Ne
zaman bir Yahudi bir Müslümanla tek başına kalsa onu öldürmek
istemiştir. ( İBN KESİR CİLT V /S.2436)
Sizin
nefislerinizin, sizin üzerinizde hakkı vardır. Doğrusu gözlerinizin
de sizin üzerinizde hakkı vardır. Oruç tutun ve iftar yapın. Namaz
kılın ve uyuyun. Bizim sünnetimizi terk edenler bizden değildir. ( İBN
KESİR CİLT V/ S.2441)
Kafir dahi olsa
mazlumun ahından çekininiz! Çünkü onun ahı ile Allah arasında perde
yoktur. ( RAMUZÜL EHADİS/2057)
Hz. Ebu Hureyre (ra)
anlatıyor:
“Resulullah (sav)’ı;
“Aşikare suç işleyenler hariç, ümmetimin hepsi bağışlanmıştır. Kişinin
geceleyin bir günah işleyip, sonra Allah (c.c) onun bu ayıbını
gizlemişken sabahleyin: “Ey falan! Dün gece ben şöyle şöyle yaptım”
demesi de günahını açığa vurmasıdır. Rabbı ayıbını örterek geceyi
geçirmişken O, “Allah’ın ayıbına çektiği perdeyi kaldırarak
sabahlıyor” buyururken işittim.” (BUHARİ- MÜSLİM)
Hz. Ebu Hureyre (ra)
anlatıyor:
“Hz Peygamber
(sav)’in huzuruna içki içmiş bir adam getirilmişti. Nebiyi Muhterem:
“Ona vurunuz”
buyurdular. Ebu Hureyre der ki ”Bu emir üzerine kimimiz eliyle
vuruyor, kimimiz ayakkabısıyla vuruyor, kimimiz de elbisesiyle
vuruyorduk. Adam (cezasını çekip) ayrılınca orada bulunanlardan biri;
“Allah seni
kahretsin” diye bedduada bulundu. Allah Resulü;
“Böyle söyleyip de
şeytana yardımcı olmayın” buyurdular” (BUHARİ)
Hz. Ali
radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselam'ın
kılıncının kabzasında şu ibareyi bulduk. "Sana zulmedeni affet. Sana
küsene git, sana kötülük yapana iyilik yap! Aleyhine de olsa hakkı
söyle!" ( KÜTÜB-İ SİTTE /5803)
Resulullah
aleyhissalatu vesselam'ın zevce-i paklerinden Ümme Seleme Bintu Ebi
Ümeyye radıyallahu anha anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam
zamanında insanlar namaza durdukları vakit hiçkimsenin nazarı
ayaklarını bastığı yerden ileri geçmezdi. Resulullah aleyhissalatu
vesselam vefat edince insanlar namaza durunca hiçbirisinin nazarı
alnını koyduğu yerden ileri geçmezdi. Sonra Hz. Ebu Bekr vefat etti,
Hz. Ömer devri geldi. Bu devirde insanların nazarı kıbleden dışarı
çıkmadı. Hz. Osman halife olunca fitne başladı, insanlar da sağa sola
bakmaya başladı." ( KÜTÜB-İ SİTTE / 6469)
Hz. Aişe
radıyallahu anha anlatıyor: "Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh, Resûlullah
aleyhissalâtu vesselâm'ın yanına girmek üzere izin istedi. Bu sırada
Aleyhissalatu vesselam yatağı üzerinde yatmakta idi. Üzerinde benim
bürgüm vardı. Resûlullah halini bozmadan izin verdi. (Konuştular),
meselelerini hallettiler. Hz. Ebu Bekr gitti. Bir müddet sonra Hz.
Ömer girmek için izin istedi. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm aynı
halini hiç değiştirmeden ona da izin verdi. Ömer'in ihtiyacını da
gördü. Sonra o da gitti.
Bir müddet sonra
Osman izin istedi. Bu sefer Aleyhissalatu vesselam yatağında doğrulup
oturdu. Üstünü başını düzeltti. Bana da: "Elbiseni üzerine topla!"
emretti. Ve ona da girmesi için izin verdi. Onun da ihtiyacını gördü.
Osman da gitti.
O gidince ben
dayanamayıp: "Ey Allah'ın Resûlü! Ebu Bekir ve Ömer gelince istifini
bozmadığın halde Osman gelince kendine çekidüzen verdin. Sebebi
nedir?" diye sordum. Dedi ki:
"Osman çok
utangaç birisidir. Ben istifimi hiç bozmadan eski halimde iken içeri
aldığım takdirde arzusunu açmadan gideceğinden korktum."
Bir rivayette:
"Kendisinden meleklerin haya duydukları bir kimseden ben haya
duymayayım mı?" demiştir. ( KÜTÜB-İ SİTTE /4368)
Zeyd İbnu
Erkam radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
şöyle buyurdular: "Ben kimin dostu (mevlası) isem, Ali de onun
dostudur." (KÜTÜB-İ SİTTE /4374)
İstanbul
-25.
07.2006
http://sufizmveinsan.com
|