-179-


Mi’raca çıkarıldığım gece bir topluluk gördüm ki ağızları ateşten makaslarla kesiliyordu. Bunlar kimdir? dedim. Bunlar insanlara iyiliği emredip kendileri unutan dünya ehlinden ümmetinin hatipleridir, dediler. Onlar kitabı okudukları halde hiç akletmiyorlar mı? (İBN KESİR CİLT II/S.324)

İbnu Mes'ud (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Miraç sırasında İbrahim (aleyhisselâm)'le karşılaştım. Bana:
"Ey Muhammed, ümmetine benden selam söyle. Ve haber ver ki: Cennetin toprağı temiz, suyu tatlıdır. Burası (suyu tutacak şekilde) düz ve boştur. Oraya atılacak tohum da sübhânallah, velhamdülillah, ve lâilâhe illallah, vallahu ekber cümlesidir." (KÜTÜB-İ SİTTE/858)

Yine Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselam) buyurdular ki: "Mirac gecesi cinlerden bir ifrit gördüm. Elinde ateşten bir şüle olduğu halde beni tâkip ediyordu. Nazarımı her atışımda onu görüyordum. Cibril (aleyhisselâm) bana: "İstersen sana bir dua öğreteyim, onu okursan, şülesi söner ve ağzının üstüne düşer" dedi." Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Pekâla!" dedi. Cibril (aleyhisselâm) de "Şunu oku!" buyurdu: "Allah'ın kerim olan rızàsı için, eksiksiz, mükemmel kelimâtullah hakkı için -ki hiç kimse muttaki olsun, fâcir olsun onu aşıp daha güzelini söyleyemez- (bela olarak) semadan inen, semaya yükselen, (ve ceza gerektiren) şerlerden, yeryüzünde yarattığı şerden, yer(in altın)dan çıkan şerden, gece ve gündüz fitnelerinden, gece ve gündüz gelen musibetlerden AIIah'a sığınırım. Ey Rahman, hayır getiren hâdiseler hâriç." (KÜTÜB-İ SİTTE/1853)

Mirac’a çıktığım zaman, RAHM-daha çok şevkat duygusu- arşa asılı gördüm. Arşla arasında ayrılık vardı. Rahm, bu ayrılıktan şikayet ediyordu. Sordum:

-Kaçıncı babada birleşirsiniz?..

Söyledi:

Kırkıncı babada. .( HALETÜ EHL’İL-HAKİKAİ MAALLAH / S 369)

Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Mirac gecesinde, bakır tırnakları olan bir kavme uğradım. Bunlarla yüzlerini (ve göğüslerini) tırmalıyorlardı.
"Ey Cebrail! Bunlar da kim?" diye sordum.
"Bunlar, dedi, insanların etlerini yiyenler ve ırzlarını (şereflerini) payimal edenlerdir." (KÜTÜB-İ SİTTE/4293)

Enes İbnu Mâlik radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Miraç gecesinde cennetin kapısı üzerinde şu ibarenin yazılı olduğunu gördüm: "Sadaka on misliyle mükafatlandırılacaktır. Ödünç para onsekiz misliyle mükafatlandırılacaktır." Ben: "Ey Cibril! Ödünç verilen şey ne sebeple sadakadan daha üstün oluyor?" diye sordum." "Çünkü dedi, dilenci (çoğu kere) yanında para olduğu halde sadaka ister. Borç isteyen ise, ihtiyacı sebebiyle talepte bulunur." (KÜTÜB-İ SİTTE/6705)

Miraca götürüldüğüm gece bana üç ilim verildi

a-      Bir ilim idi ki; gizlenmesi için benden söz alındı.

b-      Bir ilim idi ki; tebliği arzuma bırakıldı.

c-       Bir ilim idi ki tebliği ile emr olundum. (İNSAN-I KAMİL/ S.364)

Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Allah kuluna bir nimet verdiği zaman kul "Elhamdülillah" derse, kulun verdiği (yani hamd demek suretiyle ödediği, kendine sağlayacağı menfaatçe) aldığından efdal (üstün) olur." (KÜTÜB-İ SİTTE/7097)

 

İstanbul -08.09.2004
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail