-359-


Allah Taala muhakkak ki zalime mühlet verir. Nihayet onu yakaladığında da kurtulamaz, buyurmuş ve sonrada;  “İşte böyledir Rabbının yakalayışı, kasabaların zalim halkını yakaladığı zaman. Çünkü O’nun yakalaması hem şiddetli, hem de acıklıdır” ayetini okumuştur. (İBN KESİR CİLT VIII /S.3985)

Beş vakit namaz; Cum’aya kadar, cum’a da; Ramazan’a  kadar, Ramazan da; büyük günahlardan sakındığı taktirde birbirlerinin arasındakilere kefarettirler. (İBN KESİR CİLT VIII /S.3994)

Dul kadın veya yoksul için koşan kişi, Allah yolunda cihad eden veya gündüzleri saim (oruçlu) ve geceleri kaim (ihya eden) kişi gibidir. (TIRMİZİ CİLTIII NO;2035)

Cum’a günü ve gecesi ölene Allah şehid sevabı yazar. Onu kabir fitnesinden korur. (İLAHİ NİZAM S;649)

Ebu Said ve Ebu Hureyre  (r.a)  anlatıyorlar;

-“Hz. Resulallah (sav) buyurdular ki: “Müslümana isabet eden hiçbir yorgunluk, hastalık, tasa, keder, eziyet, gam ve vücuduna batan bir diken yoktur ki, Allah (cc) bunlarsan biri ile günahlarından bir kısmını örtmesin.” (BUHARİ, MÜSLİM)

Sa’d b. Ubade (ra)’den: ”Ya Resullah! Sa’dın anası (kendi anasını kastediyor) öldü. Onun için hangi sadaka daha sevaplıdır?” Resulallah (sav). ”Su” buyurdular. Bunun üzerine Sa’d bir kuyu kazdı ve “Bu kuyu Sa’dın anasınındır, onun ruhuna vakfetmiştir” dedi. (EBU DAVUD-NESEİ)

Üseyd İbnu Hudayr (radıyallahu anh)'ın anlattığına göre: "Geceleyin, (hurma harmanında iken) Kur'ân'dan Bakara suresini okuyordu. Hemen yakınında da atı bağlı idi. Birden bire atı şahlandı. Bunun üzerine sükût ederek okumayı bıraktı. At da sükûnete geldi. Üseyd tekrar okumaya başlayınca at yine şahlandı. Üseyd yine sükût edince at da sükûnete erdi. Az sonra yine okumaya başlayınca at da şahlanmaya başladı. Oğlu Yahya, ata yakındı. Ona bir zarar vermesin diye attan uzaklaştırmak için yanına gitti. Bir ara başını göğe kaldırınca bir de ne görsün! Gökte şemsiye gibi bir şey ve içerisinde kandilimsi nesneler var.

Sabah olunca koşup gördüklerini Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a anlattı. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) kendisine: "O gördüklerin neydi bilir misin?" diye sordu. "Hayır!" cevabı üzerine açıkladı: "Onlar melâike idi. Senin sesine gelmişlerdi. Öyle ki, sabahleyin herkes onları seyredebilecekti, çünkü halktan gizlenmiyeceklerdi." (KÜTÜB-İ SİTTE / 426)

el-Berâ (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir zat Kehf suresini okuyordu. Yanında da iki uzun iple bağlı olan atı duruyordu. Derken etrafını bir bulut kapladı. Ve bu bulut ona yaklaşmaya başladı. At da bu durumdan huysuzlanmaya, ürkmeye koyuldu. Sabah olunca adam Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a gelip vak'ayı anlattı. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) ona şu açıklamada bulundu: "Bu sekinet idi, Kur'ân için inmişti." (KÜTÜB-İ SİTTE / 427)

   İstanbul -03. 05.2007
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail