Herhangi bir adam,
babasının yüzüne şefkat ve merhametle bakarsa, bu onun için kabul
edilmiş bir hac sevabı gibi kayda geçer.”
( RAMUZÜL
EHADİS/ S.4729)
Hz. Ebu Hüreyre anlatıyor: ''Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "(İmamlar) sizin için
kılarlar. Doğru kılarlarsa (sevabı) sizedir. Hatalı kılarlarsa (sizin
namazınızın sevabı) sizedir, hata onların aleyhlerinedir."
(KÜTÜB-İ SİTTE/2822)
Hz. Ali
radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki: "Cennette siyah gözlülerin (hurilerin) toplanma yerleri
vardır. Orada, benzerini mahlûkatın hiç işitmediği güzel bir sesle
şarkı okurlar ve şöyle söylerler: "Bizler ebedileriz, hiç ölmeyiz!
Bizler nimetlere mazharız, fakr bilmeyiz! Rabbimizden razıyız,
mükedder olmayız! Kendisinin olduğumuz beylerimize ne mutlu!"
(KÜTÜB-İ SİTTE/5075)
Hz. Enes
radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki: "Cennet ehlinin bir çarşısı vardır. Her cuma oraya
gelirler. Derken kuzey rüzgârı eser, elbiselerini ve yüzlerini okşar.
Bunun tesiriyle hüsün ve cemalleri artar. Böylece ailelerine, daha da
güzelleşmiş olarak dönerler. Hanımları: "Vallahi, bizden ayrıldıktan
sonra sizin cemal ve güzelliğiniz artmış!" derler. Erkekler de:
"Sizler de, Allah'a kasem olsun, bizden sonra çok daha
güzelleşmişsiniz!" derler."
(KÜTÜB-İ SİTTE/5076)
Muâz İbnu
Cebel (radıyalahu anh) anlatıyor: "İçinden samimi şekilde Allah
yolunda cihâd yapmayı temenni eden bir kimse, bilâhare ölse de,
öldürülse de şehid sevabı kazanır. Kim de Allah yolunda yara alsa veya
Allah yolunda -düşmanın sebep olmadığı- bir musibetle bile yaralansa
bu yara, kıyamet günü, en büyük hâli içinde rengi zaferân renginde,
kokusu da misk kokusunda olarak gelir. Kimin vücudunda, Allah yolunda
iken çıkan, iltihab gibi bir yara açılacak olsa bu da onun için
Şehidlik mührü olur."
(KÜTÜB-İ SİTTE/967)
Ebu Eyyub
(radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalàtu vesselâm)'ı
dinledim şöyle demişti: "Size bir çok memleketlerin fethi müyesser
kılınacak. Oralarda (komşu küffarla cihad için) toplanmış askeri
birlikler göreceksiniz. Size bu birliklerle sefere çıkmak vazifesi
verilecek. Bazılarınız onlarla (hasbi olarak) sefere çıkmak
istemiyerek, adamlarının arasından svışıp gazveye (ücretsiz)
katılmamanın yollarını arayacak. Arkadan da kendileriyle anlaşacak
kabileler araştırıp, onlara: "Falanca orduya size bedel katılmam için
beni ücretle tutacak yok mu, falanca orduya size bedel katılmam için
beni ücretle tutacak yok mu?" diyecek. Bilesiniz, (hasbeten gazveye
gitmekten kaçan bu adam) bir ücretlidir, son damlasına kadar kanını
akıtsa da (gazi değildir, şehit sayılmaz, uhrevî ücretten mahrumdur)."
(KÜTÜB-İ SİTTE/984)
Zeyd İbnu Eslem anlatıyor: "Ebu
Ubeyde, Hz. Ömer (radıyallahu anhümâ)'e yazarak Rum cemaatlerini ve
bunlardan duyduğu endişeyi belirtti. Hz. Ömer (radıyallahu anh)
kendisine şu cevabı verdi: "Emmâ ba'd: Bil ki, mü'min bir kula nerede
bir şiddet inecek olsa Allah ondan sonra bir ferec (kurtuluş) verir.
Zira bir zorluk iki kolaylığa asla galebe çalamaz. Cenâb-ı Hakk da
Kur'ân-ı Kerim'inde şöyle buyurmuştur: "Ey iman edenler, sabredin,
düşmanlarınızdan daha sabırlı olun, cihâda hazır bulunun, Allah'tan da
korkun ki başarıya eresiniz" (Al-i Imrân 200).
(KÜTÜB-İ SİTTE/985)
Yine Sa'd İbnu
Sa'd radıyallahu anh anlatıyor: "Ey Allah'ın Resûlü dedim, insanlar
neden yaratıldı?" "Sudan!" buyurdular.
"Ya
cennet?" dedim, o neden inşa edildi?"
"Gümüş tuğladan
ve altın tuğladan! Harcı da kokulu misk. Cennetin çakılları inci ve
yakuttan, toprağı da zâferandır. Ona giren nimete mazhar olur, eziyet
görmez, ebediyet kazanır, ölümle karşılaşmaz. Elbisesi eskimez,
gençliği kaybolmaz."
Aleyhissalâtu
vesselâm sözlerine şöyle devam buyurdular: "Üç kişi vardır duaları
reddedilmez (mutlaka kabul edilir):
-Âdil imâm
(devlet başkanı).
-İftarını
yaptığı zaman oruçlu.
-Zulme
uğrayanın duası.
Allah,
(mazlumun) duasını bulutların fevkine çıkarır ve onlara sema kapıları
açılır ve Allah Teâla Hazretleri:
"İzzetime yemin
olsun! Vakti uzasa da, duanı mutlaka kabul edeceğim!" buyurur."
(KÜTÜB-İ SİTTE/5063)
Bu dünyada
bir garip veya bir yolcu gibi ol. (Hz Muhammed’in hayatı Martın Lings/
S.491)
İstanbul
-22.03.2005
http://sufizmveinsan.com
|