne başladı, insanlar da sağa sola
bakmaya başladı.
Hz. Muâz İbnu Cebel
radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir
gün): "Beytu'l-Makdis'in imârı Yesrib'in harabıdır. Yesrib'in harâbı
melhamenin (savaşın) çıkmasıdır. Melhame İstanbul'un fethidir,
İstanbul'un fethi Deccâl'in çıkmasıdır!" buyurdular. Sonra elini (Resûlullah),
konuşmakta olduğu kimsenin (yani Hz. Muâz'ın) dizine vurdular ve: "Bu
söylediğim kesinlikle hakikattir. Tıpkı senin burada oturman hak
olduğu gibi" buyurdular."
Melhame ile Medine'nin
fethi arasında altı yıl vardır. Yedinci yılda da Mesih Deccâl çıkar.
Sadaka
Rabbin öfkesini söndürür ve kötü ölümü bertaraf eder.
Ebu Miczel rahimehullah
anlatıyor: "Hz. Muâviye radıyallahu anh, İbnu'z - Zübeyr ve İbnu Amir
(radıyallahu anhüm) 'in yanlarına geldi. İbnu Âmir ayağa kalktı,
İbnu'z- Zübeyr oturdu (kalkmadı). Hz. Muâviye radıyallahu anh, İbnu
Amir'e: "Otur, zira Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın:
"İnsanların kendisi için ayağa kalkmalarından hoşlanan kimse ateşteki
yerini hazırlasın" buyurduğunu işittim'' dedi.''
Biriniz güneşte olunca
gölge ondan kalkar da, yarısı gölgede yarısı güneşte kalacak olursa
oradan kalksın.
Birbirlerini
sevmede, birbirlerine merhamette, birbirlerine şefkatte mü'minlerin
misali, bir bedenin misalidir. Ondan bir uzuv rahatsız olsa, diğer
uzuvlar uykusuzluk ve hararette ona iştirak ederler.
İstanbul
- 12.12.2002
http://sufizmveinsan.com
|