Yine Ebû Hüreyre
(radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm),
Necâşî rahimehullah'ın vefatını, ölümünün aynı gününde haber verdi.
Ashâbıyla musallâya gitti, orada saf bağlatıp dört tekbir getirerek
namaz kıldırdı."(KÜTÜB_İ SİTTE/9-369 / 3058)
Hz. Câbir
(radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)
buyurdular ki:
"Çocuk (doğumunda)
ağlamadan ölürse üzerine namaz kılınmaz, vâris olmaz, ona da vâris
olunmaz." (KÜTÜB_İ SİTTE/9-376 / 3069)
Ebu Hüreyre
(radıyallahu anh) anlatıyor: "Siyahî bir kadın - veya bir genç -
mescidin kayyumluk hizmetini yürütüyor (süpürüp temizliyor)du.
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir ara onu göremez oldu. "Kadın -
veya genç - hakkında (ne oldu? Diye) bilgi sordu."O öldü!" dediler.
Bunun üzerine"Bana niye haber vermediniz?" buyurdular. Ashab sanki
kadıncağızın - veya gencin - ölümünü (mühim addetmeyip)
küçümsemişlerdi. Aleyhissalâtu vesselâm: "Kabrini bana gösterin!" diye
emrettiler. Kabir gösterildi. Resûl-i Ekrem kadının kabri üzerine
cenaze namazı kıldı. Sonra:"Bu kabirler, sâhiplerine karanlıkla
doludur. Allah, onlar için kıldığınız namazla kabirleri onlara
aydınlatır" buyurdular. (KÜTÜB_İ SİTTE/9-383 / 3078)
Ukbe İbnu Âmir
(radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Uhud
şehidleri için sekiz yıl sonra, sanki dirilerle (de) ölülerle (de)
vedalaşıyormuşçasına cenaze namazı kıldı." (KÜTÜB_İ SİTTE/9-385 / 308)
Ebu Berze
el-Eslemî (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) Mâiz İbnu Mâlik'in cenazesine namaz kılmadı. Ancak ona namaz
kılınmasını yasaklamadı da." (KÜTÜB_İ SİİTE/9-387 / 3083)
Hz. Ebû Hüreyre
(radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a
üzerinde borç olan bir ölü getirildiği zaman:
"Borcunu ödeyecek
bir mal bıraktı mı?" diye sorardı. Eğer yeterli mal bıraktığı
söylenirse namazını kılardı. Aksi taktirde:"Arkadaşınızın namazını
kılın!" derdi. Ancak Allahu Teâla Hazretleri, Resûlüne fetihler
müyesser ettiği zaman (her getirilenin) namazını kıldı ve (borcu var
mı? Diye) sormadı. Şöyle derdi:"Ben mü'minlere nefislerinde evlâyım.
Öyleyse, kim borç veya ağır bir yük veya horanta bırakırsa o banadır,
benim üzerimedir. Kim de mal bırakırsa o da kendi vârislerinedir."
(KÜTÜB_İ SİTTE/9-389 / 3084)
Câbir İbnu Semüre
(radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a,
kendisini öldüren bir adam getirilmişti, üzerine namaz, kılmadı."
(KÜTÜB_İ SİTTE/9- 391 /3085)
Mâlik İbnu Hübeyre
(radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)
buyurdular ki:
"Bir müslüman ölür
ve üzerine, müslümanlardan üç saf namaz kılarsa, (Allah şefaati)
mutlaka vâcib kılar."(Hadisin râvisi) Mâlik (radıyallahu anh),
cenazeye katılanlar az olursa, bu hadis sebebiyle cemaati üç safa
taksim ederdi." (KÜTÜB_İ SİTTE/9-392 / 3088)
Ebu Katâde
(radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)
buyurdular ki:
"Biriniz mescide
girince oturmazdan önce iki rek'at kılıversin." (KÜTÜB_İ SİTTE/9-395 /
3089)
İstanbul
-30.11.2005
http://sufizmveinsan.com
|