Ebu Hureyre
anlatıyor:
Zatın biri, Hz. Peygamber(sav’e gelerek;
-Ya Resulullah!
Sevabı en büyük olan sadaka hangisidir? Diye sordu.
Allah Resulu (sav)
buyurdu ki:
-Sağlığın yerinde
iken, son derece cimri, fakirlikten korkar ve zenginliğe göz dikmiş
olduğun halde verdiğin sadakadır. Can boğaza dayanıp, ‘filana şu
kadar, filana da şu kadar’ diyeceğin ana kadar, sadakanı tehir etme.
Zira o vakit mal filanın eline geçmiştir. (MÜSLİM)
Ebu Yahya Useyd b.
Hudeyr (ra) anlatıyor:
Ensardan bir zat:
-“Ya Resulullah!
Falancayı görevlendirdiğiniz gibi beni de görevlendirmez miydiniz?”
dedi. Bunun üzerine Resulullah (sav):
-“Benden sonra siz
pek yakında başkalarının size tercih edilmesi ile karşılaşacaksınız. O
zaman sabrediniz, ta ki (Kevser havuzunda) bana kavuşasınız.” Buyurdu.
(BUHARİ-MÜSLİM)
İnsanlar hayır işlerler, onların
mükafatları ancak akıllarına göre verilir.” (RAMUZÜ’L EHADİS/2961)
Kabrin
sıkması müminin affedilmemiş her günahına kefarettir. Zekeriyya nın
oğlu Yahya yı arpa ekmeği yemesi sebebiyle sıktıkça sıkmıştı.
(RAMUZÜ’L EHADİS/2674)
Hz. Aişe
radıyallahu anha anlatıyor: ""Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm,
üzerinde siyah (yünden) nakışlı bir kumaş olduğu halde sabahleyin
(evden) çıktı. O sırada Hasan geldi, onu örtünün altına soktu. Sonra
Hüseyin geldi onu da soktu. Sonra Fatıma geldi, onu da soktu. Sonra
Ali geldi onu da örtünün altına soktu. Sonra da: Ey Ehl-i Beyt Allah
günahlarınızı giderip sizi tertemiz yapmak isttiyor" (Ahzab 33)
buyurdu." (KÜTÜB-İ SİTTE/4462)
Hz. Ebu Hüreyre
radıyallahu anh anlatıyor: "Bir adam: "Ey Allah'ın Resûlü! Bana kısa
bir nasihatta bulun, uzun yapma! Tâ ki nasihatini unutmayayım" demişti
(ve birkaç kere tekrar etmişti). Aleyhissalatu vesselam (bir
kelimeyle): "Öfkelenme!"
cevabını verdi!" (KÜTÜB-İ SİTTE/4286)
Hz.
Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Ey Allah'ın Resûlü, sana
Safiyye'deki şu şu hal yeter!" demiştim. (Bundan memnun kalmadı ve:)
"Öyle bir kelime sarfettin ki, eğer o denize karıştırılsaydı (denizin
suyuna galebe çalıp) ifsad edecekti" buyurdu. Hz. Aişe ilaveten der
ki: "Ben Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a bir insanın (tahkir
maksadıyla) taklidini yapmıştım. Bana hemen şunu söyledi: "Ben bir
başkasını (kusuru sebebiyle söz veya fiille) taklid etmem. Hatta (buna
mukabil) bana, şu şu kadar (pek çok dünyalık) verilse bile!"
(KÜTÜB-İ SİTTE/4292)
Müstevrid
radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki: "Kim bir müslüman(ı
gıybet ve şerefini payimal etmek) sebebiyle tek lokma dahi yese, Allah
ona mutlaka onun mislini cehennemden tattıracaktır. Kime de müslüman
bir kimse(ye yaptığı iftira, gıybet gibi bir) sebeple (mükafaat
olarak) bir elbise giydirilirse, Allah Teâla Hazretleri mutlaka, onun
bir mislini cehennemden ona giydirecektir. Kim de (malı, makamı olan
büyüklerden) bir adam sebebiyle bir makam elde eder (orada salâh ve
takva sahibi bilinerek para ve makama konmak için riyakarlıklara
girer)se Allah Teâla Hazretleri Kıyamet günü onu mürâiler makamına
oturtarak (rezil eder ve mürailere münasib azabla azablandırır.)"
(KÜTÜB-İ SİTTE/4294)
İbnu Mes'ud
radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki: "Bana kimse, ashabımın birinden (canımı sıkacak bir)
şey getirmesin. Zira ben, sizin karşınıza, içimde hiç bir şey olmadığı
halde çıkmak istiyorum." (KÜTÜB-İ
SİTTE/4299
İstanbul
-28.09.2004
http://sufizmveinsan.com
|