-368-


Gece melekleri ve gündüz melekleri sizin başınızda nöbetleşe dururlar. Sabah ve ikindi namazında bir araya gelirler. Sizinle gecelemiş olanlar (Allah’a) yükselirler de sizi en iyi bilen olduğu halde onlara sorar; Kullarımı ne halde bıraktınız.? Onlar; onlara vardık namaz kılıyorlardı, derler. (İBN KESİR CİLT VIII /S.4218)

Muhakkak ki sizinle beraber sadece helada ve cima halinde iken sizden ayrılanlar vardır. Onlardan utanın ve hoşlanılmayacak şeyler yapmamak suretiyle onlara ikramda, ta’zim de bulunun. . (İBN KESİR CİLT VIII /S.4218)

Bir takım insanlar gelecekler, sandalyeler üzerine mağrurane oturup “Kur’an’dan başka bir şey tanımayız’ diyecekler. Kur’an-ı Kerim kadar benim de sözlerim vardır. Size Kur’an-ı Kerim’in esrarını bu Hadis-i Şerifler anlatacaktır. (İLAHİ EMİRLER S;720)

Yediğiniz en temiz lokma, kendi kazancınızdan (olan lokma) dır. Ve çocuklarınızda kendi kazancınızdandır. (TİRMIZİ CİLT II No: 1372)

Ebu Umame (ra) anlatıyor.

Hz Peygamber (sav) sofrasını kaldırdığında, “Bütün hamdler Allah (cc)’a mahsustur. Rabbimiz! Noksanlıklardan arınmış, bereketli, kafi görülmeyen, aralıksız ve arda bakılmayan hamd ile Sana hamd ederim.”derdi. (BUHARİ) 

Hz Ayşe Validemiz (r.anha)anlatıyor:

 Resulullah (sav), ashabından altı kişilik bir gurup içerisinde yemek yiyordu. Bu sırada bir bedevi gelerek, yemeği iki lokmada bitirdi. Bunun üzerine Resulullah (sav);

-“Bakın,  şayet Besmele çekmiş olsaydı hepinize yetecekti” buyurdu.(TIRMIZİ) 

Âmir İbnu Rebi'a (radıyallahu anh) anlatıyor: "Biz karanlık bir gecede Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte bir seferde idik. Kıble istikametini bilemedik. Herkes kendi istikametine yönelerek namazını kıldı. Sabah olunca durumu Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a açtık. Bunun üzerine şu âyet indi. "...Nereye yönelirseniz Allah'ın yönü orasıdır (Bakara, 115)." (KÜTÜB-İ SİTTE / 448)

Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: Ömer İbnu'l-Hattâb (radıyallahu anh) Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e hitab ederek: "Ey Allah'ın Resûlü (tavaftan sonra kılınan iki rek'atı) Makam'ın gerisinde kılsak (daha iyi olmaz mı?)" diye bir temennide bulunmuştu, hemen şu âyet nâzil oldu: "İbrahim'in makamını namazgâh yapın..." (Bakara, 125). (KÜTÜB-İ SİTTE / 449)

el-Berâ İbnu'l-Âzib (radıyallahu anh) buyurdular ki: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Medine'ye gelince, önce Ensar'dan olan ecdâdının -veya dayılarının- yanına indi: O zaman namazlarını onaltı veya onyedi ay boyunca Beytu'l-Makdîs'e doğru kıldı. Ancak kıblenin Kâbe'ye doğru olmasını arzuluyordu. (Kâbe'ye doğru) kıldığı ilk namaz da ikindi namazı idi. Bu namazı Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'la birlikte ashabtan bir grup kimse kılmıştı. Bu namazı kılanlardan biri, oradan ayrılınca bir mescide rastladı. Cemaati namaz kılıyordu ve tam rükû halinde idiler. Adam onlara: "Şehâdet ederim ki Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'le Kâbe'ye doğru namaz kıldık" dedi. Cemaat oldukları yerde Kâbe'ye yöneldiler.

Müslümanların Beytu'l-Makdis'e doğru namaz kılmaları Yahudiler'i memnun ediyordu. Yüzler Kâbe'ye doğru yönelince Yahudiler bundan hiç memnun kalmadılar. Arkadan hemen şu mealdeki ayet nâzil oldu: "Yüzünü göğe çevirip durduğunu görüyoruz..." (Bakara, 144). Beyinsiz Yahudiler dedikoduya başladılar: "Uyageldikleri kıbleyi niye değiştirdiler? De ki: "Doğu da batı da Allah'ındır. Allah dilediğini doğru yola hidâyet eder" (Bakara, 144). (KÜTÜB-İ SİTTE / 450)

   İstanbul -04. 07.2007
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail