Hiçbir peygamber yoktur ki
bir benzerine beşerin iman edeceği (bir mucize) kendisine verilmiş
olmasın. Bana verilen ise, Allah’ın bana vahyetmiş olduğudur. Ben
kıyamet günü kendisine tabi olanlar yönünden onların en fazlası
olacağımı umarım.
(İBN KESİR CİLT VIII /S.4247)
Cennet
halkı yerler içerler, balgamları olmaz, büyük ve küçük abdest
bozmazlar. Bunun yerine yiyecekleri mis kokusu gibi bir geğirme ile
(vücudlarından çıkar). Nasıl ki nefes alma kendilerine ilham
olunuyorsa; Aynı şekilde tesbih ve takdisde onlara ilham olunur.
(İBN KESİR CİLT VIII /S.4253)
Gıyaben
çekiştirilen veya başka bir zarar ve ziyana uğrayan müslüman
kardeşlerinin haklarını müdafaa eden ve onlara yardımda bulunanlara
Cenabı Hak dünyada ve ahirette yardım edip bahtiyar eder. (İLAHİ
EMİRLER S;54)
İki
kişinin yemeği, üç kişiye kafi ve üç kişinin yemeği dört kişiye
kafidir.
(TİRMIZİ
CİLT III No: 1880)
Bir
şehirli sahrada yaşayan Bedevinin malını (aracı olmak suretiyle)
satmasın! Bırakınız insanları. Allah birini diğeri ile rızıklandırsın.
(MÜSLİM-TIRMIZİ)
Hz Ali(ra)’den:
Pek kötü
bir zaman gelecektir ki, bollukta olan bir kimse, elinde olana sımsıkı
sarılacaktır; halbuki böyle emredilmemiştir. Allah Taala “Aranızdaki
üstünlüğü unutmayınız.” (Bakara: 237) buyuruyor. Ve zorda olanlardan
satın alacaklardır. Halbuki, Peygamberimiz (sav) zorda bulunan
kimsenin (fiyat kırarak) malını satın almayı yasaklamıştır.
(EBU DAVUD)
Buhârî
ve Müslim'den gelen bir rivayette şöyle denir: "Ancak, Müslüman
olmazdan önce Ensar ve bunlarla birlikte Gassân, Menat için telbiyede
bulunurlar, Safa ile Merve arasında tavaftan çekinirlerdi. Bu davranış
onlara ecdad yâdigarı bir âdet idi. Menat için ihrama giren Safa ile
Merve arasında tavaf yapmazdı. Müslüman olunca bu hususta Hz.
Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e sordular. Bunun üzerine Cenâb-ı
Hakk "Safâ ve Merve Allah'ın şeâirindendir..." âyetini indirdi.
(KÜTÜB-İ SİTTE / 456)
Mücâhid, İbnu Abbâs (radıyallahu anhüma)'tan rivayet ettiğine göre
şunu anlatmıştır: "Beni İsrail'de kısas vardı, fakat diyet yoktu.
Cenâb-ı Hakk Muhammed ümmetine şöyle buyurdu: "Öldürülenler hususunda
size kısas farz kılınmıştır. Hür hür ile, köle köle ile, kadın kadın
ile kısas edilir. Öldüren, ölenin kardeşi tarafından affedilmişse,
kendisine örfe uymak ve affedene güzellikle (diyet) ödemek gerekir"
(bakara, 178). Buradaki "afv"dan maksad, âmden öldürmelerde kişinin
diyet almayı kabul etmesidir. "Örfe uymak ve affedene güzellikle
ödemek" e gelince, bundan maksad (mağdur tarafın) örfe uygun miktarda
bir diyet istemesi, öbürünün de bunu güzellikle ödemesidir. Âyetin
devamındaki: "Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve bir rahmettir" ibâresi
de, "sizden öncekilere farz kılınanlarda olmayan bir hafifletme"
demektir, (çünkü onlara diyet imkânı tanınmamıştı). Âyetin son kısmı
olan "Bundan sonra tecavüzde bulunana elim azab vardır" ibaresinden
diyet almayı kabul etmesine rağmen (kan dâvası güderek) kâtili öldüren
kimse kastedilmektedir." (KÜTÜB-İ SİTTE / 457)
İstanbul
-26. 06.2007
http://sufizmveinsan.com
|