-184-


Ebu Hureyre anlatıyor:
Zatın biri, Hz. Peygamber(sav’e gelerek;

-Ya Resulullah! Sevabı en büyük olan sadaka hangisidir? Diye sordu.

Allah Resulu (sav) buyurdu ki:

-Sağlığın yerinde iken, son derece cimri, fakirlikten korkar ve zenginliğe göz dikmiş olduğun halde verdiğin sadakadır. Can boğaza dayanıp, ‘filana şu kadar, filana da şu kadar’ diyeceğin ana kadar, sadakanı tehir etme. Zira o vakit mal filanın eline geçmiştir.  (MÜSLİM)

Ebu Yahya Useyd b. Hudeyr (ra) anlatıyor:

Ensardan bir zat:

-“Ya Resulullah! Falancayı görevlendirdiğiniz gibi beni de görevlendirmez miydiniz?” dedi. Bunun üzerine Resulullah (sav):

-“Benden sonra siz pek yakında başkalarının size tercih edilmesi ile karşılaşacaksınız. O zaman sabrediniz, ta ki (Kevser havuzunda) bana kavuşasınız.” Buyurdu. (BUHARİ-MÜSLİM)

İnsanlar hayır işlerler, onların mükafatları ancak akıllarına göre verilir.” (RAMUZÜ’L EHADİS/2961)

Kabrin sıkması müminin affedilmemiş her günahına kefarettir. Zekeriyya nın oğlu Yahya yı arpa ekmeği yemesi sebebiyle sıktıkça sıkmıştı. (RAMUZÜ’L EHADİS/2674)

Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: ""Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, üzerinde siyah (yünden) nakışlı bir kumaş olduğu halde sabahleyin (evden) çıktı. O sırada Hasan geldi, onu örtünün altına soktu. Sonra Hüseyin geldi onu da soktu. Sonra Fatıma geldi, onu da soktu. Sonra Ali geldi onu da örtünün altına soktu. Sonra da: Ey Ehl-i Beyt Allah günahlarınızı giderip sizi tertemiz yapmak isttiyor" (Ahzab 33) buyurdu."  (KÜTÜB-İ SİTTE/4462)

Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Bir adam: "Ey Allah'ın Resûlü! Bana kısa bir nasihatta bulun, uzun yapma! Tâ ki nasihatini unutmayayım" demişti (ve birkaç kere tekrar etmişti). Aleyhissalatu vesselam (bir kelimeyle): "Öfkelenme!" cevabını verdi!" (KÜTÜB-İ SİTTE/4286)

Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Ey Allah'ın Resûlü, sana Safiyye'deki şu şu hal yeter!" demiştim. (Bundan memnun kalmadı ve:) "Öyle bir kelime sarfettin ki, eğer o denize karıştırılsaydı (denizin suyuna galebe çalıp) ifsad edecekti" buyurdu. Hz. Aişe ilaveten der ki: "Ben Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a bir insanın (tahkir maksadıyla) taklidini yapmıştım. Bana hemen şunu söyledi: "Ben bir başkasını (kusuru sebebiyle söz veya fiille) taklid etmem. Hatta (buna mukabil) bana, şu şu kadar (pek çok dünyalık) verilse bile!" (KÜTÜB-İ SİTTE/4292)

Müstevrid radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim bir müslüman(ı gıybet ve şerefini payimal etmek) sebebiyle tek lokma dahi yese, Allah ona mutlaka onun mislini cehennemden tattıracaktır. Kime de müslüman bir kimse(ye yaptığı iftira, gıybet gibi bir) sebeple (mükafaat olarak) bir elbise giydirilirse, Allah Teâla Hazretleri mutlaka, onun bir mislini cehennemden ona giydirecektir. Kim de (malı, makamı olan büyüklerden) bir adam sebebiyle bir makam elde eder (orada salâh ve takva sahibi bilinerek para ve makama konmak için riyakarlıklara girer)se Allah Teâla Hazretleri Kıyamet günü onu mürâiler makamına oturtarak (rezil eder ve mürailere münasib azabla azablandırır.)" (KÜTÜB-İ SİTTE/4294)

İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Bana kimse, ashabımın birinden (canımı sıkacak bir) şey getirmesin. Zira ben, sizin karşınıza, içimde hiç bir şey olmadığı halde çıkmak istiyorum." (KÜTÜB-İ SİTTE/4299

 İstanbul -28.09.2004
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail