Dikkat edin, bana
Kur’an ve onunla birlikte bir misli verilmiştir. .(İBN KESİR CİLT
II/S.4)
Bir kimse bir
bid’atın kalkması veya bir sünnetimin yerine getirilmesi için;
Hadislerimden birini ümmetime ulaştırırsa cennet onun hakkı olur.
(HALETÜ EHL’İL-HAKİKAİ MAALLAH / S. 352)
Allah buyurdu: “Mümin
kulum bana, bazı meleklerimden daha sevimlidir.
(RAMUZÜ’L EHADİS/4083)
Allah buyurdu: “Kulları ezeli ilimle yarattım: Kime hayrı murad
ettimse ona güzel bir ahlak ihsan ettim, kime de kötüyü murat ettimse
ona da kötü bir ahlak verdim.”
(RAMUZÜ’L EHADİS/4085)
Hz. Ebu Zerr
radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
seslendiler:
"Ey Ebu
Zerr!
"Buyurun,
Ey Allah'ın Resûlü, emrinizdeyim!" dedim.
"İnsanlara
(kitle halinde) ölüm isabet edip, kabirlerin (ücretli) hizmetçiler
tarafından kazılacağı zaman ne yapacaksın?" buyurdular.
"Benim için
Allah ve Resûlü neyi ihtiyar buyurursa onu yaparım!" dedim.
"Sabrı
tavsiye ederim!" buyurdular -veya sabredersin! dediler- ve sonra bana
tekrar seslendiler:
"Ey Ebu
Zerr!"
"Buyurun ey
Allah'ın Resûlü, sizi dinliyorum!" dedim.
"Zeyt
mıntıkasının taşları kanda boğulduğunu gördüğün zaman ne yapacaksın?"
"Allah ve
Resûlü benim için neyi ihtiyar buyurursa onu!" dedim.
"Sana
kendilerinden olduğun yakınlarını tavsiye ederim!" dedi. Ben sordum:
"Ey
Allah'ın Resulü! (O zaman) kılıcımı alıp omuzuma koymayayım mı?"
"Böyle
yaparsan (fitneci) kavme ortak olursun!" buyurdular.
"Bana ne
emredersiniz!" dedim.
"Evine
çekil!" buyurdular.
"Evime
girilirse?" dedim.
"Eğer
kılıcın parıltısının seni şaşırtacağından korkarsan, elbiseni yüzüne
ört. Gelen hem senin günahınla, hem de kendi günahıyla dönsün!"
buyurdular." (KÜTÜB-İ SİTTE/4726)
Hz. Ebu Bekr
radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki: "Ümmetimden birkısım insanlar Dicle denen bir nehir
yanında. Basra denen geniş bir düzlüğe inerler. Nehrin üzerinde bir
koprü vardır. Oranın halkı (kısa zamanda) çoğalır ve muhâcirlerin
(müslümanların) beldelerinden biri olur. Ahir zamanda geniş yüzlü,
küçük gözlü olan Beni Kantûra gelip nehir kenarına inerler. Bundan
böyle (Basra) halkı üç fırkaya ayrılır:
-Bir fırka
sığır ve kır develerinin peşlerine takılıp (kır ve ziraat hayatına
dönerler, bunlar) helâk olurlar.
-Bir fırka
nefislerini(n kurtuluşunu esas) alırlar (ve Beni Kantûra ile sulh
yolunu) tutarlar. Böylece bunlar küfre düşerler.
-Bir fırka
da çocuklarını geride bırakıp onlarla savaşırlar. İşte bunlar şehit
olurlar."
(KÜTÜB-İ SİTTE/4734)
Yine Hz.
Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm,
(bir gün) bana (kendisi mescidde iken) "Humre'yi bana getiriver!"
buyurdular. "Hayızlıyım" diye cevap verdim.
"Senin
hayızın elinde değil ki!' dediler."
(KÜTÜB-İ SİTTE/3810)
Hz. Ebü Hüreyre
(radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)
buyurdular ki: "Sehâvet sahibi Allah'a yakındır, insanlara yakındır,
cennete yakındır, cehennemden uzaktır. Cimri ise AIlahtan uzaktır,
insanlardan uzaktır, cennetten uzaktır, cehenneme yakındır. Câhil
sehâvet sahibini AIIah, cimri ibadet düşkününden daha çok sever."
(KÜTÜB-İ SİTTE/2149)
Hz. Câbir
(radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)
buyurdular ki: "Seferden dönünce ailene gece vakti gelme, ta ki
kocasını bekleyen kadıncağız usturasını kullansın, dağınık saçlarını
tarasın. Sana keys gerekir."
(KÜTÜB-İ SİTTE/2173)
İstanbul
-23.07.2004
http://sufizmveinsan.com
|