Ebu Hureyre'den (r.a.) bildirildiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurmuştur:
Malın zekatını vermeyen hiç bir kimse yoktur ki kıyamet günü malı,
böğrünün, alnının ve sırtının dağlanacağı ateşten bir kılıç haline
getirilmesin. Bu, insanlar arasında hükmedilip cennete veya cehenneme
giden yolu görülünceye kadar süreli elli bin sene olan bir günde vuku
bulacaktır. (İBN KESİR CİLT VII /S.3471)
Muhammed İbn Ebu
Adiyy’ın Enes’ten rivayetine göre; Allah Resulu (s.a.v) bir adama;
Müslüman ol, buyurmuştu. Adam; Kendimi isteksiz buluyorum, demiş.
Allah Resulu; İsteksiz dahi olsan Müslüman ol, buyurmuştu. (İBN KESİR
CİLT VII/ S.3505)
Muhakkak bir kişi
insanlar nazarında cennet ehlinin ameli gibi amel eder durur. Oysa o
kimse insanlarca bilinmeyen bir sebepten (dolayı) nar ehlindendir. Bir
kişi de var ki insanlar nazarında cehennem ehlinin ameli gibi amelde
bulunur fakat o aslında cennet ehlindendir.
( RAMUZÜL
EHADİS/1347)
Fedale b. Ubeyd (ra)
anlatıyor.
Resulullah (sav)
cemaate namaz kıldırırken şiddetli açlıktan dolayı namazda ayakta
duramayıp, bayılıp yere düşen olurdu. Bunlar suffe ehli idi. Öyle ki
(onları böyle gören) bedeviler, ”Bunlar delirdi” derlerdi.
Peygamberimiz (sav) namazı kıldırınca onların yanına varır, şöyle
buyururdu: “Allah katında sizlere hazırlananları bilseniz, daha çok
açlık ve yoklukla karşılaşmak ısterdiniz.”(TIRMİZİ)
Semure (ra)
anlatıyor:
Hz. Resulallah
(sav) buyurdular ki:
“Beyaz renkli
elbise giyiniz. Çünkü o daha temiz ve daha güzeldir. Ölülerinizi de
beyaz kefenlere sarınız.” (NESAİ, HAKİM)
"Cennetlikler
cennete girince Allah Teâla Hazretleri:
"Bir şey daha
istiyorsanız söyleyin, onu da ilaveten vereyim!" buyurur.
Cennetlikler:
"Sen bizim
yüzlerimizi ak etmedin mi? Sen bizi cennete koymadın mı? Sen bizi
cehennemden kurtarmadın mı (daha ne isteyeceğiz?)" derler. Derken
perde açılır. Onlara, yüce Rablerine bakmaktan daha sevimli bir şey
verilmemiştir."
Süheyb der ki:
"Resûlullah bu sözlerinden sonra şu ayeti tilavet buyurdular.
(Mealen): "İyi iş, güzel amel yapanlara daha güzel iyilik bir de
ziyade vardır" (Yunus 26). (
KÜTÜB-İ SİTTE /5122)
Ebu Zerr
radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a: "Sen
Rab Teâla'nı hiç gördün mü?" diye sordum.
"Nurdur, ben
O'nu nasıl görürüm" buyurdular." (
KÜTÜB-İ SİTTE /5123)
Ebu Musa
(radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)
buyurdular ki: "Rüyamda kendimi Mekke'den, hurma ağaçları bulunan bir
beldeye hicret ediyorum gördüm. Ben bunu, hicretimin Yemâme'ye veya
Hacer'e olacağı şeklinde tahmin etmiştim, meğer Yesrib Şehrine imiş.
Bu rüyamda kendimi bir kılıncı sallıyor gördüm, kılıncın başı
kopmuştu. Bu, Uhud Savaşı'nda mü'minlerin maruz kaldıkları musibete
delâlet ediyormuş. Sonra kılıncımı tekrar salladım. Bu sefer,
eskisinden daha iyi bir hal aldı. Bu da, Cenab-ı Hakk'ın fetih ve
Müslümanların biraraya gelmeleri nevinden lutfettiği nimetlerine
delâlet etti. O aynı rüyamda sığırlar ve Allah'ın (verdiği başka)
hayrını gördüm. Sığırlar Uhud gününde mü'minlerden bir cemaate çıktı,
(gördüğüm başka) hayır da Allah'ın Bedir'den sonra (nasib ettiği
fetihlerin) hayrı ve bize Rabbimizin lutfettiği (Bedru'l-Mev'id)
sıdkının sevabı olarak çıktı." (
KÜTÜB-İ SİTTE /943)
İstanbul
-05. 12.2006
http://sufizmveinsan.com
|