Abdullah İbn Amr’dan Allah Resulu (sav) den rivayetine göre o şöyle
buyurmuştur. “Onlar için dünya hayatında da, ahirette de müjdeler
vardır.” mü’minin müjdelendiği salih rüya, peygamberliğin kırk altı
parçasından bir parçadır. Kim bunu görürse haber versin. Kim de bunun
dışında bir şey görürse, muhakkak o şeytandan olup, onu üzmek içindir.
Bu durumda üç kere soluna üflesin, tekbir getirsin ve bunu kimseye
haber vermesin.
(İBN KESİR CİLT VIII /S.3837)
Mü’min kişi ölüm
halinde iken kendisine beyaz yüzlü, beyaz elbiseli melekler gelir ve;
Ey temiz ruh rahat ve reyhana, öfkeli olmayan bir rabba çık, derlerde
ruh onun ağzından su kabından damlanın aktığı gibi çıkıverir. (İBN
KESİR CİLT VIII /S.3838)
Bir adam sözü söyler
ve sonra dönüp (sağına veya soluna) bakarsa, imdi o söz bir
emanettir. (TIRMİZİ CİLTIII /NO.2025)
Bu din kuvvetli (bir
kal’a) dir. Binaenaleyh bu dine yavaşça dalınız. Çünkü durmadan
bineğini özengileyen bir kimse ne mesafeyi kat’eder nede bineğinin
sırtında hayır bırakır. (ERENLERİN GÖZÜ /S.405)
Ebu Hureyre (r.a)’nin şöyle dediği rivayet edilmiştir.
Hz. Resulallah (sav)
pis olan şeylerin ilaç olarak kullanılmasını yasakladı. (EBU DAVUD,
TIRMIZİ)
Ebu’d- Derda
(ra)’dan: Hz. Resulallah (sav)’i şöyle buyurmuştur:
Allah hastalığı da
vermiş, devasını da vermiştir. Her hastalığın ilacı vardır.
Hastalanınca tedavi olun. Fakat haram olan şeyleri ilaç olarak
kullanmayın. (EBU DAVUD)
Hâris el-A'ver
anlatıyor: "Mescide uğramıştım, gördüm ki halk, zikri terkedip
malâyanî konulara dalmış, konuşuyor. Hz. Ali (radıyallahu anh)'ye
çıkıp durumdan haberdâr ettim. Bana:
-"Doğru mu
söylüyorsun, öyle mi yapıyorlar?" dedi, Ben:
-"Ben
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle söylediğini işittim:
-"Haberiniz
olsun bir fitne çıkacak!" Ben hemen sordum:
-"Bundan
kurtuluş yolu nedir Ey Allah'ın Resûlü?" Buyurdu ki:
-"Allah'ın
Kitabı (na uymak)dır. O'nda sizden önceki (milletlerin ahvâliyle
ilgili) haber, sizden sonra (kıyamete kadar) gelecek fitneler ve
kıyâmet ahvâli ile ilgili haberler mevcut. Ayrıca sizin aranızda
(iman-küfür, taat-isyân, haram-helâl vs. nevinden) cereyân edecek
ahvâlin de hükmü var. O, hak ile batılı ayırd eden ölçüdür. O'nda
herşey ciddîdir, gâyesiz bir kelâm yoktur. Kim akılsızlık edip, O'na
inanmaz ve O'nunla amel etmezse, Allah onu helâk eder. Kim O'nun
dışında hidâyet ararsa Allah onu saptırır. O Allah'ın sağlam ipidir.
O, hikmetli olan zikirdir, O dosdoğru yoldur. O, kendine uyan hevaları
koymaktan, kendisini (kıraat eden) delilleri iltibastan korur. Alimler
ona doyamazlar. Onun çokca tekrarı usanç vermez, tadını eksiltmez.
İnsanı hayretlere düşüren mümtaz yönleri son bulmaz, tükenmez, O öyle
bir kitaptır ki, cinler işittikleri zaman şöyle demekten kendilerini
alamadılar: "Biz, hiç duyulmadık bir tilâvet dinledik. Bu doğruya
götürmektedir, biz onun (Allah kelâmı olduğuna) inandık" (Cin 1). Kim
ondan haber getirirse doğru söyler. Kim onunla amel ederse ücrete
mazhar olur. Kim onunla hüküm verirse adaletle hükmeder. Kim ona
çağrılırsa, doğru yola çağrılmış olur. Ey A'ver, bu güzel kelimeleri
öğren." (KÜTÜB-İ SİTTE / 411)
Ebu Hüreyre
(radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)
buyurdular ki: "Bir grup, Kitâbullah'ı okuyup ondan ders almak üzere
Allah'ın evlerinden birinde bir araya gelecek olsalar, mutlaka
üzerlerine sekinet iner ve onları Allah'ın rahmeti bürür. Melekler de
kanatlarıyla sararlar. Allah, onları, yanında bulunan yüce cemaatte
anar" (KÜTÜB-İ SİTTE / 412)
İstanbul
-04. 04.2007
http://sufizmveinsan.com
|