Hz
Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur; İki şey vardır ki Ademoğlu onlardan
hoşlanmaz; (Birincisi) ölümdür. Halbuki ölüm, mü’min için fitneden
daha hayırlıdır. O, mal azlığından da hoşlanmaz. Halbuki mal azlığı,
hesabın azlığıdır. (İBN KESİR CİLT VIII /S.4142)
Muhakkak ki bir
kişi, Deccal’ın zamanında bir kabre uğrar da gördüğü fitneler
sarsıntılar, her fitneye düşen için bir fitneden ibaret olan korkunç
işler sebebiyle; Keşke ben senin yerinde olsaydım, der. (İBN KESİR
CİLT VIII /S.4142)
Hayvanlar
bile Cum’anın büyüklüğünü anlarlar ve kuşlar havada birbirlerini
tebrik ederler. .(İLAHİ EMİRLER S;178)
Peygamberimiz
(sav) şöyle buyurdu ki; “Müslüman, Müslüman kardeşine iyadetde
(hastalık ziyaretinde) bulunduğu vakit (dönünceyedek) cennet merg-zari
(bahçesi) ndedir.” (TİRMIZİ CİLT II No: 974)
Cabir
(ra)’den:
“Resulullah (sav)’ın müsaade buyurduğu Umra, bir adamın şöyle
demesidir: “Bu mal sana ve senin ardından gelen mirasçılarına
aittir.” Yok, “Bu mal hayatta bulunduğun müddetçe senindir” dedi mi,
(kendisine verilen adam ölünce) mal ilk sahibine rucu eder.
(MÜSLİM-EBU DAVUD)
Hz. Enes (ra)’den:
İnsanlar, “Ya
Resulullah, fiyatlar yükseldi. Şu halde Sen fiyatları taktir et, yani
dondur!” dediler. Bunun üzerine Resulullah (sav), “Fiyatları taktir
eden, yükselten, indiren ve rızık veren ancak Allah’tır. Ve Ben,
kimsenin Ben’ den kan ve malı hakkındaki bir zülüm sebebiyle bir şey
aramaya hakkı olmadan Allah’a ulaşmayı arzu ediyorum.” buyurdu.
(DAVUD-TIRMIZİ)
İbnu
Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Cibril (aleyhisselam), Hz.
Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in yanında otururken yukarıda kapı
sesine benzer bir ses işitti. Başını göğe doğru kaldırdı. Cibril
(aleyhisselâm) dedi ki: "İşte gökten bir kapı açıldı, bugüne kadar
böyle bir kapı asla açılmamıştı." Derken oradan bir melek indi. Cibril
(aleyhissalâm) tekrar konuştu: "İşte arza bir melek indi, şimdiye
kadar bu melek hiç inmemişti." Melek selam verdi ve Hz. Peygamber
(aleyhissalâtu vesselâm)'e : "Sana verilen iki nuru müjdeliyorum.
Bunlar, senden önce başka hiçbir peygambere verilmemişlerdi: Onların
biri Fatihâ Sûresi, diğeri de Bakara Sûresi'nin son kısmı. Onlardan
okuduğun her harfe mukabil sana mutlaka büyük sevap verilecektir.
dedi.
(KÜTÜB-İ SİTTE / 438)
Adiyy İbnu
Hâtim (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki: "(Fatiha'da geçen) el-mağdûb aleyhim
(Allah'ın gazabına uğrayanlar) Yahudilerdir, ed-dâllîn (sapıtanlar) da
Hıristiyanlar'dır".(KÜTÜB-İ
SİTTE / 439)
Ebu
Ümâme (radıyallahu anh) buyurdu ki:
"Hz.
Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'i işittim, diyordu ki: "Kur'ân-ı
Kerîm'i okuyun. Zira Kur'ân, kendini okuyanlara kıyamet günü şefaatçi
olarak gelecektir. Zehrâveyn'i yani Bakara ve Âl-i İmrân surelerini
okuyun! Çünkü onlar kıyamet günü, iki bulut veya iki gölge veya saf
tutmuş iki grup kuş gibi gelecek, okuyucularını müdâfaa edeceklerdir.
Bakara suresini okuyun! Zira onu okumak berekettir. Terki ise
pişmanlıktır. Onu tahsil etmeye sihirbazlar muktedir olamazlar."
Bir
rivayette şu ziyade mevcuttur: Bir rekatta, secdeden önce, bir kul onu
okur, sonra da Allah'tan birşey isterse Allah istediğini mutlaka
verir."
(KÜTÜB-İ SİTTE / 440)
İstanbul
-30. 05.2007
http://sufizmveinsan.com
|