Sahîh-i
Buhârî, Sünen-i Tirmizî ve Muvatta’da yer alan ve Ebu Hureyre
radıyallahu anh’ın rivayet ettiği bu hadis, çok latif vecihler
taşıyor. Ashabın Resûl-i Ekrem’e ne derece safi bir kalble
muhatap olduğunun da nişanesi olan bu hadis rivayetinden anladığımıza
göre; bir adam Resûl-i Ekrem’e geliyor ve "Yâ Rasûlallah!"
diyor. "Bana kısa bir nasihatta bulun, uzun yapma! Tâ ki,
nasihatini unutmayayım." Ve, bu sözünü birkaç kez tekrarlıyor.
İddiasız, saf, samimi bir hal içinde kendi unutkan halini de ivazsız
ve hesapsız biçimde dile getirerek nasihat isteyen bu sahabeye, Resûl-i
Ekrem arzusuna muvafık kısa bir nasihat ile cevap veriyor: "Lâ
tağdab!" Yani, "Öfkelenme!"
Sizden
biriniz hiçbir şekilde camide oturan bir kardeşini kaldırıpda
kendisi onun yerine oturmasın. (GÜNYET-ÜT TALİBİN 775)
Zulüm
kıyamet günü zulmetler olarak meydana gelir. (GÜNYET-ÜN TALİBİN
561)
Kaderi
geçecek bir şey olsa onu ancak göz (değmesi) geçerdi. Sizden yıkanmanız
istendiği vakit hemen (vucudunuzun kenar kısımlarını) yıkayın.
(TIRMIZİ 2141)
Her
kim (ölür de geride) mal bırakırsa (o mal) varislerinindir; her
kim geride zayi (muhtaç ve yoksul ) kişiler bırakırsa (onların
ihtiyaçlarının temini) banadır. (TIRMIZİ 2169 )
Hz.
Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu
vesselâm:
"Irak ehline bir ölçeklik yiyecek ve tek dirhemlik paranın
gelmeyeceği zaman yakındır!" buyurmuşlardı.
"Nereden?" diye soruldu.
"Acem diyarından. Onlar bunu yasaklayacak" buyurdu ve
devamla:
"Şam ehline de tek dinarlık paranın ve bir ölçeklik yiyeceğin
gelmeyeceği zaman yakındır!" buyurdular. Yine:
"Bu nereden gelmeyecek?" diye soruldu.
"Rum cihetinden!" buyurdular. Sonra (Hz. Cabir) bir müddet
sustu (ve ilave etti: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm dedi
ki:
"Ümmetimin sonunda bir halife gelecek; malı sayı ile değil,
avuç avuç dağıtacak!)" (KÜTÜB-İ SİTTE/4756)
Ümmetimin
sonunda bir halife gelecek, malı sayarak değil, avuçlayarak dağıtacak."
Hadisi (Hz. Cabir'den rivayet eden) Ebu Nadre ve Ebu'l-Alâ'ya:
"Bunun Ömer İbnu Abdilaziz olmasına ne dersiniz?" diye
sorulmuştu. Onlar:
"Hayır, (o değildir)!" dediler." (KÜTÜB-İ SİTTE/4757)
"(İslam'ı
yaşama) işi gittikçe zorlaşacak. Dünya da (gerçek müslümanlara)
gittikçe sırt çevirecek. İnsanların da cimriliği artacak. Kıyamet
ancak şerirlerin tepesine kopacak. Mehdî, Hz. İsa'dan başkası değildir."
(KÜTÜB-İ SİTTE/7181)
Ümmetimden
birkısım insanlar Dicle denen bir nehir yanında. Basra denen geniş
bir düzlüğe inerler. Nehrin üzerinde bir koprü vardır. Oranın
halkı (kısa zamanda) çoğalır ve muhâcirlerin (müslümanların)
beldelerinden biri olur. Ahir zamanda geniş yüzlü, küçük gözlü
olan Beni Kantûra gelip nehir kenarına inerler. Bundan böyle
(Basra) halkı üç fırkaya ayrılır:
-Bir fırka sığır ve kır develerinin peşlerine takılıp (kır ve
ziraat hayatına dönerler, bunlar) helâk olurlar.
-Bir fırka nefislerini(n kurtuluşunu esas) alırlar (ve Beni Kantûra
ile sulh yolunu) tutarlar. Böylece bunlar küfre düşerler.
-Bir fırka da çocuklarını geride bırakıp onlarla savaşırlar.
İşte bunlar şehit olurlar." (KÜTÜB-İ SİTTE/4734)
İstanbul
- 11.03.2003
http://gulizk.com
|