Mi’raca çıkarıldığım gece bir topluluk gördüm ki ağızları ateşten
makaslarla kesiliyordu. Bunlar kimdir? dedim. Bunlar insanlara iyiliği
emredip kendileri unutan dünya ehlinden ümmetinin hatipleridir,
dediler. Onlar kitabı okudukları halde hiç akletmiyorlar mı? (İBN
KESİR CİLT II/S.324)
İbnu Mes'ud (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki: "Miraç sırasında İbrahim (aleyhisselâm)'le
karşılaştım. Bana:
"Ey
Muhammed, ümmetine benden selam söyle. Ve haber ver ki: Cennetin
toprağı temiz, suyu tatlıdır. Burası (suyu tutacak şekilde) düz ve
boştur. Oraya atılacak tohum da sübhânallah, velhamdülillah, ve
lâilâhe illallah, vallahu ekber cümlesidir."
(KÜTÜB-İ SİTTE/858)
Yine Ebü Hüreyre (radıyallâhu
anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselam) buyurdular ki: "Mirac
gecesi cinlerden bir ifrit gördüm. Elinde ateşten bir şüle olduğu
halde beni tâkip ediyordu. Nazarımı her atışımda onu görüyordum.
Cibril (aleyhisselâm) bana: "İstersen sana bir dua öğreteyim, onu
okursan, şülesi söner ve ağzının üstüne düşer" dedi." Resülullah (aleyhissalâtu
vesselâm): "Pekâla!" dedi. Cibril (aleyhisselâm) de "Şunu oku!"
buyurdu: "Allah'ın kerim olan
rızàsı için, eksiksiz, mükemmel kelimâtullah hakkı için -ki hiç kimse
muttaki olsun, fâcir olsun onu aşıp daha güzelini söyleyemez- (bela
olarak) semadan inen, semaya yükselen, (ve ceza gerektiren) şerlerden,
yeryüzünde yarattığı şerden, yer(in altın)dan çıkan şerden, gece ve
gündüz fitnelerinden, gece ve gündüz gelen musibetlerden AIIah'a
sığınırım. Ey Rahman, hayır getiren hâdiseler hâriç." (KÜTÜB-İ SİTTE/1853)
Mirac’a
çıktığım zaman, RAHM-daha çok şevkat duygusu- arşa asılı gördüm. Arşla
arasında ayrılık vardı. Rahm, bu ayrılıktan şikayet ediyordu. Sordum:
-Kaçıncı
babada birleşirsiniz?..
Söyledi:
Kırkıncı
babada. .( HALETÜ EHL’İL-HAKİKAİ MAALLAH / S 369)
Hz. Enes
radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki: "Mirac gecesinde, bakır tırnakları olan bir kavme
uğradım. Bunlarla yüzlerini (ve göğüslerini) tırmalıyorlardı.
"Ey
Cebrail! Bunlar da kim?" diye sordum.
"Bunlar, dedi, insanların etlerini yiyenler ve ırzlarını (şereflerini)
payimal edenlerdir." (KÜTÜB-İ SİTTE/4293)
Enes İbnu Mâlik radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu
vesselâm buyurdular ki: "Miraç gecesinde cennetin kapısı üzerinde şu
ibarenin yazılı olduğunu gördüm: "Sadaka on misliyle
mükafatlandırılacaktır. Ödünç para onsekiz misliyle
mükafatlandırılacaktır." Ben: "Ey Cibril! Ödünç verilen şey ne sebeple
sadakadan daha üstün oluyor?" diye sordum." "Çünkü dedi, dilenci (çoğu
kere) yanında para olduğu halde sadaka ister. Borç isteyen ise,
ihtiyacı sebebiyle talepte bulunur."
(KÜTÜB-İ SİTTE/6705)
Miraca götürüldüğüm gece bana üç ilim verildi
a-
Bir ilim idi ki; gizlenmesi için
benden söz alındı.
b-
Bir ilim idi ki; tebliği arzuma
bırakıldı.
c-
Bir ilim idi ki tebliği ile emr
olundum. (İNSAN-I KAMİL/ S.364)
Hz. Enes radıyallahu anh
anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Allah
kuluna bir nimet verdiği zaman kul "Elhamdülillah" derse, kulun
verdiği (yani hamd demek suretiyle ödediği, kendine sağlayacağı
menfaatçe) aldığından efdal (üstün) olur." (KÜTÜB-İ SİTTE/7097)
İstanbul -08.09.2004
http://sufizmveinsan.com
|