-352-


Kişinin en hayırlı malı, peşine düşerek dağların tepelerine, yağmurların düştüğü yerlere gideceği ve böylece dinini fitnelerden koruyacağı koyun olacaktır. (İBN KESİR /CİLT VII S.3671)

Allah’a karşı  insanların en azgını, şüphesiz bir peygamberi öldüren veya peygamberin kendisini öldürdüğü kimsedir.  (İBN KESİR CİLT VIII /S.3786)

İnsanlar arasında ayrılık ve ihtilaf olacak. Bu ve arkadaşları doğru yol üzere olacaklar.” –Ali (k.v.) yi kast ediyor.- ( RAMUZÜL EHADİS/3239)

Hz. Aişe (r.anha) validemiz anlatıyor:

Hz. Resulullah (sav) buyurdular ki; “Allah-u Taala bir devlet idarecisine hayır murad etse, ona sadık bir yardımcı nasib eder. Unuttuğu zaman hatırlatır, hatırladığı zaman ona yardımcı olur.. Fakat Allah-u Taala devlet idarecisi hakkında başka bir şey murad etse, ona da kötü bir yardımcı nasib eder. Unutursa ona hatırlatmaz, hatırlarsa yardımcı olmaz.” (BUHARİ, MÜSLİM)

Ebu Musa el-Eş’ari (ra) anlatıyor: Ben ve amcamın iki oğlu (beraberce) Hz Peygamber (sav)’in huzuruna girdik. Onlardan biri:

“Ya Resulullah! İzzet ve celal sahibi olan Allah’ın emrinize verdiği vazifelerden birine bizi memur tain et” dedi. Diğeride aynı şeyleri söyledi. Bunun üzerine Resul-u Ekrem:

“Vallahi biz bu göreve onu isteyen, yahut ona düşkün olan kimseyi tayin etmiyoruz” buyurdu. (BUHARİ, MÜSLİM)

İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın hastalığı şiddetlenince, kendisine cemaate namazı kimin kıldıracağı soruldu:

"Ebu Bekr'e söyleyin, halka namazı o kıldırsın!" buyurdular. Hz. Aişe radıyallahu anha:

"Ebu bekr yufka yürekli bir kimsedir, senin yerinde namaza duracak olsa (dayanamayıp ağlar ve ağlamaktan halka kıraati duyuramaz, (namaz kıldırma işini) Ömer'e emretseniz!" dedi. Aleyhissalatu vesselam yine: "Ebu Bekr'e söyleyin, namazı kıldırsın!" buyurdular. Hz. Aişe önceki sözünü tekrar etti. Aleyhissalatu vesselam: "Ona (Ebu Bekr'e) emredin, namazı kıldırsın!" dedi ve:

"Siz (kadınlar) kendi kafanıza göre düzende Hz. Yusuf'un kadın arkadaşları gibisiniz!" diye söylendi." ( KÜTÜB-İ SİTTE /4353)

Süfyan rahimehullah dedi ki: "Kim, Hz. Ali'nin imamete, Hz. Ebu Bekr ve Hz. Ömer'den daha çok hak sahibi olduğu kuruntusuna düşerse, Hz. Ebu Bekr'i, Hz. Ömer'i, Muhacirleri ve Ensarları toptan hatakârlıkla itham etmiş olur. Bu bozuk akidesiyle onun amelinin semaya yükseleceğini zannetmiyorum." ( KÜTÜB-İ SİTTE /4356)

Ebu Ümâme (radıyallahu anh) buyurdu ki: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'i işittim, diyordu ki: "Kur'ân-ı Kerîm'i okuyun. Zira Kur'ân, kendini okuyanlara kıyamet günü şefaatçi olarak gelecektir. Zehrâveyn'i yani Bakara ve Âl-i İmrân surelerini okuyun! Çünkü onlar kıyamet günü, iki bulut veya iki gölge veya saf tutmuş iki grup kuş gibi gelecek, okuyucularını müdâfaa edeceklerdir. Bakara suresini okuyun! Zira onu okumak berekettir. Terki ise pişmanlıktır. Onu tahsil etmeye sihirbazlar muktedir olamazlar."

Bir rivayette şu ziyade mevcuttur: Bir rekatta, secdeden önce, bir kul onu okur, sonra da Allah'tan birşey isterse Allah istediğini mutlaka verir." (KÜTÜB- İ SİTTE/440)           

Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ı, berber onu tıraş ederken gördüm. Ashabı etrafını çevirmişti. Aleyhissalâtu vesselâm'ın tek kılının yere düşmesini istemiyorlar, birinin eline düşsün istiyorlardı..." (KÜTÜB-İ SİTTE /5505)

   İstanbul -14. 03.2007
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail