-16-


Muhakkak ki, Allah bu ümmet için, her yüz senenin başında, kendisine dini tecdîd edecek kimse(ler) gönderecektir.

Maverâunnehr'den bi adam çıkacak, ona el-Hâris Harrâs (çiftçi) (el-Hâris İbnu Harrâs) denecek. (Ordusunun) önünde Mansûr denen bir adam olacak. Bu zât Âl-i Muhammed için (malıyla, hazineleriyle, silahıyla zemin) hazırlayacak, hilafeti mümkün kılacaktır. Tıpkı Kureyş'in Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a mümkün kıldığı gibi. Ona yardımcı olmak her müslümana vâcib olmuştur -veya ona icabet etmesi vacip olmuştur.

Devenin etini yeyince abdest alın, koyunun etini yeyince abdest almayın. Deve sütü içince de abdest alın, koyun sütü içince abdest almayın; koyun ağılında namaz kılın, deve ağıllarında namaz kılmayın.

Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın zevce-i paklerinden Ümme Seleme Bintu Ebi Ümeyye radıyallahu anha anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam zamanında insanlar namaza durdukları vakit hiçkimsenin nazarı ayaklarını bastığı yerden ileri geçmezdi. Resulullah aleyhissalatu vesselam vefat edince insanlar namaza durunca hiçbirisinin nazarı alnını koyduğu yerden ileri geçmezdi. Sonra Hz. Ebu Bekr vefat etti, Hz. Ömer devri geldi. Bu devirde insanların nazarı kıbleden dışarı çıkmadı. Hz. Osman halife olunca fitne başladı, insanlar da sağa sola bakmaya başladı.

Hz. Muâz İbnu Cebel radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün): "Beytu'l-Makdis'in imârı Yesrib'in harabıdır. Yesrib'in harâbı melhamenin (savaşın) çıkmasıdır. Melhame İstanbul'un fethidir, İstanbul'un fethi Deccâl'in çıkmasıdır!" buyurdular. Sonra elini (Resûlullah), konuşmakta olduğu kimsenin (yani Hz. Muâz'ın) dizine vurdular ve: "Bu söylediğim kesinlikle hakikattir. Tıpkı senin burada oturman hak olduğu gibi" buyurdular."

Melhame ile Medine'nin fethi arasında altı yıl vardır. Yedinci yılda da Mesih Deccâl çıkar.


Sadaka Rabbin öfkesini söndürür ve kötü ölümü bertaraf eder.

Ebu Miczel rahimehullah anlatıyor: "Hz. Muâviye radıyallahu anh, İbnu'z - Zübeyr ve İbnu Amir (radıyallahu anhüm) 'in yanlarına geldi. İbnu Âmir ayağa kalktı, İbnu'z- Zübeyr oturdu (kalkmadı). Hz. Muâviye radıyallahu anh, İbnu Amir'e: "Otur, zira Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın: "İnsanların kendisi için ayağa kalkmalarından hoşlanan kimse ateşteki yerini hazırlasın" buyurduğunu işittim'' dedi.''
 

Biriniz güneşte olunca gölge ondan kalkar da, yarısı gölgede yarısı güneşte kalacak olursa oradan kalksın.
 

Birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamette, birbirlerine şefkatte mü'minlerin misali, bir bedenin misalidir. Ondan bir uzuv rahatsız olsa, diğer uzuvlar uykusuzluk ve hararette ona iştirak ederler.

İstanbul - 12.12.2002
 http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail