-294-


Ben kıyametin eşiğinde kılıçla gönderildim. Ta ki şirk koşmadan yalnızca Allah’a ibadet edilsin diye. Benim rızkım mızrağımın gölgesinde kılınmıştır. Zillet ve küçüklük benim buyruğuma muhalefet edenlerin üzerine verilmiştir. Kim de bir kavme benzerse şüphesiz onlardandır. (İBN KESİR CİLT II /S.481)

Her sonradan meydana gelmiş olan şey bid’attır. (İBN KESİR CİLT II /S.224)

Kim bir hayvana sövmek ve dövmek suretiyle eziyet eder, gücünden fazla yük vurursa kıyamette cezasını çeker. (İHYAU’-ULÜMİ’D-DİN CİLT I/S.754)

Ey dünya, dostlarıma ilk anlarda acı ol; ta ki seni sevmeyeler. Son demlerinde ise hizmetçi ol; seninle uğraşıp yorulmayalar. (FETHU’R- RABBANİ S.450)

İnsanlar hayır işlerler. Onların mükafatları ancak akıllarına göre verilir. (RAMUZÜL EHADİS /2961)

Bera (ra) anlatıyor:
Resulullah (sav) buyurdu ki: ’’Karşılaştıkları zaman el sıkışan iki Müslümanın, ayrılmadan önce günahları affedilir.’’ (EBU DAVUD

Ebu Dâvud'da, İbnu Abbâs'tan yapılan bir diğer rivâyet şöyledir: "Ali radıyallahu anh yanıma girdi. Su dökmüş (küçük abdest bozmuş) idi. Abdest suyu istedi. İçinde su olan bir kap getirdik. Bana:

"Ey İbnu Abbâs! Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın nasıl abdest aldığını sana göstereyim mi?" dedi. Ben de: "Evet göster!" dedim. Bunun üzerine su kabını elleri üzerine eğdi ve ellerini yıkadı. Sonra sağ elini kaba soktu, onunla diğeri üzerine su döktü, sonra iki avucunu yıkadı. Sonra mazmaza ve istinşakta bulundu. Sonra iki elini birden kaba soktu. İkisiyle birlikte su avuçlayıp yüzüne çarptı. Sonra başparmaklarını kulaklarının ön kısmına soktu. Sonra ikinci, üçüncü sefer aynı şeyleri tekrar etti. Sonra sağ eliyle bir avuç su aldı ve bunu alnına döktü ve yüzü üzerine akmaya bıraktı. Sonra dirseklerine kadar kollarını üçer kere yıkadı. Başını ve kulaklarının arkasını meshetti. Sonra tekrar her iki elini beraberce kaba soktu. Bir avuç su alıp onu pabuç içinde olan (sağ) ayağına vurdu ve o su ile ayağını yıkadı. Sonra aynı muameleyi diğer ayağına, (sola) yaptı.''

(Abdullaş el-Havlani) der ki: "(İbnu Abbâs'a) sordum: "Ayaklar ayakkabı içinde olduğu halde mi?''.

"Evet dedi, ayakkabı içinde olduğu halde.'' Ben tekrar sordum:

"Ayakkabı içinde mi?''

"Evet! dedi, ayakkabı içinde!" Ben tekrar sordum: "Ayakkabı içinde mi?''

"Evet! dedi, Ayakkabı içinde." (KÜTÜB-İ SİTTE /3566)

Berâ radıyallahu anh anlatıyor: "Biz Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'la birlikte bir cenazede beraberdik. Aleyhissalâtu vesselâm kabrin kenarına oturup ağladılar, öyle ki (göz yaşlarıyla) toprak ıslandı. Sonra da: "Ey kardeşlerim İşte (başımıza gelecek) bu aynı (ölüm hadisesi) için iyi hazırlanın" buyurdular." (KÜTÜB-İ SİTTE /7244)

Ebu Hureyre (ra) anlatıyor

“Hz. Resulullah (sav) buyurdular ki: “Ramazan ayından sonra en faziletli oruç, Allah’ın ayı ölan Muharrem (ayında tutulan) dır. Yine farz namazından sonra en faziletli namaz da geceleyin kılınan namazdır.”(MÜSLİM)

İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Medine'ye gelince, yahudileri Aşüra günü oruç tutar gördü. Onlara:

"Bu da ne, (niçin oruç tutuyorsunuz)?" diye sordu.

Bu, sâlih (hayırlı) bir gündür. Allah, o günde Beni İsrâil'i düşmanlarından kurtardı. (Şükür olarak) Hz. Musa o gün oruç tuttu '' dediler. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm):

"Ben Musa'ya sizden daha layığım" buyurup o gün oruç tuttu ve müslümanlarada tutmalarını emretti.(KÜTÜB-İ-SİTTE/3126)

    İstanbul -08.02.2006
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail