Yakin imanın
bütünüdür.(İHYAU’-ULÜMİ’D-DİN CİLT I/S.185)
Kullara farz kıldığım ibadet yapıldıktan
sonra, kullarım bana ne ile yaklaşır bilirmisiniz. Evet kulum bana
daima yaklaşır. Bu yaklaşma farz ile başlar, nafile ile gelişir. Bana
yaklaşınca onu severim. Her kuvvetini ben veririm. Benimle işitir,
benimle tutar ve benimle görür. (FETHU’R- RABBANİ S.210)
Kıyamet gününde azab
bakımından insanların en ağır olanları bir peygamberin onu öldürdüğü
veya bir peygamberi öldüren kişidir, Bir de delalet önderleriyle
temsilcilerden bir temsilcidir. (İBN KESİR /S.362)
Hz. Âişe (radıyallâhu
anhâ) anlatıyor:
"Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm), geceleyin ben önünde, kıbleyle arasında bir
cenaze gibi
uzanmış yatarken, namaz kılardı.
Vitir kılacağı zaman bana da haber verirdi, ben de vitir kılardım."
(HADİS)
Hz Ebu Hureyre
radıyallahnalatıyor:
Resulullah aleyhisselatu vesselam buyurdular ki :
”İnsanlar öyle aldatıcı yıllar görecek ki, o yıllarda yalancılar
tasdik, doğru söyleyenler tekzip edilecekler.. Keza o yıllar da haine
itimad edilecek, emin kimseye de hainsin denecek. O zaman ruvaybıda
adam amme işinde söz sahibi olacak.
“Ruvaybıda kimdir?”
diye sorulmuştu :
“Amme işlerinde (söz sahibi olan ) değersiz adam” diye cevap verdi.
(HADİS)
Hz enes İbnu Malik
radiyallahu anh anlatıyor.
”Resulallah aleyhisselatu vesselam buyurdular ki :
”(İslamı yaşama) işi gittikçe zorlaşacak. Dünyada (gerçek
Müslümanlara) gittikçe sırt çevirecek. İnsanların da cimriliği
artacak. Kıyamet ancak şerirlerin tepesine kopacak. Mehdi,
Hz.İsa’dan başkası değildir.” (HADİS)
Yine Hz. Enes
(radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:"
Cehennem, içerisine asiler atıldıkça:
"Daha var mı?" demekten geri durmaz. Bu hal, Rabbu'l-İzze'nin
cehennemin üzerine ayağını koyup, iki yakasını dürüp birleştirmesine
kadar devam eder. İşte o zaman cehennem:
"Yeter, yeter. İzzet ve keremine yemin olsun yeter!" der.
Cennette fazlalık devam eder. Allah, ona mahsus yeni bir halk yaratır
ve bunları cennetin fazla kısmına yerleştirir.
(HADİS)
Ölen bir nefis (ölüm
anında) Allah’ın bir ve benim Allah elçisi olduğuma şehadet eder,
kalbide bunu tasdik ederse, Allah mutlaka ona mağfiret kılar. (HADİS)
Hz. Cabir
(radıyallahu anh) anlatıyor:
"Hendek'in kazılması sırasındaydı. Aleyhissalâtu vesselâm'ın çok
acıktığını gördüm. Hanımıma gelerek:
"Yanında yiyecek bir şey var mı, Aleyhissalâtu vesselâm'ı çok acıkmış
gördüm" dedim. İçerisinde bir sa' kadar arpa bulunan bir dağarcık
çıkardı. Bizim evcilleşmiş bir koyuncuğumuz vardı. Zevcem koyunu
kesti, arpayı da öğüttü. Ben işimi bitirinceye kadar o da bitirdi.
Koyunu onun çömleğine parçaladım. Sonra Ayhissalâtu vesselâm'ın yanına
döndüm. Hanımım:
"Sakın beni
Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a karşı mahcup etmeyesin!" dedi.
Ben Aleyhissalâtu vesselâm ve beraberindekilerin yanına geldim ve
gizlice:
"Ey Allah'ın
Resulü! Bir hayvancığımız vardı kestik, evde bulunan bir sa' kadar
arpayı da öğüttük. Haydi siz ve beraberinizdekiler bize buyurun!"
dedim. Ama Resulullah yüksek sesle:
"Ey Hendek halkı!
Ca'bir size ziyafet hazırlamış! Haydi buyurun!" diye bağırdı. (Bana
da):
"Ben gelinceye
kadar tencereyi ocaktan indirmeyin, hamurunuzu da ekmek yapmayın!"
buyurdular. Ben (eve) geldim. Halktan önce Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm) geldi. Ben hanımıma uğramıştım. Bana:
"Yaptığını gördün
mü, (beni mahcup edeceksin), alacağın olsun" dedi. Ben de:
"Senin söylediğini
yaptım" dedim. Hemen hamuru çıkardım. Aleyhissalâtu vesselâm içine
tükrüğünden koydu ve bereketle dua etti, sonra tencereye yöneldi,
ona da tükrük koyup bereketle dua etti. Sonra zevceme:
"Ekmek yapacak bir
kadın çağır, seninle ekmek yapsın! Tencereden de kepçeyle al, onu
ocaktan indirme!" diye talimat verdi.
Gelenler bin kadardı.
Allah'a yemin olsun hepsi de (doyuncaya kadar) yedi ve sofradan
ayrıldı. Tenceremiz, olduğu gibi kaynıyordu. Hamurumuz ise, ekmek
yapılıyor olduğu halde aynen (eksiksiz) duruyordu." (HADİS)
İstanbul
-28.12.2004
http://sufizmveinsan.com
|