Siz
dua edip de duanıza icabet edilmeyeceği günden önce ma’rufu emredin
ve münkerden nehyedin. ( İBN KESİR CİLT V /S.2431)
Mukakkak ki Allah bazı kişilerin ameli nedeniyle halka azab etmez.
Ta ki onlar kendi aralarında kötülüğü görüp de onu reddetmeye
güçleri yettiği halde, bunu yapmazlar. Halk böyle yaptığı zaman;
bazı kişilerin amellerinden dolayı Allah halkı azablandırır. ( İBN
KESİR CİLT V /S.2431)
Andolsun ki (Ey Allah’ ın Beyti) Allah seni şerefli kılmıştır. Seni
büyütmüştür. Mümin senden (Kabe’den) daha saygı değer bir
(yaratıktır).
( RAMUZÜL EHADİS/4323)
Zarar
vermek ve zarara zararla karşılık vermek yoktur. (İBN MACE)
(Mümin) kardeşinle münakaşa etme, onun hoşuna gitmeyecek şakalar
yapma ve ona yerine getirmeyeceğin bir söz verme. (TIRMIZİ)
Fedale
İbnu Ubeyd radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu
vesselam buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri, güzel sesle
Kur'an'ı açıktan okuyan kimseyi dinleme hususunda, güzel sesli
cariyesini dinleyen erkekten daha çok alaka sahibidir." (KÜTÜB-İ
SİTTE /6351)
İbnu
Abbâs radıyallahu anhümâ anlatıyor: "Ben Resûlullah aleyhissâlatu
vesselâm'ın terkisinde idim. Bana şu nasihatta bulundu:
"Yavrum! Allah'a karşı (emir ve yasaklarına uyarak edebini) koru,
Allah da seni (dünya ve âhirette) korusun! Allah'ı(n üzerindeki
hukukunu) koru ki O'nu karşında (dünya ve âhiretin fenalıklarına
karşı hâmi) bulasın -veya önünde demişti: Bollukta Allah'ı tanı ki,
darlıkta da O, seni tanısın. (Dünya ve âhiretle ilgili) bir şey
isteyince Allah'tan iste. Yardım talep edeceksen Allah'tan yardım
dile. Zira kullar, Allah'ın yazmadığı bir hususta sana faydalı olmak
için biraraya gelseler, bu faydayı yapmaya muktedir olamazlar.
Allah'ın yazmadığı bir zararı sana vermek için biraraya gelseler,
buna da muktedir olamazlar. Kalemlerin mürekkebi kurudu ve sayfalar
dürüldü. Sen, yakînî bir imanla, tam bir rıza ile Allah için
çalışmaya muktedir olabilirsen çalış; şayet buna muktedir olamazsan,
hoşuna gitmeyen şeyde, sabırda çok hayır var. Şunu da bil ki
Nusret(i ilahi) sabırla birlikte gelir, kurtuluş da sıkıntıyla
gelir, zorlukta da kolaylık vardır, bir zorluk iki kolaylığa asla
galebe çalamayacaktır." ( KÜTÜB-İ SİTTE /5800)
Hz.
Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu
vesselâm buyurdular ki:
"Bir
çoban sürüsünü otlatırken, bir kurt koşarak gelip, sürüden bir koyun
kapar. Çoban kurdun peşine düşer ve koyunu ondan kurtarır. Ancak
kurt, çobana dönüp bakar ve: "Bu koyunlara yırtıcı gününde, onlara
benden başka çobanın olmadığı günde kim bakacak?" der.
Halk
bunun üzerine: "Sübhanallah! Kurt konuşur mu?" diye hayrete
düşerler. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (onların bu tereddütleri
üzerine):
"Buna ben inanıyorum, Ebu Bekr ve Ömer de inanıyor" der. Halbuki o
sırada Ebu Bekr ve Ömer orada değillerdi."
( KÜTÜB-İ SİTTE /4362)
İstanbul
-05.07.2006
http://sufizmveinsan.com
|