Sorumluluk üç kişiden kalkmıştır; Rüşde erinceye kadar
çocuktan, iyileşinceye kadar deliden, uyanıncaya kadar uyuyan
kimseden. (İBN KESİR CİLT VII /S.3147)
Şüphesiz ki cennet halkı, yüce derecelerin sahiplerini
sizin gök ufkunda batan yıldızı gördüğünüz gibi göreceklerdir. Ebu
Bekir ve Ömer onlardandır ve hatta onlardan da üstündürler. (İBN KESİR
CİLT VII /S.3238)
Kıyamet günü yetmiş millete tamamlanacağız: Biz en sonu
(fakat) en hayırlısıyız. (RAMUZÜL EHADİS/5653)
Hz. Aişe (r.ah.)
anlatıyor:
Allah Resulü'nden
(a.s.) şunları işittim: "İnsanlar Kıyamet gününde yalınayak, çıplak ve
sünnetsiz olarak haşrolunurlar." Ben de: Ey Allah'ın Resulü! Kadın ve
erkekler beraber olup birbirlerine bakacaklar mı? dedim. Allah Resulü:
"Ey Aişe! Mesele, birbirlerine bakmalarından
çok daha vahim" buyurdular. (HADİS)
Ebu Hureyre'den
(r.a.)
rivayet edildiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.)
şöyle buyurmuştur: "İnsanlar üç fırka olarak haşredilecekler: Birinci
fırka, istekliler, korkanlar. İkinci fırka, İki kişi bir deve
üzerinde, üçü bir deve üzerinde, dördü bir deve üzerinde ve on kişi
bir deve üzerinde olanlar. Geri kalanlarını da Cehennem toplayacak;
nerede geceyi geçirirlerse, o ateş de onlarla beraber geceler. Onlar
nerede istirahat ederlerse o da onlarla beraber istirahat eder.
Sabahladıkları yerde onlarla beraber sabahlar. Akşamladıkları yerde,
onlarla beraber akşamlar." (HADİS)
Enes (ra) anlatıyor:
Adamın biri: ’’Ya Resulullah! Bizden biri kardeşi yahut
arkadaşı ile karşılaştığında (selamlama niyetiyle) önünde eğilebilir
mi?’’ diye sordu. Efendimiz de ’’Hayır’’ cevabını verdi. Adam: ’’Onu
kucaklayıp öpebilir mi?’’ diye sordu. Resulullah (sav): ’’Hayır’’
buyurdu’’. Adam: ’’Elinden tutup musahafa edebilir mi?’’ diye sordu.
Resulullah (sav):’’Evet’’ cevabını verdi. (TIRMIZİ)
Mugire İbnu
Şu'be radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki:
"Hz. Musa
aleyhisselâm Rabbine sordu:
"Derece
itibariyle cennet ehlinin en düşüğü nasıldır?" Rab Teâla buyurdu: "O,
cennet ehli cennete dahil edildikten sonra gelecek olan bir adamdır ki
kendisine:
"Cennete gir!"
denilir. Adam:
"Ey Rabbim
nasıl gireyim. Herkes yerlerine yerleşti, mekanlarını tuttu!" der. Ona
şöyle denilir:
"Sana dünya
meliklerinden birinin mülkü kadar mülk verilmesine razı mısın?"
"Rabbim,
razıyım!" der. Rab Teâla:
"Sana bu
verilmiştir. Onun misli, onun misli, onun misli, onun misli de."
Adam
beşincide:
"Ey Rabbim
razı oldum (yeter!)" der. Rab Teâla:
"Bu sana
verildi, on misli daha verildi. Ayrıca gönlün her ne isterse, gözün
neden zevk alırsa, sana hep verilmiştir!" buyurur. Adam:
"Rabbim razı
oldum (yeter!)" der. (Hz. Musa sormaya devam eder):
"Ya derecesi
en üstün olan (nasıldır)?"
"İşte irade
ettiklerim bunlardı. Onların keramet fidanlarını kendi elimle diktim
ve üzerlerine mühür vurdum. Onlara hazırladığımı, ne bir göz görmüş ne
bir kulak işitmiştir, hiçbir beşer kalbine de hutur etmemiştir."
(KÜTÜB-İ SİTTE /5102)
Ebu Sa'id
el-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki: "Allah Teâla hazretleri cennet ehline;
"Ey cennet
ahalisi!" diye seslenir. Onlar:
"Ey Rabbimiz,
buyur! Emrine âmâdeyiz! Hayır senin elindedir!" derler. Rab Teâla:
"Razı oldunuz mu?
diye sorar. Onlar:
"Ey Rabbimiz!
Razı olmamak ne haddimize! Sen bize mahlûkatından bir başkasına
vermediğin nimetler verdin!" derler. Rab Teâla:
"Ben sizlere
bundan daha fazlasını vereyim mi?" der. Onlar:
"Bu
verdiklerinden daha üstün ne olabilir?" derler. Rab Teâla:
"Size rızamı
helal kıldım. Artık, size ebediyen gadab etmeyeceğim!" buyururlar."
(KÜTÜB-İ SİTTE /5103)
Sa'd İbnu Ebi
Vakkas radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
Tebük seferine çıkınca Hz. Ali'yi geride (Medine'de) bırakmıştı.
"Ey Allah'ın
Resûlü, siz beni çocukların ve kadınların arasında mı bırakıyorsunuz?"
dedi (kalmak istemedi). Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam:
"Sen, Hz.
Harun'un, Hz. Musa yanında aldığı yeri, benim yanımda almaktan razı
değil misin? Şu farkla ki, benden sonra peygamber yok!" buyurdular." (
KÜTÜB-İ SİTTE /4375)
İstanbul
-06.
09.2006
http://sufizmveinsan.com
|