Kişinin en hayırlı
malı, peşine düşerek dağların tepelerine, yağmurların düştüğü yerlere
gideceği ve böylece dinini fitnelerden koruyacağı koyun olacaktır.
(İBN KESİR /CİLT VII S.3671)
Allah’a karşı
insanların en azgını, şüphesiz bir peygamberi öldüren veya peygamberin
kendisini öldürdüğü kimsedir. (İBN KESİR CİLT VIII /S.3786)
İnsanlar arasında
ayrılık ve ihtilaf olacak. Bu ve arkadaşları doğru yol üzere
olacaklar.” –Ali (k.v.) yi kast ediyor.-
( RAMUZÜL
EHADİS/3239)
Hz. Aişe (r.anha)
validemiz anlatıyor:
Hz. Resulullah (sav)
buyurdular ki; “Allah-u Taala bir devlet idarecisine hayır murad etse,
ona sadık bir yardımcı nasib eder. Unuttuğu zaman hatırlatır,
hatırladığı zaman ona yardımcı olur.. Fakat Allah-u Taala devlet
idarecisi hakkında başka bir şey murad etse, ona da kötü bir yardımcı
nasib eder. Unutursa ona hatırlatmaz, hatırlarsa yardımcı olmaz.”
(BUHARİ, MÜSLİM)
Ebu Musa el-Eş’ari
(ra) anlatıyor: Ben ve amcamın iki oğlu (beraberce) Hz Peygamber
(sav)’in huzuruna girdik. Onlardan biri:
“Ya Resulullah!
İzzet ve celal sahibi olan Allah’ın emrinize verdiği vazifelerden
birine bizi memur tain et” dedi. Diğeride aynı şeyleri söyledi. Bunun
üzerine Resul-u Ekrem:
“Vallahi biz bu
göreve onu isteyen, yahut ona düşkün olan kimseyi tayin etmiyoruz”
buyurdu. (BUHARİ, MÜSLİM)
İbnu Ömer
radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın
hastalığı şiddetlenince, kendisine cemaate namazı kimin kıldıracağı
soruldu:
"Ebu Bekr'e
söyleyin, halka namazı o kıldırsın!" buyurdular. Hz. Aişe radıyallahu
anha:
"Ebu bekr yufka
yürekli bir kimsedir, senin yerinde namaza duracak olsa (dayanamayıp
ağlar ve ağlamaktan halka kıraati duyuramaz, (namaz kıldırma işini)
Ömer'e emretseniz!" dedi. Aleyhissalatu vesselam yine: "Ebu Bekr'e
söyleyin, namazı kıldırsın!" buyurdular. Hz. Aişe önceki sözünü tekrar
etti. Aleyhissalatu vesselam: "Ona (Ebu Bekr'e) emredin, namazı
kıldırsın!" dedi ve:
"Siz (kadınlar)
kendi kafanıza göre düzende Hz. Yusuf'un kadın arkadaşları gibisiniz!"
diye söylendi."
( KÜTÜB-İ SİTTE
/4353)
Süfyan
rahimehullah dedi ki: "Kim, Hz. Ali'nin imamete, Hz. Ebu Bekr ve Hz.
Ömer'den daha çok hak sahibi olduğu kuruntusuna düşerse, Hz. Ebu
Bekr'i, Hz. Ömer'i, Muhacirleri ve Ensarları toptan hatakârlıkla itham
etmiş olur. Bu bozuk akidesiyle onun amelinin semaya yükseleceğini
zannetmiyorum." ( KÜTÜB-İ SİTTE /4356)
Ebu Ümâme (radıyallahu anh) buyurdu ki: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu
vesselâm)'i işittim, diyordu ki: "Kur'ân-ı Kerîm'i okuyun. Zira
Kur'ân, kendini okuyanlara kıyamet günü şefaatçi olarak gelecektir.
Zehrâveyn'i yani Bakara ve Âl-i İmrân surelerini okuyun! Çünkü onlar
kıyamet günü, iki bulut veya iki gölge veya saf tutmuş iki grup kuş
gibi gelecek, okuyucularını müdâfaa edeceklerdir. Bakara suresini
okuyun! Zira onu okumak berekettir. Terki ise pişmanlıktır. Onu tahsil
etmeye sihirbazlar muktedir olamazlar."
Bir rivayette şu ziyade mevcuttur: Bir rekatta, secdeden önce, bir kul
onu okur, sonra da Allah'tan birşey isterse Allah istediğini mutlaka
verir." (KÜTÜB- İ SİTTE/440)
Hz. Enes
radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ı,
berber onu tıraş ederken gördüm. Ashabı etrafını çevirmişti.
Aleyhissalâtu vesselâm'ın tek kılının yere düşmesini istemiyorlar,
birinin eline düşsün istiyorlardı..."
(KÜTÜB-İ SİTTE /5505)
İstanbul
-14. 03.2007
http://sufizmveinsan.com
|