-290-


Iyı hurma cennetten  gelmedir ve onda zehirlenmenin şifası vardır. Mantar ise kudret helvasından ve onun suyu gaz için şifadır. (İBN KESİR CİLT II /S.346)

Taun bir azabtır. Onunla sizden önce geçenler azablandırılmışlardır. (İBN KESİR CİLT II/ S.353)

Size bir hediye verildiinde ona misliyle mukabelede bulunun. Eğer buna gücünüz yetmiyorsa onu karşılayacak derdcede ona dua ediniz. (İHYAU’-ULÜMİ’D-DİN CİLT I/ S.619)

Rabbınızı güneş ve ayı görür gibi göreceksiniz. O’ nu görmek bir karşılığa bağlı değildir. (FETHU’R- RABBANİ/ S.186)

Gıybet zinadan daha beterdir. Çünkü kişi zina yapar, tevbe eder; Allah da tevbesini kabul eder. Gıybet yapan kimse ise, onu gıybetinde bulunduğu kimse affetmedikçe Allah affetmez. ( RAMUZÜL EHADİS/ 2772)

Ebu Berze (ra) anlatıyor:

Peygamberimiz (sav) ömrünün sonlarına doğru herhangi bir meclisten kalkmak isteyince; ’’Ey Allah’ım! Seni hamdinle tesbih ederim. Ben bilirim ki, Sen’den başka mabud yoktur, ancak Sen varsın. Sen’den af dilerim. Sana yönelirim’’ derdi.

Bunun üzerine zatın biri;

-Ya Resulullah (sav)! Sen geçmiş günlerde söylemediğin sözleri söylüyorsun, deyince; Peygamberimiz (sav) ’’Bu sözler mecliste meydana gelen kusurlara kefarettir’’ buyurdu. (EBU DAVUD, HAKİM)

Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Beni İsrail'de birbirine zıd maksad güden iki kişi vardı: Biri günahkardı, diğeri de ibadette gayret gösteriyordu. Abid olan diğerine günah işlerken rastlardı da: "Vazgeç!" derdi. Bir gün, yine onu günah üzerinde yakaladı. Yine, "vazgeç" dedi. Öbürü: "Beni Allah'la başbaşa bırak. Sen benim başıma müfettiş misin?" dedi. Öbürü: "Vallahi Allah seni mağfiret etmez. Veya: "Allah seni cennetine koymaz!" dedi. Bunun üzerine Allah ikisinin de ruhlarını kabzetti. Bunlar Rabülâleminin huzurunda bir araya geldiler. Allah Teâla Hazretleri ibadette gayret edene: "Sen benim elimdekine kadir misin?" dedi. Günahkara da dönerek: "Git, rahmetimle cennete gir!" buyurdu. Diğeri için de: "Bunu ateşe götürün!" emretti." (KÜTÜB-İ SİTTE /4116)

Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Bir adam vardı, (günah işleyerek nefsine zulmetmekte) çok ileri idi. Ölüm gelip çatınca oğullarına dedi ki: "Ben ölünce, cesedimi yakın, külümü iyice ezin ve rüzgarın önünde saçın. Allah'a yemin olsun, eğer Rabbim beni bir yakalarsa hiç kimseye vermediği azabı verir!" Ölünce, bu söylediği ona yapıldı. Allah da arz'a emrederek: "Sende ondan ne varsa bana toplayıver!" dedi. Arz da topladı. Adam ayakta duruyordu. "Sen böyle bir vasiyeti niye yaptın?" diye Rabb Teâla sordu.
"Senden korktuğum için ey Rabbim!" cevabını verdi. Allah Teâla Hazretleri bu cevap üzerine onu affetti." (KÜTÜB-İ SİTTE /4117)

Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Allah Teâla Hazretleri diyor ki: "Ey Ademoğlu! Sen bana dua edip, (affımı) ümid ettikçe ben senden her ne sâdır olsa, aldırmam, ben seni affederim. Ey Ademoğlu! Senin günahın semanın bulutları kadar bile olsa, sonra bana dönüp istiğfar etsen, çok oluşuna bakmam, seni affederim. Ey ademoğlu! Bana arz dolusu hata ile gelsen, sonunda hiç bir şirk koşmaksızın bana kavuşursan, seni arz dolusu mağfiretimle karşılarım." (KÜTÜB-İ SİTTE /4114)

    İstanbul -10.01.2006
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail