Abdullah İbnu Amr İbni'l-Âs
(radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)
buyurdular ki:
"Cuma namazına üç (grup)
insan katılır:
1) Kişi var, namaza
katılır, boş konuşma yapar. Bunun namazdan hissesi, o konuşmasıdır.
2) Kişi var namaza gelir
duâ eder. Bu kimse Allah'a duâda bulunmuştur, Allah dilerse onun
istediğini hemen verir, dilerse vermez.
3) Kişi vardır, namaza
gelir sadece dinler ve sükut eder, mü'-minlerin arasından yararak
geçmez, kimseye eza vermez. Onun bu namazı, daha önce geçen cumaya ve
fazladan da üç güne kadar (günahlarına) kefarettir. Bu hal Cenâb-ı
Hakk'ın şu sözüne binaendir: "Kim bir hayır yaparsa bu kendisinden on
misliyle kabul edilir" (En'âm 160).(KÜTÜB_İ SİTTE/ 9-184 / 2851 )
Hz. Ali (radıyallâhu anh)
Kûfe'de hutbe verirken minberden şöyle seslenmiştir:
"Cuma günü olunca şeytan
çarşı ve pazara erkenden bayraklarıyla gider, insanlara bin bir engel
çıkararak mâni olmaya, onları cumadan (hiç olmazsa) geciktirmeye
çalışır. Melekler de erkenden gidip mescidin kapılarına dururlar.
Gelenleri birinci saatte gelenler, ikinci saatte gelenler diye
yazarlar. Bu hâl imam (hutbeye) çıkıncaya kadar devam eder. Kişi
mescidde, imamı görüp, dinleyebileceği bir yere oturup, can kulağıyla
dinledi ve konuşmadı mı, kendisine iki kat sevap vardır. Kişi uzakta
kalır ve imamı dinleyemeyeceği bir yere oturur, sessiz durur ve
konuşmazsa bir hisse sevap alır. Eğer, imamı görüp dinleyebileceği
bir yere oturur fakat boş konuşma yapar, sessiz kalmazsa, ona iki
hisse vebal yazılır. Eğer, dileme ve görme imkânı olmayan bir yere
oturur ve boş konuşur ve sessiz kalmazsa, ona bir hisse vebal vardır.
Kimde yanındaki arkadaşına cuma günü "sus" derse "boş konuşmuş" olur.
Kim de boş konuşur ise, o cumadaki sevaptan nasibsiz kalır."(Hz. Ali)
konuşmasının sonunda şunu söyledi: "Ben bunu Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'dan işittim." (KÜTÜB_İ SİTTE/ 9-186,187 / 2852)
Târık İbnu Şihâb
(radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)
buyurdular ki:
"Cuma namazı, dört kişi
hariç geri kalan her müslüman üzerine cemaat içinde yapması gereken
vacib bir hakk'dır. Cumadan istisna edilen bu dört kişi şunlardır:
Köle, kadın, çocuk ve hasta." (KÜTÜB_İ SİTTE/ 9-188 / 2853)
Abdullah İbnu Amr İbni'l-Âs
(radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki:
"Ezanı her işitene cuma farzdır." (KÜTÜB_İ SİTTE/ 9-190 / 2854)
Hz.Hafsa (radıyallâhu anhâ)
anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Her ihtilam olan erkeğe
cumaya gitmek vacibtir. Cumaya her gidene de gusül vacibtir." (KÜTÜB_İ
SİTTE/ 9-190 / 2855)
Ebû'l-Ca'd ed-Dumrî
anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Kim önemsemiyerek üç
cumayı terkedecek olursa, Allah onun kalbini mühürler." (KÜTÜB_İ SİTTE/
9-193 / 2860)
Buhârî'nin bir diğer
rivâyetinde şöyle gelmiştir:
"Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) soğuk şiddetlenince namazı erken (ilk vaktinde) kılardı.
Sıcak şiddetlenince namazı-yani cum'a'yı- (öğleyin biraz) serinleyince
kılardı." (KÜTÜB_İ SİTTE/ 9-195 / 2864)
Hz. Câbir (radıyallâhu anh)
anlatıyor:
"Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) hutbe verdi mi gözleri kızarır, sesi yükselir, öfkesi
artardı. Sanki bir orduya :
"Düşmanınız akşama veya
sabaha size baskın yapacak!" diye tehlikeyi haber veren komutan gibi
(fevkalde ciddî bir edâ ile):
"Ben size, Kıyâmet şu iki
parmak kadar yakınlaşmış olduğu bir zamanda peygamber gönderildim"
der ve şehadet parmağı ile orta parmağını birbirine yaklaştırarak
gösterir, sözlerine şöyle devam ederdi:
"Emmâ bâd! Bilesiniz,
sözlerin en hayırlısı Kitabullah'tır. En güzel yol da Muhammed'in
yoludur,. İşlerin en şerlisi de sonradan ihdâs edilenlerdir. Her
bid'at dalâlettir."Ayrıca şunları da söylerdi:
“Ben her mü'mine kendi
nefsinden daha yakınım. Nitekim, kim bir mal bırakırsa bu ailesi
içindir. Kim bir borç veya (bakıma muhtaç) horanta bırakırsa bu bana
aittir ve benim üzerimedir." (KÜTÜB_İ SİTTE/ 9-201 / 2871)
İstanbul -26.07.2005
http://sufizmveinsan.com
|